- Adaylar kimler ve siyasi pozisyonları nedir?
Seçimde aday olabilmek için 592 kişi başvuruda bulunmuş ancak anayasal olarak seçimi denetleme ve süreci yönetme yetkisini elinde tutan Muhafızlar Konseyi yalnızca yedi adayın yarışmasına izin vermişti. Bu adaylardan eski Nükleer Baş Müzakereci Said Celili ve İslami Şura Meclisi Araştırma Merkezi Başkanı Ali Rıza Zakani, muhafazakar aday İbrahim Reisi lehine yarıştan çekildiler. Eski cumhurbaşkanı yardımcısı, reformist siyasetçi Muhsin Mihralizade ise ılımlı ve teknokrat aday Abdülnasır Himmeti yerine adaylıktan vazgeçme kararı aldı.
Son durumda şu an için seçimde dört aday yarışıyor. Bu adaylardan üçü muhafazakar ve biri ise ılımlı. Ilımlı aday Abdülnasır Himmeti’nin kariyerinde Merkez Bankası başkanlığının yanında birçok bankada ve sigorta kurumunda yöneticilik gibi tecrübeleri bulunuyor. Müteveffa eski Cumhurbaşkanı Haşimi Rafsancani ve şimdiki Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’ye yakın bir isim olan Himmeti teknokrat kimliği ile ön planda. Ekonomiyi düzeltmeyi siyasi ajandasının en başına yerleştiren Himmeti bunun yolunun ekonomiyi siyasi müdahalelerden bağımsız kılma, ekonomi yönetimini ekonomistlere bırakma, Merkez Bankasının bağımsızlığı ve diğer ülkelerle iyi geçinme olduğunu iddia etmektedir. Muhafazakarların en güçlü adayı olan Yargı Gücü Başkanı İbrahim Reisi ise yolsuzlukla mücadele vurgusu yapıyor. Reisi ABD ve diğer dünya güçleriyle imzalanması beklenen nükleer anlaşmaya karşı olmadığını söylerken İran’ın Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine Yönelik Mali Eylem Görev Gücü’ne (Financial Action Task Force, FATF) katılması konusunda ise temkinli ve mesafeli duruyor. Reisi’nin kariyerinde İran’ın en zengin ve güçlü vakıflarından olan Astan-i Kuds-i Rezevi Vakfı yöneticiliği ve başsavcılık gibi önemli görevler bulunuyor. Diğer iki aday olan milletvekili Emir Hüseyin Gazizade Haşimi ile eski Devrim Muhafızları genel komutanı ve şu anki Düzenin Yararını Teşhis Konseyi Genel Sekreteri Muhsin Rızai’nin alacağı oyların oldukça düşük olması ve seçimin İbrahim Reisi ile Abdülnasır Himmeti arasında geçmesi bekleniyor. Reisi’nin ilk turda ipi göğüsleme ihtimali ise bir hayli yüksek.
- Cuma günü yapılacak seçim öncesi hangi tartışma konuları öne çıkıyor?
Dini lider Hamaney yönetiminin meşgul olduğu en önemli sorun halkın seçime teveccüh göstermemesidir. Seçimin gerçek bir rekabet ortamında gerçekleşmeyeceği ve sonuçlarının önceden belli olduğu gibi yargılar halkı sandığa gitmekten alıkoyuyor. Buna mukabil Hamaney başta olmak üzere müesses nizamın temsilcileri katılım çağrısı yapıyorlar. Adayların katıldıkları canlı yayın münazaralarında ise ekonomi, etnisite ve yolsuzlukla mücadele gibi konuların öne çıktığı görülüyor. Ekonomi konusunda muhafazakar adayların halka ödenen ve “yarane” adı verilen sübvansiyonların artırılması gibi popülist söylemlere başvurmaları dikkati çekiyor. Himmeti ve Mihralizade gibi muhafazakar olmayan adaylar ise Türk kökenlerini vurgulayarak ve Türkçe konuşarak İran’daki Türk nüfusunun oylarına talip olduklarını gösterdiler. Nükleer anlaşma konusunda hemen hemen tüm adaylar kategorik olarak anlaşmayı desteklediklerini söylediler. Ancak muhafazakar adaylar anlaşmanın işletilme ve müzakere edilme biçimi noktasında Ruhani hükümetini çok sert eleştirdiler.
- Adaylar hangi siyasi gruplar ve toplum kesimleri tarafından destekleniyor?
