Khalidi’nin kitabını okurken, 7 Ekim sonrası yaşanan sürecin şaşırılacak bir yanı olmadığını hatırlıyor insan. Filistin meselesini ‘farklı taraflarca yerli halka karşı yürütülen sömürgeci bir savaş’ olarak tanımlayan Khalidi, bu savaşın amacının ‘yerli halkın vatanını başka bir halka devretmeye zorlanması’ olduğunu ifade ediyor.
Devamı
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından Ankara'da düzenlenen "ABD Seçimleri Sonrası Türk-Amerikan İlişkileri" panelinde, ABD'deki seçim süreci ve sonuçlarının Türk-Amerikan ilişkilerine etkileri masaya yatırıldı.
Devamı
Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) İsrail Başbakanı Netanyahu ve Savunma Bakanı Gallant için çıkardığı tarihi tutuklama kararı, Başkan Biden’a bir kez daha İsrail’in ne kadar yanında durduğunu gösterme ‘’fırsatı’’ verdi.
İsrail özellikle 7 Ekim 2023 sonrasında Filistin’e yönelik geniş çaplı saldırılarında YZ teknolojilerini yoğun bir şekilde devreye sokmuştur. Bu operasyonlar sırasında sivil kayıpların “yan hasar” olarak kabul edilmesi ve hedef tespitlerinde sivil alanların göz ardı edilmesi uluslararası savaş hukukunun temel ilkelerini ihlal etmektedir.
ABD Seçimleri Sonrası Türk-Amerikan İlişkileri
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM konuşmasının önemli bir kısmını Gazze’ye ayırması, Filistin meselesinin Türkiye için önemine ilaveten bölgesel barış ve küresel yönetişim açısından da merkezi rolüne işaret ediyordu. Erdoğan’ın geçmişteki BM konuşma-larında da önemli yer tutan bu meseleye ilişkin ahlaki netlik ve harekete geçme çağrısının tekrar edilmesi önem taşıyordu. Uluslararası barış ve güvenliği sağlamak için kurulan BM’nin büyük güç mücadelesini aşamayan yapısal sorunları yüzünden Filistin meselesinde aciz kalması uluslararası düzenin krizinin en net örneğiydi. Türkiye’nin Filistin meselesini gündemde tutmakta ısrar etmesinin ulusal çıkarlar, bölgesel dengeler ve uluslararası sistemin geleceği açısından kritik önemi olduğunu söyleyebiliriz.
Başkan Biden’ın siyasi kariyerinin son BM konuşması, Amerikan diplomasisinin belki de en etkisiz dönemine denk geliyor. 7 Ekim’den beri İsrail’in ‘uluslararası toplum’ nezdinde Amerikan diplomatik güvenilirliğini yerle bir etmesini seyreden Biden yönetimi, BM reformu ihtiyacını dillendirse de bunu gerçek bir yeni uluslararası düzen ihtiyacına binaen değil de sistemden şikâyet eden ülkelerin baskısını hafifletmek için kabullenmiş görünüyor. Yıllardır konuşulan BM reformu ihtiyacını dillendirmeye sadece Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrasında başlayan Biden yönetimi, uluslararası sistemin yapısal reformu adına herhangi bir müzakere süreci başlatmadı. Enerjisini uluslararası sistemin İsrail’e baskı kurmasını engellemeye harcayan Biden, Ukrayna’ya destek, çatışma bölgelerinde insani yardım ihtiyacı, iklim değişikliği ve yapay zekâ gibi bildik temaların ötesine geçmeyecek.
Devamı
İsrail'in Gazze'ye saldırılarının başladığı 7 Ekim 2023'den bu yana Gazze'deki işgalin durdurulması, yani bir ateşkes sağlanması için yoğun çaba sarf ediliyor. Her gün ortalama yüzlerce sivilin katledildiği bu insanlık dışı saldırıların durdurulması şüphesiz ki hala en öncelikli mesele olmak durumundadır.
Devamı
İsrail kuruluşundan bu yana gerçekleştirdiği eylemleriyle uluslararası hukukun temel ilkelerini ve Birleşmiş Milletler’in (BM) aldığı kararları sistematik şekilde ihlal eden bir ülke olarak bilinir hale gelmiştir. Bu algı nedeniyle İsrail’e karşı halihazırda devam eden üç ayrı hukuki süreçten çıkacak kararlara uyup uymayacağı da belirsiz görünüyor. Ancak İsrail’in eylemlerinin niteliğini göstermesi açısından önemli sonuçları olan üç ayrı uluslararası yargı süreci halen devam etmektedir.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 90. sayısı raflarda yerini aldı.