SETA > Strateji Araştırmaları |
SETA Ortadoğu Uzmanı Can Acun Batı Müdahale için Fırsat Kolluyordu

SETA Ortadoğu Uzmanı Can Acun: Batı Müdahale için Fırsat Kolluyordu

ABD, İngiltere ve Fransa 14 Nisan sabahı vurdu Suriye rejimini. Zamanlaması ve sonuçları tartışılıyor.

ABD, Fransa ve İngiltere Suriye rejimini duyurdukları gibi vurdu, askeri noktalar ve kimyasal depolarının hedef alındığı açıklandı. Saldırının zamanlamasına ve kapsamına dair değerlendirmeniz nedir?

ABD liderliğinde İngiltere ve Fransa'dan oluşan koalisyon, 2017'de Şeyrat askeri hava üssüne düzenlenen saldırıya nazaran daha kapsamlı, ancak yine de Rejime çok ciddi zarar vermeyecek ölçekte sınırlı bir harekat düzenledi. Suriye'nin başkent Şam ile Hama, Humus, Dera ve Süveyda illerindeki kimyasal silah geliştirme ve depolama tesisleri ile birlikte, Şam'daki Cumhuriyet Muhafızlarına bağlı bir karargah, Halhal, Mezze ve Dumeyr gibi hava üsleri de hedef alındı. Yine İran devrim muhafızlarının da konuşlu olduğu Hizbullah'a ait bazı noktaların vurulduğu görüldü. Saldırılarda beklendiği gibi Ürdün ve Güney Kıbrıs’taki hava üslerinden kalkan uçaklar ile doğu Akdeniz’den ateşlenen seyir füzeleri kullanıldı. Pentagon’dan yapılan açıklamada Rejim’e kimyasal silah kullanımı nedeniyle cezalandırıcı, bir defaya mahsus sınırlı bir harekat düzenlendiği açıklandı. Ancak sahadaki bilgiler kimyasal silahlara ilişkin tesislerin yanı sıra farklı askeri hedeflere de yönelindiğini gösteriyor. Saldırılara rejim hava savunma sistemleriyle yanıt vermeye çalışırken, Rusya ise sadece izlemekle yetindi.

Rusya neden pasif kaldı?

Bu durum bize Rusya'nın sınırlı harekata bir şekilde cebren de olsa ikna edildiğini gösteriyor.

SAHADAKİ OYUNU DEĞİŞTİRMEDİLER

Saldırı öncesi Soğuk Savaş Dönemine benzer bir hizalanış söz konusuydu oysa?

Nihayetinde askeri açıdan Rejime zarar verici ancak sahadaki oyunu tamamen değiştirmeyecek sınırlı bir harekat düzenlenmiş oldu. Rusya'ya rağmen Rejimin vurulabileceği ortaya konurken, Suriye'nin geleceğinde kendi halkını kimyasal silah kullanarak hedef almaktan ötürücezalandırılmış bir rejimin yer alamayacağı gerçeği bir kez daha tahkim oldu.

Küresel ve bölgesel güçlerin birbirlerini doğrudan hedef almaktan kaçındıkları, daha ziyade vekil unsurlarla çatışmaya devam edecekleri görüldü. Rusya ve İran'ın özellikle Deyr ez Zor gibi bölgelerde ABD'ye yanıt verme gayreti içine girmesi mümkün. Yine ABD/PKK'nın kontrol ettiği diğer bölgelere yönelik istikrarsızlaştırıcı hamlelerde bulunabilirler.

PENTAGON KAZANDI, TRUMP EH İŞTE

ABD içi iktidar savaşı açısından anlamı ne?

Yine harekatın sınırları, ABD içinde yaşanan tartışmaları Savunma Bakanı Mattis ve Pentagon'un kazandığını gösteriyor. Trump şahinlerden oluşan yeni kabinesiyle daha kapsamlı bir harekat düzenleme arayışındayken istediklerini tam olarak hayata geçirememiş görünüyor.

