Biden-Trump ‘Kapışması’

Kasım seçimleri öncesinde yapılacak ilk tartışmada Başkan Biden’ın Trump karşısında göstereceği performans yarışın gidişatına oyun değiştirici etki yapabilir. Biden’ın yaşı, bilinci ve dinçliğiyle ilgili şüphe oluşturmayı başaran Trump kampanyası, bir yandan da CNN’de yapılacak tartışmanın formatı ve tarafsızlığıyla ilgili tartışma yaratmaya çalıştı. Biden’ın iyi performans göstermesi durumunda tartışmanın Demokratlara müzahir CNN’de olmasını bahane gösterecek olan Trump kampı, Biden’ın herhangi bir dil sürçmesi veya zihinsel donması durumunda da bunu maksimum seviyede kullanmayı planlıyor. Trump’ın her türlü sonuçta zafer ilan etmeyi beceren ve klasikleşen bu siyaset tarzının devam etmesi şaşırtıcı olmayacak. Biden’ın iyi performans göstermesi Trump’ın kampanyasını bitirmez ancak Biden’ın zihinsel dinçliğiyle ilgili soru işaretleri oluşursa kampanyasının toparlanması çok daha zor olacak.

Devamı
Biden-Trump Kapışması
G7 Sonrası Biden ın Küresel Liderlik Karnesi

G7 Sonrası Biden’ın Küresel Liderlik Karnesi

G7 zirvesi sonuç bildirgesine baktığımızda, uluslararası sistemin farklı kriz alanları ve meydan okumalarına ilişkin geniş bir problemler listesi görüyoruz. Ukrayna’dan Tayvan’a, yapay zekadan enerjiye birçok sorunlu alanda nasıl hareket edeceklerini belirten liderlerin bu meselelerle ilgili farklı inisiyatiflere destek sözlerini okuyoruz. Ortak deklarasyonun bir seri iyi niyet beyanıyla dolu olmasına rağmen çözüme giden net öneriler olduğunu söylemek zor. Başka platformlarda daha önce üzerinde anlaşılan birçok inisiyatife referans verilmekle birlikte Ukrayna, Tayvan ve Filistin gibi kriz alanlarında kalıcı çözümü sağlayabilecek anlaşma önerilerine rastlamak mümkün değil. Bu durum Washington’ın kapsamlı stratejik politikalar etrafında somut çözüm üretmekte ne kadar zorlandığının ve Biden’ın küresel liderlik karnesinin zayıflığının çarpıcı bir göstergesi olarak öne çıkıyor.

Devamı

Avrupa Parlamentosu seçim sonuçları, merkez sağ ve aşırı sağ adayların yükselişte olduğunu gösterdi. Parlamento çoğunluğunu oluşturan Avrupa Birliği yanlısı gruplar arasında en büyük kaybı liberaller ve yeşillerin tecrübe etmesi, önümüzdeki dönemde Avrupa’nın ister istemez sağcı politikalara daha fazla prim vermesini zorunlu kılacak. Aşırı sağın yükselişinin dikkate alınmayıp sol ve liberal politikalarda ısrar edilmesi sağın yükselişini güçlendirecek bir etki yapacağı için merkez siyasetin daha sağa kayması kaçınılmaz gibi görünüyor. Amerikan siyasetinde de bir süredir sol ve liberal politikaların ürettiği siyasi maliyetin Trump’ı güçlendirmesi, Biden’ın seçimlere doğru daha merkez ve sağa yakın politikalar izlemesi sonucunu doğurdu. Bu sağa kayış politikaları günü kurtarmaya yetebilir ancak kapsamlı bir siyasi ajanda olmadan sağın yükselişini durdurma konusunda yetersiz kalacağı açık.

Alanında yetkin ve söz sahibi araştırmacıların katkı verdiği eserimiz Türk dış politikasının nabzını tutmaya devam ediyor. 2009 yılında yayın hayatına başlayan Türk Dış Politikası Yıllığı, bu eser ile birlikte on beşinci kitabına ulaştı.

Alanında yetkin ve söz sahibi araştırmacıların katkı verdiği eserimiz Türk dış politikasının nabzını tutmaya devam ediyor. 2009 yılında yayın hayatına başlayan Türk Dış Politikası Yıllığı, bu eser ile birlikte on dördüncü kitabına ulaştı.

Amerika’nın Meksika sınırında uzun süredir devam eden mülteci krizi başkanlık yarışının ekonomiden sonra en önemli meselesi haline geldi...

Ukrayna’ya Destek Nereye Kadar?

