SETA > Yorum |
Siber Güvenlikte Yeni Dönem Siber Güvenlik Başkanlığı

Siber Güvenlikte Yeni Dönem: Siber Güvenlik Başkanlığı

Siber tehditler günümüz dünyasında sadece bireyleri ve kurumları değil, aynı zamanda devletlerin egemenliklerini de tehdit eden bir boyuta ulaştı. Ülkelerin çeşitli siber tehditlere maruz kaldığı, savaşların siber alanda da tesirli olduğu bir dönemde, Türkiye'nin Siber Güvenlik Başkanlığı'nı kurması tesadüfi değil. Bu karar, Türkiye'nin dijital dünyadaki savunma ve güvenlik kapasitesini artırmak adına hayati bir girişim olma niteliğinde.

Siber tehditler günümüz dünyasında sadece bireyleri ve kurumları değil, aynı zamanda devletlerin egemenliklerini de tehdit eden bir boyuta ulaştı. Ülkelerin çeşitli siber tehditlere maruz kaldığı, savaşların siber alanda da tesirli olduğu bir dönemde, Türkiye'nin Siber Güvenlik Başkanlığı'nı kurması tesadüfi değil. Bu karar, Türkiye'nin dijital dünyadaki savunma ve güvenlik kapasitesini artırmak adına hayati bir girişim olma niteliğinde.

Neden Siber Güvenlik Başkanlığına İhtiyaç Duyuldu?

Dijital dönüşümün küresel bir gerçeklik hâline geldiği yadsınamaz bir gerçek. Fakat bu dönüşümle birlikte, kritik altyapılar, kamu hizmetleri ve bireylerin günlük hayatları da dijitalleşti ve bu dijital sistemlere bağımlı hale gelme durumu, beraberinde siber tehditlerin yaygınlaşmasını ve artışını da getirdi. Bu nedenle kamu kurumları, özel sektör ve bireylerin siber saldırılara karşı daha dirençli hâle getirilmesi ve siber tehditlere yönelik farkındalığın artırılması zorunlu hale geldi. Türkiye, söz konusu husustaki kurumlararasındaki koordinasyon eksikliğini gidermeyi ve kaynak kullanımını efektif hale getirmeyi amaçlamakta. Cumhurbaşkanlığı'na bağlı, kamu tüzel kişiliği haiz ve özel bütçeli bir yapı olarak Siber Güvenlik Başkanlığı da bu ihtiyaca cevap vermek üzere kuruldu.

Siber Güvenlik Başkanlığı'nın Görev ve Sorumlulukları

Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile kurulan Siber Güvenlik Başkanlığı, başta siber güvenlik politikalarını belirleme, bu hususta stratejiler oluşturma, eylem planları hazırlama ve mevzuat çalışmaları yürütme olmak üzere birçok kritik sorumluluğu üstlenmekte. Ayrıca bilinçlendirme, eğitim ve farkındalık çalışmalarını yürüterek toplumsal bir direnç geliştirmeyi de hedeflemekte.

Siber tehditlerin tespit ve bertaraf edilmesinde kritik altyapıların mukavemet kapasitesinin artırılarak, siber tehditlere karşı dirençli hale getirilmesi başkanlığın görev ve sorumluluk alanları incelendiğinde önemli bir alanı muhteva etmekte. Yine, bu kapasite inşa edilirken yerli ve millî ürünlere duyulan ihtiyacın altını çizmek gerek. Kamu ve özel sektörde kullanılan pek çok yazılımsal ve donanımsal ürünün yabancı menşeli olması yerine kullanıcıların yerli ürünlere teşvik edilmesi ve bu ürün yelpazesinin geliştirilmesine öncülük etme de başkanlığın görevleri arasında yer alıyor. Yerlileşme oranının arttırılması önemli bir adım olarak not düşülmeli.