ESED 7 YILDIR KİMYASAL SİLAH KULLANIYOR

Esed Suriye’de ilk kez kimyasal silah kullanmıyor. 250’yi aştığı söyleniyor. Üstelik kimyasal silah kullanımını “kırmızıçizgi” ilan eden ABD bu 250 saldırıda sesini çıkarmazken ne oldu da şimdi Doğu Guta’daki korkunç katliamın peşine düştü?

Esasında Esed rejimi neredeyse savaşın başından beri kimyasal silah kullanıyor. Zorda kaldığı hemen her cephede klor gazı başla olmak üzere birçok farklı kimyasal silah türevini kullanmaktan çekinmedi. Sahadan gelen verilerle yaptığımız değerlendirmelerde doğrulanmış en az iki yüz saldırı söz konusu olduğunu görüyoruz. Bu bağlamda zaman zaman uluslararası tepkiler olsa da rejimin işlediği bu savaş suçu da diğer insanlık dışı eylemleri gibi genelde ne yazık ki görmezden gelindi. Ağustos 2012'de ABD Başkanı Obama Suriye'de kimyasal silah kullanımı kırmızıçizgi ilan etmişti ve Esed rejimine karşı askeri harekat düzenleyeceğini ortaya koymuştu, iddialı bir retorik vardı. Ancak 23 Ağustos 2013'te Şam Doğu Guta'da rejimin yine muhalifleri hedef aldığı ve BM tarafından da teyit edildiği şekilde kimyasal silah kullanması sonucu binden fazla çoğu kadın ve çocuk olmak üzere sivil hayatını kaybedince ABD, askeri harekat düzenlemekten ziyade Rusya ile birlikte hareket ederek BMGK'yı devreye soktu. Alınan 2118 sayılı kararla Esed rejiminin elindeki tüm kimyasal silahların ve üretim kapasitesinin imhası hedeflendi. Ancak rejim bu tarihten sonrada bu suçu işlemeye devam etti.

BATI MÜDAHALE İÇİN FIRSAT KOLLUYORDU

4 Nisan 2017 ise bu bağlamda yine bir dönüm noktası oldu. İdlib Han Şeyhun'da rejimin düzenlediği bir kimyasal saldırıya bu kez Trump Başkanlığındaki ABD yanıt verdi ve Şeyrat hava üssüne Doğu Akdeniz'den 59 güdümlüfüze atıldı. Trump güçgösteri yaparken rejimden ziyade aslında Obama'yı hedef alıyordu. Son kimyasal silah saldırısında ABD ile birlikte İngiltere ve Fransa gibi ülkeler de bir anda rejime yönelik askeri bir operasyon düzenlemek için hareketlendiler.

Neden?

Benim sahadan gördüğüm aslında bir süredir ABD liderliğinde batılı ülkelerin Suriye'de oyunu değiştirecek bir hamle yapabilmek adına zemin yokladığı ve adeta harekete geçmek için fırsat kolladıklarıydı. Şimdi Doğu Guta'da yaşanan kimyasal saldırı bu fırsatı vermiş oldu.

ABD, RUSYA VE İRAN’A KAPTIRDIĞI ALANI GERİ İSTİYOR

BMGK’da ne ABD’nin ne Rusya’nın tasarısı kabul edildi. Beklendiği gibi. Yine yenişemediler ama ilk kez karşılıklı olarak tansiyon bu kadar yükseldi. ABD Donanması'na ait Truman Uçak Gemisi ve 7 savaş gemisi Akdeniz’e sevk edildi. Bu taaruz halinin anlamı ne?

Temel de ABD, Obama döneminde bilinçli bir şekilde Rusya ve İran'a Ortadoğu’da açtığı alanı şimdi Trump döneminde yeniden adım adım kapatmaya çalışıyor. Bu bağlamda Rusya ve İran'ın en zayıf müttefiği olan Esed rejimi kolay bir lokma olarak görülmekte ve hedef alınmakta.

