Katar etrafında son bir haftada dönen tartışmalara baktığımızda zorlama ve yapay bir kriz üretildiğini görebiliriz. Meselenin İran, terör, Yemen vs. olmadığı; hedefin Katar’ın ölçeğini aşan bölgesel nüfuzu ve Arap Baharı sürecinde değişim hareketlerine verdiği destek olduğu aşikâr. Bu yapay Katar krizi, Suudi Arabistan başta olmak üzere herkese değişen miktarlarda zarar veriyor. Azdan az, çoktan çok gidiyor. Peki, Körfez ülkelerinin çoğu için intihar mesabesinde olan bu kriz kimin işine yarıyor?
Listenin başında hâlihazırda Katar’la diplomatik ilişkileri olsa hemen boykot kervanına katılacak olan İsrail var. Arap Baharı’nda olduğu gibi Katar krizinde de statükonun saflarında durup, tecrit kararlarına uluslararası destek bulma çabasında. Mübarek’in devrilmesine en fazla karşı çıkan aktördü İsrail; Sisi darbesini en fazla destekleyenlerdendi aynı zamanda. Zira Arap Baharı olarak adlandırılan süreç en fazla İsrail’in merkezde olduğu statükoyu hedef alıyordu. Kriz öncesinde İsrail’in Körfez’deki yakın müttefiki Birleşik Arap Emirlikleri ile Washington’da Katar karşıtı çabanın merkezinde olduğunu hacklenen BAE büyükelçisinin e-maillerinde gördük. ABD’li neoconlar, DC’deki İsrail aparatları ve BAE, el birliğiyle Katar ve Türkiye karşıtı tezvirat kampanyasını planlıyorlardı. Mevcut krizin kritik unsuru Hamas; ve ismi açıkça zikredilmese de İsrail Hamas’ın bertaraf edilmesi beklentisiyle bu krizin dinamolarından birisi hükmünde. İsrail’in eski Washington Büyükelçisi Michael Oren’in deyimiyle Arapların İsrail’e karşı çatışması son bulacak, Arapların ‘aşırıcılığı’ (siz değişim olarak okuyun) destekleyen Araplara karşı savaşı başlayacak. Amaç Arapları birbirine düşürmek. Hamas’ın bölgede paryalaştırılması, Mısır’da Sisi yönetimine muhalefet eden kesimlerin sindirilmesi ve bölgede değişim aktörlerinin cezalandırılması elbet İsrail’in işine yarar.
Bölgedeki ve hatta bölge dışındaki ülkelerin iç siyasetlerine karışmasıyla nam salmış BAE, finansal gücüyle değişimin en büyük düşmanlarından. Mısır darbesinin ve Libya’daki Hafter darbesinin finansörü olan BAE, değişim hareketlerine ve bu süreçte siyasal zeminleri kuvvetlenen İslami hareketlere karşı kurulan hemen hemen her oluşumun içerisinde yer alıyor, bu oluşumların finansmanını sağlıyor. İsrail’le birlikte statükocu, İslami hareketler ve Müslüman Kardeşler karşıtı cephenin başat aktörü konumunda. Muhammed Dahlan gibi bölgesel vekilleri, Somali’den Filistin’e, Suriye’den Washington’a kadar çanta dolusu paralarla darbe, karşı devrim, darbe girişimi planlıyor, nüfuz satın alıyor. Dahlan’ın liderliğinde İsrail’le birlikte Filistin’i şekillendirmek istiyor. Katar, Körfez’de BAE’nin rakibi ve antitezi durumunda. Hal böyleyken Hamas’ın, statüko karşıtı hareketlerin ve Libya’dan Filistin’e kadar birçok noktada BAE’nin oyununa çomak sokan Katar’ın cezalandırılması BAE’nin işine yarar.
Trump’ın göreve gelmesiyle birlikte özellikle Riyad zirvesinden sonra İran’a karşı bir tırmanış bekleniyor. İran’ın bölgesel vekillerine karşı artan bir bölgesel uzlaşı söz konusu. Suudi Arabistan’dan Katar’a, İsrail’den Ürdün’e hatta Türkiye’ye kadar İran’ın yayılmacı politikalarından rahatsız olmayan yok. Suriye’de Katar destekli gruplar İran’ın vekillerine karşı çıkıyor. Bu durumda İran’ın yayılmacı politikalarına karşıt cephe arasındaki çatlaklar, Katar’ın İran’ın kucağına itilme çabaları ve Suriye’deki faaliyetlerinin akamete uğratılması İran’ın işine yarar.
[Akşam, 12 Haziran 2017].