Siber güvenlik ekosistemini desteklemek ve geliştirmek; kamu, özel sektör ve üniversiteler arasındaki iş birliğini güçlendirmek; uluslararası standartları ve iş birliklerini takip ederek Türkiye'nin siber güvenlik kapasitesini küresel ölçekte artırmak da yine başkanlığın ifa edeceği görev alanları arasında yer alıyor. Burada geliştirilen ürünlerin standardizasyon ve sertifikasyon çalışmaları ile küresel pazarda rekabet edebilir ürünlerin geliştirilmesi önemli hususlar olmakla birlikte, kurumların siber güvenlik altyapılarının belirli standartlar konularak iyileştirilmesi ve bu standartlara uymanın zorunlu kılınması gibi adımların atılması da beklenilebilir.

Ayrıca başkanlık, Ar-Ge faaliyetlerine ve teknoloji transferine de öncelik vererek siber güvenlik zafiyetlerinin tespiti, kriz yönetim planlarının oluşturulması ve ortak operasyon merkezlerinin kurulması gibi hayati işlevleri de yerine getirecek.

Uluslararası Örnekler ve Türkiye'nin Konumu

G20 ülkelerinin büyük bir kısmının benzeri bir kuruma sahip olduğu düşünüldüğünde, Türkiye'nin bu adımı atması, uluslararası rekabetteki konumunu güçlendirecektir. Özellikle Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır'ın da belirttiği gibi, endüstriyel ürünlerin siber güvenlik standartlarının artırılması ve bu standartların uluslararası düzeyde kabul görmesi, hem vatandaşların güvenliği hem de Türkiye'nin küresel itibarı açısından kritik bir öneme sahip. Bu başarıldığı taktirde, insansız sistemlerde olduğu gibi, başkanlık marifetiyle, Türkiye'nin dijital dünyada güçlü bir aktör hâline gelmesi mümkün.

Siber Güvenlik Başkanlığı'nı değerlendirirken, uluslararası muadil kuruluşların faaliyetleri ve yetki olanlarını inceleyerek, Türkiye'ye özgü bir kurumsallaşma modelinin benimsenmesi önem teşkil etmekte. Avrupa Birliği Siber Güvenlik Ajansı (ENISA) ve ABD'nin Siber Güvenlik ve Altyapı Güvenliği Ajansı (CISA) gibi kurumlar, gelişmiş siber güvenlik politikaları ve uygulamalarıyla dünya çapında öne çıkmakta. ENISA, Avrupa genelinde ortak bir siber güvenlik sistemi sağlamak için çalışırken, CISA, kamu ve özel sektördeki altyapıları koruma konusunda kritik bir role sahip.

Türkiye'nin Siber Güvenlik Başkanlığı, bu ajanslarla kıyaslandığında, yerli ve millî ürünlerin geliştirilmesine verdiği önem ve doğrudan Cumhurbaşkanlığı'na bağlı yapısıyla kendine özgü bir pozisyon yaratmakta.

Geleceğe Yönelik Beklentiler

Siber Güvenlik Başkanlığı'nın başarısı, kamu, özel sektör ve akademi arasındaki iş birliğinin artırılmasına ve genç nesillerin bu alana yönlendirilerek bu hususta farkındalığın artırılarak nitelikli insan kaynağının temin edilmesine bağlı olacaktır. Türkiye'de üniversitelerde ilgili bölümlerin yaygınlaştırılması ve gençlerin bu alandaki potansiyelinin desteklenmesi, uzun vadede önemli kazanımlar sağlayacak.

Sonuç olarak, Siber Güvenlik Başkanlığı, Türkiye'nin dijital dünyadaki varlığını güçlendirmek ve bu alandaki tehditlere karşı proaktif bir yaklaşım benimsemek için atılmış tarihi bir adım. Bu kurum, ulusal güvenliğin yanı sıra ekonomik ve teknolojik kalkınma ile dönüşümün da temel taşlarından biri olacak.

[Sabah, 18 Ocak 2025]