Trump'ın aklında 7 Nisan 2017'den farklı olarak çok daha kapsamlı bir müdahale var, bu bağlamda bölgeye askeri yığınak gittikçe artırılıyor. Halihazırda doğu Akdeniz’de bulunan güdümlüfüze atma kapasitesine sahip destroyerlerin yanı sıra Truman Uçak gemisi ile birlikte 7 savaş gemisi daha naklediliyor. Yine İngiltere ve Fransa'nın Güney Kıbrıs’taki İngiliz hava üssüne çeşitli muharip uçaklar naklettiğini biliyoruz. ABD'nin İncirlik dahil bölgede çok sayıda hava üssüde söz konusu, yine PKK/PYD bölgelerinde irili ufaklı 13-15 kadar askeri üssüvar.

ABD ve müttefikleri hem Rejime yönelik kapsamlı bir harekat olanağı için güçtahkimatı yaparlarken bunun ötesinde ise Rusya'ya karşı caydırcıklarını da artırma çabasındalar. Nihayetinde Rusya bir yandan Esed rejimini koruma gayretindeyken diğer yandan ABD ve müttefikleri karşısında güçlüve tavizsiz durma çabasında. Ancak güçdengeleri ciddi anlamda Rusya'nın aleyhine şekillenmeye başlamış durumda.

ASİLLER SAVAŞMAZ, VEKİL SAVAŞI SÜRER

O silahlar birbirine karşı ateşlenir mi peki?

ABD ve Rusya arasında doğrundan konvansiyonel bir çatışma olması ihtimalini çok ama çok zayıf görüyorum. Buradan iki tarafta ciddi anlamda zararlı çıkacaktır. Hele ki Rusya'nın S400 gibi savunma sistemleri olmasına rağmen bölgedeki güçdinamikleri açısından ABD ve müttefiklerine karşı bir denge oluşturabilecek imkanlara sahip olmadığı görülmekte.

Benim tahminin tarafların şuanda bir pazarlık sürecinin içinde olduğu. ABD'nin Rusya'dan bazı talepleri olduğu biliniyor. Özellikle de İran ve Hizbullah ile diğer Şii milislerin Suriye'den çıkarılmasına yönelik. Bunlar üzerinden bazı taleplerin kabulütaraflar arasındaki gerilimi azaltabilir. Yine Rejime yönelik kapsamlı değil de cezalandırıcı, düşük ölçekli bir askeri harekat Rusya'nın kabulleneceği bir seçenek. Ancak ben kapsamlı bir harekatta dahi Rusya'nın doğrudan ABD, İngiltere ve Fransa'yı hedef alabileceğini zannetmiyorum. Ancak Rusya da vekil unsurlarıyla ABD'ye gerek Suriye'de, gerekse Afganistan gibi ülkelerde yanıt verebilir. ABD de böyle bir harekatın kendisine ciddi maliyet çıkartacağını farkında.

ZAYIF HALKAYI VURMAK EN KOLAYI

Trump daha iki hafta önce Suriye’den çıkıyoruz demişti. Şimdi ise uçak gemileri gönderiyor doğu Akdeniz’e. Ne anlama geliyor bu?

Trump'ı yorumlayıp anlayabilmek çok kolay değil. İrrasyonel bir kişilik, ancak gördüğüm kadarıyla gerçekten Suriye'den askerlerini çekmek ve DEAŞ'a karşı içkamuoyunda bir zafer ilan etmek istiyor. Esed'i cezalandırmayı da istediği anlaşılıyor, bu kendisini Obama'ya göre çok daha güçlübir lider olarak gösterecek. Yine çevresinde topladığı yeni isimlere baktığımızda adeta bir savaş kabinesi olduğunu görüyoruz. Ortak özellikleri ise İran düşmanı olmaları. Rusya'dan da pek hazzetmedikleri görülüyor. Dolayısıyla zayıf halka Esed'i hedef alarak Rusya ve İran'ı vurmuş olacaklar.

