AK Parti 8. Olağan Kongresi'ni coşkuyla gerçekleştirdi. Ankara'da hava çok soğuk olmasına rağmen, yurdun her bir köşesinden partililer sabahın erken saatlerinde kongrenin yapılacağı salonun önüne gelmişlerdi. Salonun dışında bekleyen partililer, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın konuşmasını dağılmadan beklediler, heyecanla dinlediler. Salonun içinde de aynı heyecan vardı. Dışarının soğuğuna rağmen, içerde atmosfer sıcaktı. Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında, hem geçmişten bugüne AK Parti siyasetinin hem de 22 yıllık iktidar başarısının temel değer setlerini hatırlattı. Aynı zamanda, geleceğe yönelik partinin vizyonunu ortaya koydu.

Kendi partisinin değer setlerini hatırlatırken, sık sık diğer partilerle karşılaştırma yaptı. Erdoğan, "Pazarlık masalarında kurulmadık. Siyaset ve toplum mühendisliğinin ürünü olarak sahneye çıkmadık" sözlerinin ardından, AK Parti'nin dünya siyasetindeki yerini ve Türk siyasetindeki istisnai gerçekliklerini rakamlara ifade etti.

AK Parti, Ağustos ayı itibariyle 24 yaşına girecek. Kurulmasının ardından ilk seçimde iktidara gelmesine rağmen kesintisiz 22 yıldır iktidarda. Üye sayısı bakımından dünya sıralamasında ilk 5 partinin arasında. Aynı liderle dünyada bu kadar uzun süre kesintisiz iktidarda kalan parti yok. Yine, başka bir istisnai özelliği tüm parlamento seçimlerinde en yakın rakibinden iki kat daha fazla sandalye kazandı.

AK Parti'nin bu kadar uzun süre iktidar olmasını dünyada anlamaya çalışan araştırmalar var. Birçok siyasi partinin, AK Parti'yi yakından takip ettiği biliniyor. Başarısının ardında yatan dinamikleri merak ediyor. Türkiye'de bulunan muhalif siyasal analizciler ise bugüne kadar bu başarıyı anlamak yerine, kendi destekledikleri partilerin niçin başarılı olamadığına sürekli bahane bulmaya çalıştılar. Gerçekliğin ne olduğu ile yüzleşmekten kaçındılar.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasındaki şu kısım aslında muhalefetin niçin başarılı olamadığını en iyi analiz eden ifadelerden biri: Ülkemizde muhalefet, maalesef, sürekli demokrasi krizi çıkartarak, sandıkta alamadığı yetkiyi iç ve dış güçlerden devşirme hevesinden hiç vazgeçmemiştir. Öyle ki bu tavır, demokrasiyle taban tabana zıt şekilde muhalefetin asli ve tam zamanlı mesaisine dönüşmüştür. Muhalefetin seçim kazanmak için terör örgütleriyle, antidemokratik güç merkezleriyle iş birliği yapacak kadar gözünü karartması, ülkemizi 'toksik demokrasi' sorunuyla karşı karşıya getirmiştir. Bu sorunla özellikle son iki seçimde ciddi biçimde muhatap olduk."

AK Parti, değişen sosyolojiye, farklılaşan tabana eğilimlerine, dünyadaki gelişmelere göre siyasetini ve kadrolarını yeniledi. Dünkü kongrede de bu durumu Cumhurbaşkanı Erdoğan, "AK Parti'nin siyasetinin dinamik, kadrolarının değişken olduğu" sözleri ile açıkladı. 22 yıldır iktidarda olan bir partinin en zorlanacağı hususlardan biri, siyasi elit değişimi, dönüşümü ve bu değişim sürecinin yönetimidir. Çünkü bu kadar uzun dönemli iktidarda olan bir parti için yetişmiş insan kaynağı potansiyeli yüksektir. Erdoğan siyasetinin en belirleyici özelliklerinden biri de siyasi elit değişimini iyi yönetmesidir.

2018'den bu yana Türkiye siyasetinde köklü partilerden kopan bazı isimler kendilerine parti kurdular. Bu dönemde AK Parti'den ayrılanlar iki farklı parti kurdu. Söz konusu dönemde AK Parti'de beklediği pozisyonları bulamayan bazı isimler bu partilere gittiler. Ama bu partilerin hiçbiri ortaya bir siyasi vizyon koyamadığı için şimdi o partilerin siyasi kadroları dağıldı. Bu partilerde genel başkan yardımcılığı yapan isimlerin de olduğu birçok siyasetçi son dönemde AK Parti'ye katıldılar. Hatta önemli sayıda isme, AK Parti yönetiminde görev verildi.

AK Parti döneminde, siyaset kurumu güçlendi. Organize çıkar gruplarının siyaset üzerindeki belirleyiciliği azaldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "kayıt dışı siyaset dönemi bitti" derken bu durumu vurguladı. AK Parti'nin ilk iktidara geldiği dönemde, daha çocuk yaşta olan birçok isim bugün parti yönetiminde görev alıyor. Türkiye değişti. AK Parti kendini güncellerken diğer siyasal partileri de dönüşüme zorladı. Bugün dünya köklü bir değişimden geçiyor. Sosyoloji hem değişiyor hem dönüşüyor. Değişim ve dönüşüme göre kendisini yenileyen partiler kazanmaya devam eder.