Muhalefetin yapması gereken, kendi tabanının hassasiyetlerine ek olarak, Türkiye'nin sorunlarına da ayağı yere basan çözümler üretmesidir.
Devamı
2024 yılı birçok Batılı ülke için seçim yılıdır. Şu ana kadar bazı etkili Batılı devletlerde seçim yapılırken, bazılarında ise bu yılın ikinci yarısında seçimler yapılacak. Bir zamanların liberal Batılı ülkelerinin aşırı milliyetçilik, faşizm, ırkçılık ve yabancı düşmanlığı konusunda rekabet ettiğini görmek gerçekten üzücü ve talihsiz bir durumdur.
Devamı
Batı demokrasilerinde yapılan her seçimden çıkan sonuca büyük anlamlar yükleniyor. Fransa'da solun birleşerek aşırı sağın iktidarını engellemesi, İngiltere'de İşçi Partisi'nin seçimleri kazanması ve Hollanda'da birinci parti çıkan aşırı sağcı Wilder'in Özgürlük Partisi'nin iktidara gelememesi olumlu ve pozitif analizlerle yorumlansa da aslında gerçek görünenden farklı.
Siyasette bir süredir değişim, normalleşme, yumuşama tartışmaları devam ediyor. Bu süreçlerin siyasete ve partilerin geleceğine etkisi farklı bağlamlarda analiz ediliyor. Yanlış analizden doğru öngörü çıkmaz. Siyasetin geleceğine dair aşırı genellemeci yorumlardan kaçınmak gerekir. Siyasetin günlük rutinlerinin ne sonuç üreteceğinin tespit edilmesi; yapısal, toplumsal ve siyasal gerçekliklerin ne olduğunun tam kavranmasıyla anlaşılabilir.
Son yıllarda ekonomik sorunlar ve dezenformasyon başta olmak üzere çeşitli etkenlerin de tetiklemesi neticesinde yabancıları odak alan tartışmalar siyasette yoğunluk kazandı. Öyle ki bu konu, muhalefetin siyasi öncelik listesinde gün geçtikçe yükseldi. Örneğin 2018 seçimlerinde göçmen sorunu yalnızca tali bir konuydu. Ancak 2023 seçimlerinde muhalefetin seçim strateji ve söylemindeki sacayaklarından biri haline geldi.
Sığınmacılar ve yasadışı göç tüm dünyanın ve Türkiye'nin sıcak meselesi. Bu mesele giderek kimlik ve değerler anlamında demokrasimizi en fazla etkileyecek bir mecraya dönüşüyor.
Türkiye'nin 2023'te zorlu bir seçime gideceği konusunda herkes ittifak halinde.
Devamı
Uluslararası sistem bir süredir büyük güçlerin hem rekabet hem de işbirliği yaptığı yeni bir dönemin içinde. Bu sebeple Türkiye, Batı başkentleri ile hep 'çetin müzakere' yürütmekte ve yakın gelecekte de bu durum değişmeyecek.
Devamı
İç siyasette Suriyeli göçmenler meselesini 'Suriyelileri geri göndereceğiz' kolaycılığından çıkarıp insani ve rasyonel çözümleri bir arada tutan söylemlere kulak vermek gerekiyor.
Toplumda öyle veya böyle memnuniyetsizliğe sebep olan bir meseleyi yumuşatmak veya çözmek yerine, sosyal demokrat kimliğiyle - kutuplaştırma odaklı bir dilin kullanılması, CHP’nin oy kazanmak uğruna siyasi değerlerinden vazgeçebileceğini ve aslında derin bir kimlik krizi yaşadığını bize göstermektedir.
FETÖ ve PKK terörü ile mücadelede sınıfta kalan Türk solunun mülteciler konusunda İP'in peşine takılması CHP'nin ideolojik krizinin son sahnesi.
Avrupa'da insan haklarının dışarıdan gelen 'öteki' paydaşları çoğaldıkça 'haklar' dönemi de kapanıyor.
Muhalefet partileri, çok uzun süredir 'algı siyaseti' üzerinden farklı kampanyalar yürütüyor. En sonuncusu, '128 milyar nerede?' diye bir soru sorup bunun üzerinden gündem belirleme girişimiydi
İtalya Başbakanı Mario Draghi'nin ifadesi son yıllarda Avrupa siyasetinde yerleşik hale gelen ve Erdoğan karşıtlığı üzerine inşa edilen popülist siyaset tarzının yeni bir tezahürü olarak görülmelidir.
SETA Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin Duran, Habertürk'ten Kübra Par'a konuştu. Prof. Duran, 'Dünyadaki gelişmelerden dolayı Türkiye’nin uzun vadeli bir toparlanmaya, iktidarı ve muhalefetiyle ortak meselelerde bir uzlaşma bulmaya ihtiyacı var. Cumhurbaşkanı’nın ifade ettiği 'Türkiye ittifakı'nı böyle anlıyorum' dedi.
Nisan'da erken seçime giden Netanyahu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakarette bulunarak polemik başlattı.