İkinci olarak Trump'ın kafasında sanki Rejimi, Rusya ve İran'ın Suriye'deki pozisyonunu zayıflacak ancak kendi mütefikleri olarak gördüğüTürkiye ve Fransa'ya daha fazla alan açarak ABD askerlerinin çekilmesini dengeleyebileceğini düşünüyor. Ancak Pentagon ve Centcom'un böyle düşünmediğini görüyoruz.

ANGLO-SAKSON İTTİFAK

Trump Suriye’den çıkıyoruz derken zaten orada olan Fransa “Suriye’ye güçlü geliyorum” dedi. Macron SDG heyetini kabul etti. BMGK’daki son oylamada da salonu terk etmişlerdi İngiltere ile ABD’yi destek amacıyla. Fransa’nın atağının arkasında ne var?

Fransa Trump'ın boşaltacağı alanı ABD adına doldurabileceğini ve Suriye'de bir aktör olabileceğini düşünüyor.

Gelişmelerin İngiltere’de yaşanan casus kriziyle ilgisi ne?

Casus krizinin bu kadar abartılmasının muhtemelen bugün Suriye'de yaşananlarla ilgisi var. Anglo-Sakson ittifak Rusya/İran ve Rejimi hedef alırken, batılı ülkeleri böylelikle daha kolay yanına çekmiş oldu.

İSRAİL SURİYE’YE GİRMEK VE TAMPON BÖLGE KURMAK İSTİYOR

İsrail Suriye’deki T-4 hava üssünü vurdu, İranlılar öldü. İran cevapsız bırakmam diyor. ABD’nin İsrail hassasiyetini ve İran’ı çevreleme ezme politikasını biliyoruz. Ne oluyor, Amerika istiyor İsrail vuruyor mu?

İsrail son yıllarda ulusal güvenliği için birinci derecede tehdit olarak gördüğüİran ve Hizbullah'ı Suriye içinde gerçekleştirdiği hava operasyonlarıyla hedef alıyor. Bu bağlamda T-4 hava üssüana hedeflerden birisi çünküİran burayı drone üssüolarak kullanıyor. İsrail ayrıca doğru zaman geldiğinde Suriye sınır hattında içeriye girerek tampon bir bölge oluşturmayı amaçlıyor.

İsrail Suriye savaşın başından beri Suriye'deki içsavaşın nihai bir sonucu olmadan, tarafların birbirini tükettiği, hatta Sünni dünya ile İran arasındaki bir güçmücadelesi şeklinde gitmesini arzuluyor. Nihayetinde bu bağlamda giden içsavaşta İsrail belki de en büyük kazanan durumunda.

ABD İÇİNDE KARAR 

Trump’ın Rusya’ya göndereceğini söylediği füzelerle ilgili 24-48 saat gibi bir süre vermişti. O süre dünyanın yüreğini ağzına getirdi ama füzeler de gönderilmedi. Üstelik Başkanın ulusal güvenlik konseyiyle toplantısından da henüz bir şey çıkmadı. ABD Savunma Bakanı Jim Mattis de, Trump'ın henüz Suriye rejimine yönelik bir saldırı yapılmasına karar vermediğini söyledi. Bu haller neyin göstergesi, ne beklemeliyiz? (Röportaj yapıldığında henüz ABD Suriye’yi vurmamıştı.)

ABD içinde Suriye'ye düzenlenecek askeri harekatın kapsamına ilişkin ciddi pozisyon farklılıkları olduğu görülüyor. Bir yanda Trump, Pompeo ve Bolton Rejime çok ağır bir darbe vuracak geniş kapsamlı bir harekat arzularken diğer tarafta Mattis ve Pentagon/Centcom bunun Rusya/İran ile zamansız bir eskalasyona neden olacağını savunarak daha dar kapsamlı bir harekat arzuluyorlar. Bence eninde sonunda ortada bir yerde buluşacaklar.

