Türk alman ilişkilerinde bir süredir devam eden gerilim bazı alman vatandaşlarının terör örgütü üyeliği nedeniyle türkiye'de tutuklanmasına almanya'nın verdiği aşırı tepki nedeniyle kriz düzeyine ulaştı.
Aslında perşembenin gelişi çarşambadan belliydi. İki ülke arasındaki ilişkileri ve almanya'nın türkiye'nin en önemli meselelerinde takındığı tuhaf tavrı takip edenler açısından gerilimin bu seviyeye ulaşmasında garipsenecek bir durum yok. Zira almanya'da hem siyaset hemde medya ve akademinin kahir ekseriyeti gezi'den itibaren türkiye ile ilgili düşmanca bir tutum takınmakla kalmadı aynı zamanda batı ülkeleri arasında bu işin adeta bayraktarı haline geldi. Artık bir histeri halini alan bu düşmanlık öyle bir noktaya geldi ki alman medyasının ve siyasetinin yegane gündem maddesi sanki başka hiç bir sorunları kalmamışcasına türkiye ve türkiye'nin iç siyasi meseleleri haline geldi.
Alman medyasında son bir senede yer alan ve neredeyse tamamı türkiye aleyhtarı olan haberlerin toplamı diğer tüm avrupa ülkelerinin medyalarında çıkan haberlerin sayısını aşmış durumda. Bütün bunların üstüne, cumhurbaşkanı erdoğan'ı ya da türkiye'yi hedef alan komedyen böhmermann'ın ırkçı nefret şiiri ya da erdoğan'ı öldürün çağrıları gibi bir dizi provokasyonu da eklemek gerekli.
En son yaşanan gerilim sonrasında alman dışişleri bakanı türkiye'ye seyahat uyarısı yaptı ve savunma sanayisinde yapılan işbirliklerin ve satışların durdurulacağı ile ilgili haberler medyaya yansıdı. Türkiye ile ciddi ekonomik ilişkileri olan almanyanın elinde türkiye'ye baskı yapabileceğini düşündüğü bir çok enstrüman elbette var. Buna ragmen bu ilişkilerin ekonomik açıdan karşılıklı olduğunu da belirtmek gerekir.
Aslına bakacak olursak almanya bir süredir savunma sanayi alanında türkiye'ye karşı adı konulmamış bir ambargoyu zaten uyguluyordu. Diğer taraftan alman kamuoyunda sürdürülen türkiye karşıtı kampanya ve bazen açık çağrılar sonucunda almanya'dan türkiye'ye gelen turistlerin sayılarında ciddi oranda düşüş olmuştu. İşin ilginç yanı ukrayna krizinde olduğu gibi ekonomik enstrümanları kullanmakta hep çekingen davranan almanya gibi bir ticaret devletinin iş türkiye'ye gelince bütün rasyoneliteyi bir kenara bırakabiliyor olmasıdır. Peki bundan sonre ne olacak. Muhtemeldir ki yakında almanya'nın türkiye'ye ihraç ettiği tüketim mallarına yönelik boykot çağrıları da yapılacaktır. Zira türk toplumunda pkk ve fetö gibi terör örgütlerinin merkezi haline gelen almanya'ya duyulan tepki her geçen gün büyümektedir.
Almanya'nın bu tavrında elbette almanya'da yakında gerçekleşecek olan genel seçimlerin etkisi vardır, fakat bu tek başına yeterli görülemez. Bu noktada özellikle almanya'nın türkiye siyasetinin ideolojik bir noktaya savrulduğunu görmek gerekecektir. Türkiye'nin almanya'nın bu siyasi baskıları ve ekonomik ambargoları karşısında geri adım atacağını beklemek, türkiye'nin son dönemde yaşadığı dönüşümü okuyamamak demektir. Zira bugün yaşananlar bu dönüşüm sonucunda türkiye'nin almanya'dan artık kendisini eşit bir ortak olarak görmesini talep etmesi nedeniyle yaşanmaktadır. İkili ilişkilerde almanya'nın belirleyici olduğu ve racon kestiği asimetrik ilişkiden eşit ortaklığa doğru bir paradigma dönüşümünün yaşanması kaçınılmazdır. Şu anda yaşadıklarımız bu geçiş sürecinin patırtısı ve gürültüsüdür.
[Fikriyat, 21 Temmuz 2017].