Reisi’nin muhafazakar bir tabanı bulunuyor. Himmeti ise reformist ya da ılımlı siyasete yakın halk kesimlerinin desteğine sahip. Mücadeleci Din Adamları Birliği ve Kum İlim Havzası Müderrisleri Birliği gibi iki önemli muhafazakar örgüt seçimde İbrahim Reisi’yi destekleme kararı aldılar. Ayrıca Parlamentodan 210 milletvekili de Reisi dışındaki muhafazakar adaylara Reisi lehine adaylıktan vazgeçmeleri çağrısında bulundu. Himmeti ise Şubat’ta cumhurbaşkanı seçimi için hususi olarak tesis edilen ve tüm reformist yapıları bir araya toplayan İran Reform Cephesi’nin desteğini alamadı. İran Reform Cephesi, Muhafızlar Konseyinin elemesinden sonra hiçbir adayı desteklememe kararı almıştı. Bir ara Muhsin Mihralizade’yi destekleme eğiliminde bulunan örgüt daha sonra bu tutumundan uzaklaştı. 15 Haziran akşamı tekrar ve son kez toplanan Reform Cephesi yönetimi kesin kararını açıklayarak hiçbir adayı desteklememe pozisyonunu korudu. Bunun üzerine on beş fraksiyon Reform Cephesi’nden ayrılarak Himmeti’ye olan desteklerini ifade ettiler. Son tahlilde reformcular ikiye bölünmüş durumdalar. Bir yandan eski reformist Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi, Yeşil Hareket’in liderlerinden Mehdi Kerrubi, ünlü reformist siyasetçi Behzad Nebevi ve Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif gibi isimler Himmeti’ye olan desteklerini ifade ederlerken Yeşil Hareket’in diğer lideri Mir Hüseyin Musevi ise boykot çağrısı yaptı.
- Seçime katılımın ne oranda olması tahmin ediliyor?
Katılım oranının yüzde 50’yi bulmaması bekleniyor. Devlete bağlı çalışan ISPA kurumunun 15-16 Haziran’da yaptığı en son araştırmaya göre seçime katılım oranı yüzde 42 olarak öngörülüyor. Başka anket kuruluşları çok daha düşük oranlarda bir katılım bekliyorlar. Katılım oranlarının düşük olması beklentisinin altında pek çok neden yatıyor. Koronavirüs (Covid-19) salgını, Muhafızlar Konseyinin yaptığı tartışmalı aday elemeleri, seçime boykot çağrıları, ekonomik kriz, siyasete olan ve seçimin siyasi değişim oluşturacağına olan inancın kaybolması bu sebepler arasında sayılabilir. Önemli bir toplumsal tabana sahip olan eski Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın, eski Cumhurbaşkanı Haşimi Rafsancani’nin kızı ve eski milletvekili Faize Haşimi’nin ve reformistlerin önde gelen temsilcilerinin boykot çağrıları sandığa yönelimi etkiliyor. 16 Haziran akşamı yaptığı konuşmada dini lider Ali Hamaney seçime katılmanın önemine vurgu yaparak sandığı boykot etme gibi yöntemlerin “düşmanlar”ın yöntemleri olduğunu söylemiştir. Seçime katılım oranının düşüklüğü İran’daki siyasi yapının halk nezdindeki itibarını ve dolayısıyla İran siyasal sisteminin meşruiyetini tartışmaya açacak çok önemli bir değişkendir.
- Cumhurbaşkanı seçimi İran’ın geleceğini ne yönde etkileyecek?
İbrahim Reisi’nin cumhurbaşkanı seçilmesi halinde içeride işlerin onun için yolunda gideceği söylenebilir. Zira Ruhani’nin maruz kaldığı İslami Şura Meclisi direncine maruz kalmayacak. Ayrıca yasama, yürütme ve yargı aynı siyasi cenahın kontrolünde olacak ve Reisi’nin yapmak istediği icraatlar rahatlıkla hayata geçirilebilecek. Bunlar arasında özellikle sosyal medya üzerinde daha sıkı bir kontrol, sosyal hayatta muhafazakar tonların ağırlıkta olduğu bir ortamın oluşturulması ve ekonomide devlet kontrolünün sıkılaştırılması sayılabilir. Ekonomik kriz, yolsuzluk, koronavirüs salgını gibi önemli problemler Reisi’nin masasında acilen çözülmeye bekleyen gündem maddeleri olacak. Dış siyasette ise Reisi’yi birçok problem bekliyor. 1988’de İran’da gerçekleşen toplu idamlarda Reisi’nin de rolünün olduğuna ilişkin iddialar bulunuyor. Ayrıca Reisi muhtelif sebeplerle ABD ve AB’nin yaptırım listesinde yer alıyor. Nükleer anlaşma, FATF ve Körfez ile normalleşme gibi önemli dış politika gündemlerinin sertlik yanlısı muhafazakar bir cumhurbaşkanı ile nasıl yönetilebileceği sorusunun yanıtını vermek kolay değil.
Himmeti’nin kazanma ihtimali oldukça düşük olsa da kazanması halinde içeride oldukça güçlü bir muhafazakar dirençle karşılaşacağı söylenebilir. Meclis başta olmak üzere muhafazakarların kontrolündeki pek çok kurum Himmeti’nin gücünü sınırlandırmaya ve icraatlarını engellemeye çalışacaktır. Ancak dış siyasette Reisi’nin aksine çok daha başarılı bir performans sergileyecektir. Hatta Himmeti kazanması halinde şimdiki Dışişleri Bakanı Cevad Zarif’i ya cumhurbaşkanı yardımcısı ya da dışişleri bakanı olarak görevlendireceğini söyleyerek bu yönde önemli bir mesaj vermiştir.