Ankara'dan üst düzey heyetler sürekli Trablus'u ziyaret ediyor. En son Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Milli Savunma Bakanı Akar, Genelkurmay Başkanı Güler ve MİT Başkanı Fidan kritik görüşmeler için Libya'daydı. Geçiş sürecinin başarılı olması için Ankara, Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Dibeybe'ye büyük bir destek veriyor.
Halen UBH bakanları Bingazi'ye gitmekte zorlanıyor. Hafter ikincil bir role düşmüş ise de hâlâ pes etmiş değil, fırsat kolluyor. Bu üst düzey ziyaretler Libya'da seçimler yapılana ve ülkeyi taşıyacak yeni bir yönetim belirlenene kadar aktif şekilde devam etmeli. Ülkesinde çıkarları olan aktörleri dengeleme çabasındaki Dibeybe için de Ankara'nın desteği altın anahtar rolünde. Hatırlatmakta fayda var. Sadece 18 ay önce Fransa, Mısır, Rusya ve BAE'nin desteklediği darbeci Hafter, Trablus'u ele geçirmek üzereydi. Avrupa'nın kapılarında yeni bir mülteci dalgası bekliyordu. Kasım 2019'da Ankara ve Trablus arasında hem deniz yetki alanlarının paylaşımı hem de güvenlik ve askeri işbirliği alanında yapılan iki anlaşma ile Libya iç savaşının seyri değişti.
Geçiş sürecinin nasıl başladığı unutulmamalı
Ankara'nın müdahalesi ile bugün birçok Avrupa başkentinin de memnun olduğu geçiş sürecinin şartları oluşturuldu. Almanya ve İtalya rahatlarken Fransa geri adım atmak zorunda kaldı. Türkiye ve Mısır, Libya ve Doğu Akdeniz dosyalarında ortak menfaatlerini müzakere etmeye başladı. Ancak hâlâ Libya'nın önünde zorlu bir süreç var. Batı, doğu ve güneyi bir arada tutacak siyasi yapılanma, altyapı ve belediyecilik hizmetleri ve düzenli ordunun kurulması gibi önemli kalemler gündemde. Rus, Sudanlı ve Çadlı paralı savaşçıların ülkeden çıkarılması, istikrar için kaçınılmaz önemde. BM ve Avrupa başkentleri Libya'daki yabancı-paralı savaşçıların çekilmesi için yoğun diplomasi uyguluyor. Bu diplomasi çabaları kimi zaman Wagner ve diğer milisler gibi Türk askeri varlığının da çekilmesini gündem yapıyor.
Kim çekilmeli?
Ateşkes anlaşması ve Berlin Konferansı'nın sonuçlarının uygulanması bağlamında gündeme getirilen "yabancı güçlerin çekilmesi" başlığı Türkiye'nin Libya'daki askeri varlığını içermez. Zira Türk askerleri Trablus ile yapılan 2019 anlaşması ile orada. Mevcut hükümet bu anlaşmaya sahip çıktığına göre Türk askerinin varlığı Wagner ya da diğer yabancı savaşçılarla kıyaslanamaz. Nitekim Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Berlin seyahatinde bunu en net şekilde ifade etti: "Libya'da bulunan çok sayıda yabancı savaşçı var, paralı asker var. Bunların çekilmesi konusunda hemfikiriz. Fakat iki egemen ülke arasındaki bir anlaşma gereği buraya verilen askeri eğitim ve danışmanlık desteği gibi ülkenin ihtiyacı olan desteklerin sona ermesi Libya'nın yararına değil. İki ülke arasındaki bu tür anlaşmalara üçüncü taraflar bakımından, doğru bir yaklaşım olmaz." Bu açıklama Ankara'nın muhataplarına "Wagner'in ayrılması için bize çekil baskısı yapmayın, bu Libya'daki sürece zarar verir" mesajı ilettiğini düşündürüyor.
Türk askeri neden kalmalı?
Bingazi tarafının hâlâ UBH'ye kontrolü vermekte zorlandığı düşünülürse olması gereken Türk askerinin çekilmesi değil aksine eğitim ve danışmanlığıyla düzenli ordunun kurulmasına yardım etmesidir. Türk askeri varlığı Libya ordusunun eğitimine ve Hafter etkisinden uzak tutulmasına katkı sağlar. Kırılgan geçiş sürecini güvencede tutar. Rusya'nın daha fazla alan kazanmasına ve yeni üsler kurmasına engel oluşturur. NATO üyesi Türkiye'nin bu rolü üstlenmesi AB ve ABD'nin de çıkarlarına uygun. Seçim sürecinde Türkiye'nin olası etkisini sınırlandırmak için yapılan "askerini çek" kampanyası Libya'da barış, güvenlik ve istikrara zarar verir.
[Sabah, 7 Mayıs 2021].