Çok Kutuplu Dünyada Türkiye’nin Yeri

TBMM'nin İsveç'in NATO üyeliğine onay vermesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kahire ziyareti ile yeni bir sayfa açması ve Avrupa füze kalkanı girişimine katılmamız "Türk dış politikasının ekseni", "stratejik otonomi" ve "normalleşme" politikası üzerine tartışmaları yeniden canlandırdı.

Devamı
Çok Kutuplu Dünyada Türkiye nin Yeri
Türk Dış Politikasında Eksen Tartışmaları Çok Kutuplu Dünya için Yeni

Türk Dış Politikasında Eksen Tartışmaları: Çok Kutuplu Dünya için Yeni Bir Vizyon

Batı dünyasının en saygın gazete ve dergilerinde Türkiye’nin Transatlantik sisteminden uzaklaşarak yüzünü Ortadoğu’ya dönmesi şeklinde bir eksen değişikliği içinde olup olmadığına dair hararetli bir tartışma var. Batı medyasında yoğun şekilde bu konuda yorum, makale ve köşe yazıları yayınlanıyor. Türkiye’nin dış politika yönelimine ilişkin bu ateşli tartışmayı dikkatle takip eden Türk liderler ise ısrarla mevcut pozisyonun devam ettiğinin altını çiziyorlar. Eksen kayması iddialarına karşı Türk liderlerin yaptıkları bu açıklamalara rağmen, Türkiye’nin kimliği ve dış politikada yönelimi hakkındaki tartışmalar hız kesmiş değil. Türk dış politikasında bir değişim süreci yaşandığı doğrudur. Ancak bu değişim süreci, Türkiye’nin Batı ile bağlarını kopararak bunların yerine Doğu ile yeni bağlar kurması olarak görülmemelidir. Yaşanan daha çok Soğuk Savaş’ın sona ermesi ile kaçınılmaz olarak ortaya çıkan güç kaymasının sonuçlarıdır ve yeni yüzyılın bir gerçeğidir.

Devamı

SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş ABD’nin gelecekteki politikaları hakkında değerlendirmede bulundu.

Birleşik Arap Emirlikleri’nin Afrika Boynuzu bölgesindeki ülkelerle yaşadığı gerginliklerin arkasında birkaç temel neden olduğu söylenebilir. Bunlardan ilki BAE’nin bu ülkelerin ulusal meşruiyetlerine önem vermemesidir. İkinci neden bu ülkelerin özellikle Türkiye, Rusya ve Çin gibi ülkelerle daha yakın ilişkiler geliştirmeye başlamasıdır.

Trump'ın dış politikasına benzer, ABD tarihinde önemli örnekler var. En çarpıcısı Wilson’dan Roosevelt’e uzanan süreçte ABD’nin benzer şekilde attığı adımlar. Bu örnekler bize dünya savaşlarını hatırlatıyor.

Görevinin ikinci yılında olan ABD Başkanı Donald Trump, uyguladığı dış politika ve ticaret yaklaşımlarıyla ülkesini uluslararası arenada giderek yalnızlaştırıyor.

Rapor: Çok Kutuplu Dünyada Doların Yerini Ne Alacak?

Bu raporda mevcut sistemden giderek artan oranda zarar gören ülkelerin “kısa vade”de ne gibi alternatif uygulamalara yöneldikleri/yönelebilecekleri ve “uzun vade”de ABD dolarının eksende olduğu mevcut küresel ticari/finansal sistemin yerini nasıl bir sistemin alabileceği tartışılmaktadır.

Devamı
Rapor Çok Kutuplu Dünyada Doların Yerini Ne Alacak
Türkiye İttifakı Niçin Gereklidir I

‘Türkiye İttifakı’ Niçin Gereklidir? (I)

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 31 Mart yerel seçimleri sonrası "Türkiye İttifakı" kavramını öne çıkardı. Hararetli seçim atmosferinin ortadan kalktığı ve Türkiye'nin önünde seçimsiz yaklaşık 4,5 senenin bulunduğu bir ortamda bu kavramsallaştırmanın öne çıkartılması önemlidir. Öne çıkarılan bu kavramın, seçim/siyaset rekabeti içerisinde anlamlandırılması doğru bir yaklaşım değildir.