Yine özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın arabulucu olmasıyla ABD ve Rusya harekata ilişkin adeta bir pazarlık süreci de başlatmış durumda, Rusya'nın da kerhen kabul edeceği bir askeri harekatta anlaşılabilinir. Bunun için biraz daha zaman var, yine bölgeye askeri tahkimatların da zaman alması söz konusu.

ABD ASTANA SÜRECİNDEN RAHATSIZ

Astana süreciyle siyasi çözüm ihtimali güçlendi. Erdoğan, Putin, Ruhani görüşmesi Batıda büyük rahatsızlık yaratmıştı. Üç ülkenin verdiği o fotoğraf mı hızlandırdı son gelişmeleri?

Nihayetinde Astana süreci ABD'yi Suriye'de kuzeydeki PKK bölgesi dışında tamamen denklem dışına itmişti, ABD elbette bu durumdan rahatsız. Yine özellikle son dönemlerde Türkiye ve Rusya arasındaki yakınlaşmayı da kendileri için tehdit görmeye başlamış durumdalar. Ancak ABD şunu asla unutmamalı, bir yandan Suriye muhalefetine verilen desteği kesip Rusya'ya Suriye'yi teslim edenler kendileri oldu. Yine Türkiye'nin tüm itirazlarına rağmen kuzey Suriye'de PKK'yı desteklemeleri Türkiye'yi Astana sürecini hayata geçirmeye yönlendirdi.

ABD VE RUSYA ARASINDA O ESKİ DENGE YOK

ABD’nin NATO’nun doğu Avrupa üzerinde güçlü konuşlanması, Rusya’nın karşı atakları derken hararet ne zaman yükselse Rusya’dan hep sakin, alttan alan, hatta büyüksün diyen bir açıklama, bir tutum geldi. Bu kez nasıl seyreder?

İfade ettiğim gibi ABD Rusya arasında konvansiyonel de olsa bir çatışma ihtimalini çok uzak görüyorum. Ayrıca Rusya ABD'nin canını yakabilecek olsa da Soğuk Savaş dönemindeki gibi bir askeri, siyasi, iktisadi denge asla söz konusu değil. Çin'in içinde olmadığı bir denklemde Rusya'nın ABD ve müttefiklerine karşı bir hamle yapma ihtimali neredeyse yok gibi. Ki Çin'in son gerilimde ortada durduğunu, meseleye taraf olmadığını da görmek gerekiyor. Rusya'nın bugünelde ettiği kazanımlarım neredeyse tamamı Obama döneminde ABD'nin bilinçli şekilde güçboşluğu yaratmasıyla alakalı. Şimdi ABD adım adım bunu geri alma çabasında.

Ancak ABD'nin de geçmişe nazaran ciddi kırılganlıkları söz konusu. Tam manasıyla bir Batı Blokundan da bahsetmek mümkün değil. Mesela Almanya'nın Rusya politikası çok daha ılıman ve müttefikliğe dayalı. ABD ve İngiltere ise Rusya'ya karşı gittikçe sertleşiyor.

TÜRKİYE’NİN PLANLARINI ETKİLEMEZ, GÜCÜNÜ ARTIRIR

ABD ve Rusya’nın Suriye üzerinden çekişmesi Türkiye’yi çok etkileyecek ama nasıl etkileyecek? Bu yeni durum Türkiye’nin sınır ötesinde yürüttüğü terörle mücadele planını özellikle nasıl etkiler?

Türkiye 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında yeni Güvenlik Doktrini kapsamında sınırötesi harekatlarına Fırat Kalkanı Harekatı ile başladı. Ardından başarılı şekilde Zeytin Dalı Harekatını da hayata geçirdiğini gördük. Şimdi bir yandan Menbiç'i diğer yandan Irak'ın kuzeyini ve Sincar'ı hedef alıyor.

