ABD Seçimleri Sonrası Türk-Amerikan İlişkileri
DevamıUCM Savcısı Karim Khan, 20 Mayıs 2024 tarihinde Ön Yargılama Dairesi'ne sunduğu talebinde Hamas'ın Gazze'deki lideri Yahya Sinvar, Hamas'ın El Kassam Tugayları olarak bilinen askeri kanadının komutanı Muhammed Deif, Hamas Siyasi Büro Lideri İsmail Haniyeh, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında yakalama kararı verilmesini talep etmişti.
Devamıİsrail'in Gazze’de gerçekleştirdiği soykırımı en fazla destekleyen ülkelerin başında Almanya geliyor. Almanya Başbakanı Olaf Scholz ve diğer önemli devlet görevlileri her fırsatta İsrail’e verdikleri desteği sürdüreceklerini açıklarken Almanya, Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) ardından İsrail’e en fazla silah veren ikinci ülke konumunda kalmaya devam ediyor.
Biden yönetiminin Ukrayna’ya verdiği uzun menzilli füze sistemlerini Rusya’nın içini vurmak için kullanmasına izin vermesi savaşta yeni bir tırmanmanın başlangıcı oldu. Ukrayna liderinin uzun süredir Washington’ı bu konuda ikna çabaları başarıya ulaşmamıştı ancak Rusya’nın Kuzey Kore askerlerini sahaya indirmesinin Biden’ın fikrini değiştirmesine neden olduğu anlaşılıyor.
Trump'ın göreve başlamasına kadar, Avrupa'nın "endişe hâli" ile Biden yönetiminin Trump'ı zor duruma düşürecek kararları artırması, bu iki aylık sürecin zor geçeceğinin işareti.
Trump yönetimi altında asıl önemli olan ABD'nin ne yapacağı değil, dünyanın geri kalanının buna nasıl karşılık vereceğidir. Bu da tek tek profillere odaklanmak yerine dış politikanın yapısal unsurlarını analiz etmeyi ve dış politikanın karşılıklı etkileşim yoluyla yapıldığını göz önünde bulundurmayı zorunlu kılıyor.
Ekonomik gerilemenin alt ve orta sınıf Amerikalıya yüklediği geçim sıkıntısını siyasi kazanca dönüştürme gayreti ağır basıyor. Bu ortamda inanç ve gelenekselleşmiş siyasi tercihler üzerinden İsrail gibi sorunlarda tavizsiz tutum sergileyen, ekonomik gerileyişi Çin ve Avrupa'ya ihale eden bir siyasi iklim yaklaşıyor.
DevamıBu analizde Aksa Tufanı sonrasında Ürdün’de toplum, muhalefet ve devletin İsrail saldırganlığı nedeniyle karşı karşıya geldiği riskleri bertaraf etmek için geliştirdiği stratejiler mercek altına alınmaktadır.
Abdulgani Bozkurt
Muhammed Davut Ünalmış
ABD başkanlık seçimini Donald Trump’ın yeniden kazanması dünya genelinde olduğu gibi Ortadoğu, Avrupa Birliği (AB) ve Rusya-Ukrayna savaşı bağlamında da önemli yankılar uyandırdı. Trump’ın dış politika deneyimi ve önceki başkanlık dönemindeki söylemleri yeni dönemde nasıl bir strateji izleyeceğine dair bazı ipuçları veriyor. Bu konuda görüşlerine başvurduğumuz Can Acun, M. Hüseyin Mercan, Aylin Ünver Noi ve Murat Aslan, Trump yönetiminin dış politikada atacağı muhtemel adımların bölgesel dengeleri nasıl etkileyebileceği üzerine kapsamlı değerlendirmelerde bulundular.
Bu analizde İran ve İsrail arasındaki son sıcak temasların iki ülkenin stratejik amaçlarına bağlı olarak düşük etkili misillemelerle “pinpon” çatışmasına dönüştüğü öne sürülmektedir.
Şüphesiz ki İsrail'in saldırının kapsamını ve yoğunluğunu sınırlı tutmasının bir mantığı var. ABD'nin diplomatik baskıları burada rol oynamış gibi görünüyor. ABD'li yetkililer, İsrail'e bölgesel savaşı tetikleyecek bir saldırıda bulunmaması yönünde aylardır telkinlerde bulunuyorlar.
Terörsüz bir Türkiye hedefi için yapılan açıklamalara bağlamının ötesinde anlam yükleyenler, terörle mücadelenin kesintiye uğrayacağı gibi bir algıya sahipler. Aslında en başından itibaren, hem Cumhurbaşkanı Erdoğan hem de MHP lideri Devlet Bahçeli'nin açıklamalarında terörle mücadelede kararlılık vurgusu vardı.