Devamı

Geçmiş yıllara nazaran dünya ekonomisinde daha fazla öne çıkan BRICS oluşumu birçok alanda faaliyet gösteren bir kurum haline gelmiştir. Batı merkezli dünya ekonomisine güçlü bir alternatif olarak ortaya çıkan BRICS ticaret savaşları, yaptırımlar, kur krizleri ve bölgesel güvenlik endişelerinin yükseldiği bir dönemde Batılı ülkelere kıyasla iş birliğine daha yatkın bir oluşum olarak kendini göstermektedir.

2SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörü Yeşiltaş, 'Jeostratejik rekabetin bir uzlaşmaya doğru gitme ihtimalinin çatışmaya doğru gitme ihtimalinden çok daha az olduğu kanaatini taşıyorum.' dedi.

On binlerce insanın hayatına mal olan Koronavirüs (Covid-19) salgını her geçen gün etkisini artırırken yeni çağa geçiş, uluslararası sistemde değişiklik, yeni dünya düzeni gibi tartışmaları da beraberinde getirmektedir.

Ferhat Pirinççi: 'Türkiye'nin bulunduğu jeopolitik ortamın önümüzdeki on yıllık dönem içinde kapsamlı dönüşüm ve kırılmalar yaşama ihtimali çok yüksek. Her türlü ihtimale hazırlıklı olması gereken Türkiye hareket kabiliyeti yüksek ve esnek bir dış ve güvenlik siyaseti yöntemi benimsemek zorunda.'

ABD ve Çin arasındaki jeopolitik ve ideolojik rekabetin tüm dünyayı kapsaması beklenmiyor. AB, Rusya, Hindistan, Brezilya, Endonezya, Nijerya, Türkiye ve Güney Afrika gibi ülkeler otonomilerini koruyarak denge siyaseti yürütecekler.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının BM Genel Kurulu öncesi New York'ta düzenlediği düzenlediği panelde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kaleme aldığı 'Daha Adil Bir Dünya Mümkün' isimli kitapta da yer alan BM'ye ilişkin somut reform önerileri tartışıldı.

Washington'da Ankara'ya karşı eski yoğun gerilim havası yok. Afganistan müzakereleri ve Ankara'nın Mısır ve BAE ile normalleşme adımları havayı bir miktar değiştirmiş. Ancak yeni işbirliği hamleleri üretilmedikçe Erdoğan'ın değindiği durgunluk ve çözümsüzlük hali devam edecek gibi görünüyor.

Bu çalışmada alanında önde gelen uzmanlar NATO olağanüstü zirvesinden neler beklenebileceği konusunda fikir vermektedir.

Pakistan’daki siyasi durum halen istikrara kavuşmamış olsa da yeni hükümetin yakında kurulması beklenmektedir. Ancak bu aşamada mevcut krizin sebepleri ve Han’ın görevden alınmasının bu ülke açısından mahiyetini anlamak önemlidir. Bu kapsamda Türkiye’den ve Pakistan’dan uzmanlar son gelişmeleri ve bunların hem Pakistan hem de bölge ve dünya açısından muhtemel etkilerini değerlendirdi.

Türkiye milli menfaatleri gereği kimi ülkelerle bazı konularda gerilim yaşıyor. Ancak bunu, sanılanın aksine, uzlaşmaz ideolojik temellere oturtmadığı için uygun şartlarda ve karşılıklı olarak aynı ülkelerle ilişkilerini normalleştirebiliyor. Ankara işbirliği yaptığı ülkelerin zor zamanında risk alıyor.

Son aylardaki diplomasi trafiği dikkate alındığında Türkiye’nin dış politikasında sahip olduğu ölçeğin bölgesel dinamiklerle sınırlı olmadığı net bir şekilde fark ediliyor.

IMF, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü gibi uluslararası kurumlar dünya savaşı sonrası ABD öncülüğünde kuruldu ve küresel ekonominin önemli birer parçası haline getirildi. IMF ekonomik krizlere acil müdahale görevini alırken liberal piyasa şartlarını gözetti. ABD’nin izni olmadan kurtarma paketleri devreye alınmazken, Dünya Bankası ülkelerin fiziksel altyapılarını iyileştirmek için kredi verdi. Dünya Ticaret Örgütü’nün öncülü GATT sistemi ise küresel ticaretin Batılı ülkelerin hegemonyası altında sürdürülmesine yardımcı oldu.