Türkiye ulusal güvenliği açısından kendisine yönelen tehditleri doğrudan kaynağından bertaraf etmeye kararlı. Hiçbir bölgesel gelişmenin bu kararlılığı sarsabileceğini düşünmüyorum.

Elbette bölgede yaşanan bu jeo-politik güçmücadeleleri ve gerginlikler birçok meydan okumayı da beraberinde getirecek. Ancak unutmamalıyız ki önemli fırsatlar da oluşacak. Hele ki ABD-Rusya gerginliği iki tarafın da Türkiye'ye olan ihtiyacını artıracak bir etki yaratacak. Yine Esed rejimi ve İran'ın Suriye denkleminde zayıflayacak olması Türkiye ve ona müzahir muhalifleri ciddi anlamda güçlendireek bir etkiye neden olacak.

DENGE SİYASETİNE DEVAM

Ne yapmalı Türkiye? Tarafsız kalmak mümkün mü? Nereye kadar?

Türkiye şuanda yaptığı gibi denge siyaseti izlemeye devam etmeli. Evet, elbette Esed rejiminin işlediği suçlar cezasız kalmamalı ve bu anlamda ne gerekiyorsa yapılmalı ancak ABD ve bazı batılı ülkelerin kendi çıkarları doğrultusunda Rusya/İran ve Rejimi hedef aldığı bir oyunun parçası olmamızı da kimse bizden beklememeli.

İNCİRLİK HANGİ DURUMDA OPERASYONA AÇILIR

Ya ABD İncirlik’i kullanmak isterse?

Türkiye olası bir askeri harekata ilişkin bekle gör politikası izliyor. Kanatimce eğer yeni bir makyaj operasyon olacaksa Türkiye hiçbir şekilde bunun parçası olmamalı ancak Esed rejimini devirmeye yönelik kapsamlı bir harekat olacaksa, Suriye'de oyun yeniden kurulacaktır ve Türkiye de bu bağlamda pozisyonunu revize edecektir diye düşünüyorum. İncirlik meselesini de bu çerçevede ele almalıyız.

LAVROV’UN KÜSTAH VE İÇİ BOŞ MESAJI

Erdoğan Doğu Guta’daki katliama tepki verince Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov ‘Türkiye, Afrin’i Esed’e teslim etmeli’ dedi. Bu neyin işareti?

Rusya Türkiye'ye dikkat ol mesajı gönderdi. “Eğer ABD'nin rejime karşı dizayn etmeye çalıştığı harekata dahil olursan sana karşı pozisyon almakta da tereddüt etmem” diyor, adeta el gösteriyor. Ancak bunun elbette somut bir karşılığı yok. Afrin tamamen terörden temizlenmiş durumda ve Rusya için artık Türkiye'ye karşı kullanabileceği bir koz değil.

RUSYA NATO’YA KARŞI TÜRKİYE’Yİ YANINDA İSTİYOR

Türkiye Menbiç için ABD ile sonuç alıcı bir yola girdi de bu rahatsız mı veriyor Rusya’ya?

Rusya elbette son dönemlerde Türkiye'yi ABD ve NATO ittifakında adım adım kendi yanına çekmeye çalışıyor. Özellikle darbe girişimiyle birlikte Türkiye Batı ilişkilerinde yaşanan güven bunalımı ve ABD'nin PKK'ya olan desteğini bir fırsata çevirme çabasında. Ancak tüm bu çabasına rağmen Rusya'nın da hala PKK'yı bir terör örgütüolarak görmediğini, PYD'nin Moskova'da resmi ofisi olduğunu ve Astana sürecine rağmen Esed rejimi lehine Guta gibi bölgelerde muhalefeti hedef almaya devam ettiğini görüyoruz. Tabii Rusya açısından Türkiye-ABD ilişkilerinin yumuşaması ve Menbic gibi meselelerde uzlaşı sağlanması bir tehdit.

[Star, 16 Nisan 2018, Röportaj: Fadime Özkan]

Etiketler »