Seçim dönemlerinde gündemi kimin belirlediği önemlidir. AK Parti çok uzun bir süre seçimlerin gündemini belirledi. Muhalefet partileri de söz konusu gündemi tartışmak zorunda kaldı.
Muhalefet partileri ise belirlenen gündemi tartışmalarının, kendileri açısından olumsuz olduğunu zamanla gördükleri için “bu seçimlerde iktidarın gündem belirleme tuzağı”na düşmeyeceklerini her seçime gidildiği dönemde tartıştılar.
Ancak hiçbir seçim döneminde bunu başarmadılar. Çünkü muhalefet kanadının gündemini siyasi partiler ya da parti başkanları çoğu zaman belirleyemedi. AK Parti’nin belirlediği gündemden uzak durmaya çalıştıkları dönemlerde, kendi partilerinin içinden, parti çevrelerinden ya da tabanından dayatılan gündemi savunmak zorunda kaldılar.
Mesela son birkaç seçimdir CHP’ye yakın dizi oyuncuları, gazeteler, televizyon kanalları, gazeteciler, sanatçılar ya da bazı örgütler, CHP’nin gündemini belirleyebiliyor.
CHP’ye yakın bu kesimler, AK Parti, Cumhurbaşkanı Erdoğan ya da muhafazakâr toplum kesimlerine yönelik savunulmayacak söylem ya da eylemde bulunduklarında bile CHP bunu savunmak zorunda kalıyor.
Örneğin CHP’nin çoğu gündemini, Halk TV ve Sözcü gazetesinde iktidara yönelik söylenenler belirliyor.
Yerel seçimlerin konuşulduğu son birkaç aylık gündeme bir bakalım.
“Mağdur olmuşlarmış, bakın görün, günü geldiğinde biz sizi nasıl mağdur edeceğiz” sözleri de Halk TV’de söylendi. “Cumhurbaşkanının bira içmesi gerektiği” de…
Yine ülkenin seçilmiş cumhurbaşkanını “ayağından asma” ve “mahzenlerde zehirleme” konuşması da aynı kanalda yapıldı.
Son günlerde Cumhurbaşkanının hangi tür müziği dinlemesi gerektiğine yönelik safsatalar da yine bu kanallarda ya da gazetelerde, CHP’ye yakın sanatçılar tarafından dile getiriliyor.
CHP ve yönetimi söylenenlerin tümünü savunmasa bile, AK Partili siyasetçilerin söyleyenlere karşı sert açıklamalarına cevap vermek zorunda kalıyor. Dolayısıyla da muhafazakâr toplum kesimleri aynı sözlerin CHP tarafından da sahiplenildiğine hükmediyor.
CHP ve muhalefet partileri, kendi tabanlarını siyasetin rasyonelitesine hazırlamadıkları için bu sorunla yaşamaya devam edecekler.
Seçmenler, sadece partilerin kurumsal politikalarına bakarak oy verme davranışını şekillendirmiyor. Aynı zamanda diğer seçmen kümelerinin davranışları, siyasal ve toplumsal alandaki aktivizmini de önemsiyorlar. Dolayısıyla muhalefete oy veremeyen toplum kesimlerinin kararını, söz konusu partilerin tabanlarını oluşturan çevrelerin tepkileri de belirliyor.
Muhalefetin gündemini belirleyen diğer bir kesim, uluslararası çevreler. Çünkü çok uzun süredir uluslararası çevrelerin Türkiye’ye yönelik gündemini muhalefet sahipleniyor. Uluslararası çevrelerden gelen saldırıların AK Parti ve Erdoğan’ı zayıflatacağını düşünüyor.
Çok geriye gitmeye gerek yok. Fırat’ın doğusuna operasyon yapılma kararının alınmasından sonra, CHP’nin Savunma Bakanı Hulûsi Akar’ı hedefe koyması, “Suriyeliler gitsin” kampanyasını tekrar başlatması, New York Times’ın “Beyaz Türkler ülkeyi terk ediyor” iddialarının sahiplenmesi, bu duruma sadece birkaç örnek…
Bu seçimlerde CHP her ne kadar daha mutedil bir kampanya yürüteceğini söylese de bunu başarması zor. Çünkü gündemini kendisi belirleyemiyor.
[Türkiye, 10 Ocak 2019].