24 Haziran seçimleri geride kaldı.
Sonuçlar Türkiye ve İslam coğrafyasında coşkuyla kutlandı.
Bu coşkunun temel sebebi tabi ki Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kazandığı zaferdi. Ayrıca AK Parti ve MHP'nin oluşturduğu seçim ittifakının meclis çoğunluğunu elde etmiş olması da çifte zafer olarak değerlendirildi.
Tam da bu yüzden sokaklara dökülen insanlar sevinçlerini AK Parti ve MHP bayraklarını birlikte sallayarak gösterdi. Ya da Erdoğan marşını çalıp bozkurt işareti yapan, MHP bayrağı sallayıp 'rabia' işareti yapanlar da az değildi.
Sevinmeleri de gayet doğal. Son beş yıldır tabir yerindeyse Türkiye feleğin çemberinden geçerken bu kitleler bütün varlıklarını ortaya koydular. Gezi olaylarından bu yana bütün kritik dönemeçlerde liderlerinin arkasında saf tutarak değerlerine sahip çıktılar. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın balkon konuşmasında kibirden başka bir hasleti olmayan kesimlere karşı vakarla durdular. Susulacak yerde sustular ve sokağa çıkılacak yerde de geri durmadılar.
Ve elde ettikleri zaferi de, Gazze'den, Pakistan'dan, Beyrut'tan, Somali'den, Bosna'dan, Arakan'dan, Suriye'den yükselen sevinç ve dualar eşliğinde bu ruh haliyle kutladılar.
Şimdi siyasilere düşen sandıktan çıkacak sonuçlara bakarak bu motivasyona uyum sağlamak.
SEÇİM SONUÇLARI NE SÖYLEDİ?
Cumhurbaşkanı Erdoğan dün gece yaptığı balkon konuşmasında siyaset bilimcilerin seçim sonuçlarını analiz etmelerinin zorluğuna işaret etti. Yine de sonuçların işaret ettiği siyasal gerçekliklere değinmekte fayda var.Cumhurbaşkanlığı yarışında Erdoğan net bir zafer elde etti. Şimdi bu yeni zaferle yeni sistemi kurmanın zamanı.
Millet Cumhurbaşkanına ne kadar güvendiğini bir kez daha gösterdi, kendisi de hem İstanbul hem de Ankara'daki balkon konuşmalarında millete duyduğu sevgi ve minnettarlığı defalarca dile getirdi. Şimdi bu millet iradesinin verdiği özgüvenle yeni sistemi inşa edip hükümeti kuracak.
Kısacası en büyük sermayesi olan millet iradesini kurucu bir moment olarak kullanacak.
Meclis sandıklarından elde edilen sonuçlar da hem Türk siyaseti, hem de yeni sistem açısından birçok önemli işaretler taşıyor.
Her şeyden önce Cumhur İttifakını bir arada tutacak bir sonuç çıktığını göz ardı etmemek gerek. Bu sonuçlar, ittifakı oluşturan partilerin üzerinde mutabakata vardığı ilkelerin ve politik çizginin devam etmesi gerektiğine işaret etti. Ayrıca partilerin kendi maslahatını geride tutarak hareket etmeleri beklentisini ortaya koydu.
Daha da önemlisi Erdoğan ile millet arasındaki mekanizmaların yeniden değerlendirilmesi gerektiğine işaret ediyor. Özellikle bu işlevi yürütmesi beklenen parti teşkilatlarının hem zihinsel hem de işleyişleri açısından ciddi bir muhasebeye tabi tutulması gerekmektedir. Zira yeni sistemin hem Cumhurbaşkanı hem de parti üzerinde temellendiğini unutmamak gerekiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçimlerden önce "Güçlü cumhurbaşkanı, güçlü meclis" ifadesi de bu gerçeğe işaret etmekteydi. Erdoğan ile AK Parti arasındaki oy farkı hakkıyla anlamlandırılabilirse AK Parti kitlelerle bütünleşir ve önümüzdeki seçimlerden itibaren Türk siyasetindeki mümtaz konumunu sürdürebilir. Zira bu seçim sonuçları, oy kaymalarının mümkün olduğunu ve hem seküler hem de muhafazakar/dindar seçmenin dikkatli bir şekilde tercihini yaptığını gösterdi.
[Fikriyat, 25 Haziran 2018].