Cumhurbaşkanı Erdoğan, 31 Mart yerel seçimleri sonrası "Türkiye İttifakı" kavramını öne çıkardı. Hararetli seçim atmosferinin ortadan kalktığı ve Türkiye'nin önünde seçimsiz yaklaşık 4,5 senenin bulunduğu bir ortamda bu kavramsallaştırmanın öne çıkartılması önemlidir. Öne çıkarılan bu kavramın, seçim/siyaset rekabeti içerisinde anlamlandırılması doğru bir yaklaşım değildir.
"Türkiye ittifakı" bu ülkeye aidiyeti, sevgisi ve bağlılığı olan herkesin; güvenli, mutlu ve huzurlu bir gelecek için, yine bu ülkenin ortak menfaatlerine katkıda bulunması ve ortak paydada buluşması anlamına gelmektedir.
Türkiye ittifakını gerektiren şartlar nelerdir?
İlk olarak Amerika Birleşik Devletleri'nin açık ara askeri birinciliği devam etmesine rağmen diğer kalan tüm parametrelerde dünya çok kutuplu bir hale gelmektedir. ABD'nin "önce Amerika" sloganıyla diğer ülkelerin çıkarlarını ihmal ve hatta tehdit ederek uygulamalarına devam etmesi uluslararası ilişkileri kaotik hale getirmektedir. ABD geçen yüzyılın müttefiki olan Avrupa ülkeleriyle ve diğer birçok ülkeyle açık çıkar çatışması yaşamaktadır. Bu çatışmaların sadece bazıları:
- Avrupa Birliği ülkelerinin NATO askeri harcamalarını artık daha fazla karşılaması gerektiği iddiası (yani Amerika'ya daha fazla silah için ödeme yapması)
- Başta Almanya olmak üzere Avrupalı şirketlere kesilen cezalar
- Amerika'ya ihraç edilen ürünlere getirilen kotalar
- Çin'e her alanda uygulanan örtük ve açık kotalar
- Çin'in Huawei yönetici yardımcısının tutuklanması
- Dünya kamuoyuna ve müttefiklerinin itirazlarına aldırmaksızın Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıması
- Golan Tepelerinin İsrail'e ait olduğunun kabulü
- İran'a ambargonun ağırlaştırılması
İkinci olarak Türkiye bu bağlamla ilişkili olarak uluslararası ilişkilerde yakın tehdit ve risklerle karşı karşıyadır. En temel sorun ABD'nin "önce Amerika" yaklaşımı Türkiye'nin ulusal menfaatlerini ihmal etmekte ve zarar vermektedir. Suriye'de PKK-YPG'ye açılan alan, yapılan silah yardımları ve Trump'ın açıklamasına rağmen Türkiye'nin güvenli bölge talebinin karşılanmaması, Türkiye'yi orta ve uzun vadede kurulabilecek parçalı devletler yapısıyla karşı karşıya bırakmaktadır. ABD'nin çok önemsemediği bu durum Türkiye için büyük terör riski barındırmaktadır. Türkiye patlayan bombalara ve hendek savaşlarına muhatap olmak istememektedir. Ayrıca güvenli alanlar oluşmadığı için 3 milyonu aşan Suriyeli ülkelerine dönememektedir. Meksikalı göçmenleri durdurmak için çelik duvarlar ören ABD'nin, Türkiye'nin bu haklı talebine duyarsız kalması büyük bir risk oluşturmaktadır. Bu sorunun olabildiğince Türkiye lehine çözümlenebilmesi için "Türkiye ittifakına" ihtiyaç vardır.
S-400 meselesi bağlamında ABD ile gerilim bilinçli bir şekilde arttırılmaktadır. Türkiye'ye yönelik ekonomik ve askeri bir seri tedbir konuşulmaktadır. F-35 uçaklarının verilmemesinin bir tehdit olarak masaya sürülmesi bu noktada anlamlıdır. S-400 Türkiye'nin hava güvenliği ve gidilen çok kutuplu dünyada kendisine yeni var oluş imkanları yaratabilmesi bakımından önemlidir. Yoksa Türkiye Rusya'nın güdümüne girmiş değildir. Müzakerelerde ülkemizin menfaatlerinin maksimize edilebilmesi için Türkiye ittifakına ihtiyaç vardır.
Kıbrıs'ı da içine alan bir şekilde Doğu Akdeniz'de doğal gaz ve petrol arama çalışmalarında rekabet kızışmaktadır. Mısır, Yunanistan ve İsrail konuyla ilgili anlaşmalarla yol almaya çalışmaktadır. Kıbrıs yeraltı kaynaklarıyla olduğu kadar Türkiye'nin Akdeniz'deki güvenliği için hayati önemdedir.
Amerika'nın 2 Mayıs'tan itibaren ağırlaştırarak İran'a uygulayacağı ambargo Türkiye'nin ekonomik menfaatlerine doğrudan zarar vermektedir. Türkiye petrol ve doğalgazda dış dünyaya bağımlıdır. İran'a uygulanan ambargo Türkiye'ye ilave ekonomik yük anlamına gelmektedir. Üstelik İran Türkiye'nin önemli ekonomik dış pazarlarından bir tanesidir. Ayrıca Türkiye, komşusu İran'la; YPG-PKK sorununda, Suriye ve Irak'ın güvenliği konularında işbirliğini ileri götürmek durumundadır. ABD'nin "önce Amerika" mottosu ve yaklaşımı İran politikalarında Türkiye'nin menfaatlerine büyük zararlar vermektedir.
Özetle "Türkiye ittifakı" dış politikada yürütülmekte olan müzakerelerde Türkiye'nin elini güçlendirmektedir. Ortak menfaatlerin savunulması, bu ülkenin daha güçlü, kalkınmış, mutlu ve huzurlu olabilmesi için bir perspektif sunmaktadır. 4,5 sene seçim olmaması büyük bir fırsattır. İktidar ve muhalefetin bu fırsatı iyi kullanması ümit edilmektedir.
"Türkiye ittifakı" yaklaşımının somut faydalar üretebilmesi için iktidar ve muhalefete düşen görev ve sorumluluklar bulunmaktadır. Önümüzdeki yazıda konu ele alınmaya devam edilecektir.
[Fikriyat, 2 Mayıs 2019].