Yaklaşık altı ay süren pazarlıklar sonunda Kongre Ukrayna, İsrail ve Tayvan’a 95 milyar dolarlık savunma yardımını onaylamıştı. Cumhuriyetçiler bu yardımı Biden’dan Meksika sınırıyla ilgili tavizler koparmak için sürüncemede bırakmıştı. Ancak İsrail’in Suriye’deki İran konsolosluğuna saldırısı sonrasında bölgesel tansiyonun yükselmesi Kongre’yi harekete geçirdi ve Biden paketi 24 Nisan’da imzalayarak Ukrayna’ya yardımın da hemen başlayacağını açıkladı. Amerikan siyasetinin Ukrayna’ya yardım konusundaki isteksizliği ve konuyu iç siyaset malzemesi haline getirmesi, Rusya’nın Batı’nın desteğinin ilelebet sürmeyeceği hesabının doğru çıkabileceğine işaret ediyordu. Biden yönetimi ve Amerikan Kongre’si bu hesabın boşa çıkacağı mesajını vermek adına yardım paketini geçirdi ancak bu paketin bu kadar zor geçmesi ileride Ukrayna’ya desteğin devam edip etmeyeceği konusunda derin şüphe uyandırdı.

Devamı
Ukrayna ya Destek Nereye Kadar
Trump ın Davasında Karar Zamanı

Trump’ın Davasında Karar Zamanı

Amerikan tarihinde ilk kez bir başkanın kriminal olarak yargılandığı ‘sus payı’ davasında jüri kararı bekleniyor. ..

Devamı

Biden yönetiminin Çin’de üretilen elektrikli araçlara uygulanan gümrük vergisini %25’ten %100’ün üzerine çıkarması, Trump döneminde Çin’e karşı açılan ticaret savaşının devam ettiğinin en son örneği olarak öne çıkıyor. Biden daha önce de ileri teknoloji alanındaki rekabette geri kalmamak için yarı iletken çiplerin ve kritik teknolojik ürünlerin ihracatına sınırlamalar koymuştu. Şimdi ise Amerikan otomotiv şirketlerini ve çalışanlarını korumak adına elektrikli araçların Çin’den ithalini caydırmak istiyor. Çin’in meydan okumasına karşı koymak için uluslararası serbest ticareti teşvik eden liberal ekonomi değerlerinden ödün vermek zorunda kalan Amerika, kritik alanlarda korumacılığın Çin’le rekabeti daha mümkün kılacağına inanmış görünüyor.

Evanjelist bir papazın oğlu olan gazeteci Tim Alberta, ‘Krallık, Güç ve İhtişam: Aşırılık Çağında Amerikan Evanjelizmi’ adlı kitabında, Amerikan Evanjelistlerinin son elli senede geçirdiği siyasi ve kültürel değişimi içerden bir gözle tartışıyor. Evanjelist hareketin önde gelen liderlerinin hikâyeleri üzerinden kiliselerin nasıl siyasallaştığı ve bu dönüşümün Trump’la nasıl zirveye ulaştığı kitabın ana konusu. Alberta, beyaz Evanjelist Hristiyan grupların Amerikan seküler kültürü tarafından kuşatma altında olduklarına inandıklarını ve Trump’ı tanrı tarafından Amerikan Hristiyanlığını kurtarmak için ‘seçilmiş bir araç’ olarak gördüklerini anlatıyor. Kitap, uzun yıllar muhafazakâr sağcı değerlerin bayraktarlığını yapan Evanjelistlerin bu değerlerden epeyce uzakta olduğu bilinen Trump gibi bir lidere nasıl bu kadar sıkı destek verme ve hatta kayıtsız bağlanma noktasına geldiklerini anlamamızı sağlıyor.

Amerikan başkanlık seçimleri yaklaşık bir buçuk sene süren uzun bir ön seçim süreci sonrasında gerçekleşmesiyle meşhurdur. Aday adaylarının televizyonda canlı yayınlanan tartışma programlarıyla kamuoyu önüne çıktığı dört beş aylık süre sonrasında ön seçim sürecinde farklı eyaletler adaylarını belirler. 2024 başkanlık kampanyası döneminde Cumhuriyetçi Parti ilk tartışma programını 2023 Ağustos ayında gerçekleştirecek ve bunu Eylül ve Ekim aylarındaki tartışmalar takip edecek. 2024 Ocak ayında ilk olarak Iowa eyaletindeki ön seçim sürecinde en fazla ön seçim yapılacak olan Mart ayı sonunda aday büyük ihtimal belli olacak. 2024 Kasım ayına kadar iki partinin adayı arasında sürecek mücadele bir sonraki başkanı belirleyecek. Bugünkü dengelere bakıldığında 2024 Kasım seçimlerinde Trump’la Biden’ın tekrar karşı karşıya gelmesi en güçlü ihtimal olarak öne çıkıyor.