Barack Obama ABD’nin en önemli dış politika darboğazlarından geçmekte olduğu bir dönemde iktidara geldi. 2009 yılında yeni başkanı iki cephede süren savaşlar, gerilemekte olan Amerikan gücü ve etkisi, nükleer silah elde edeceği düşünülen bir İran, yükselmekte olan bir Çin Halk Cumhuriyeti ve dünya çapında oldukça olumsuz olarak algılanan bir ABD imajı bekliyordu. Başkan Obama ABD’nin karşılaştığı bu olumsuz durumları ortadan kaldırmak ve dış politika sorunlarıyla Bush döneminden daha farklı bir şekilde mücadele etme amacıyla iktidarının ilk aylarında iddialı konuşmalar ve açıklamalar yaptı. Ancak başkanlığının geride kalan beş yılı aşkın süresinde bu hedeflerin birçoğunda değişiklik yaparken bazı yeni ortaya çıkan meseleler konusunda da oldukça kararsız ve eylemsiz bir tavır sergiledi.
Geride kalan beş yılda Rusya ile gerçekleştirilmek istenen Reset politikası başarısızlığa uğrarken, Suriye konusunda yüz binlerce insanın öldürülmesi karşısında yeterli tepki ortaya koyamayan bir ABD ile karşılaştı dünya kamuoyu. Bu sıralarda Mısır’da meydana gelen darbe karşısında pozisyon belirlemekte zorlanan ABD yönetimi Asya’da da iki büyük ticaret partneri arasında çıkan krizlerde oldukça güç zamanlar yaşadı. Tüm bunlara ek olarak Edward Snowden’in ortaya saçtığı ABD istihbaratıyla ilgili belge ve bilgiler ve artık oldukça sık kullanılmaya başlayan drone saldırıları oldukça tepki topladı. Obama iktidarının ilk ve beşinci yılında ortaya attığı Filistin ve İsrail barış süreci önerileri de başarısız oldu.
Başkan Obama bu süreçte İran ile görüşmeler ve Burma ile ilişkiler konusunda önemli başarılar da elde etti. Bunun yanında terörle mücadele konusunda başta Üsame Bin Ladin olmak üzere El-Kaide’nin lider kadrosundan birçok ismin öldürülmesi Obama’nın ulusal güvenlik karnesine önemli bir artı puan sağladı. Ancak özellikle son döneminde Başkan Obama daha fazla iç politika ve ekonomiye odaklanmaya başladı. Fakat meydana gelen Ukrayna krizi ve Irak ve Suriye’de güçlenmekte olan İŞİD gibi örgütler başkan Obama’nın iç politik öncelikleri konusunda çok da ısrarcı olamayacağını gözler önüne serdi. Başkan Obama kalan iki seneyi aşkın sürecinde meydana gelecek uluslararası krizlerle mücadele etme ve iç politik önceliklerini yerine getirme arasında bir denge kurmaya çalışacak. İster istemez bu denge oyununda nasıl bir siyasi ve dış politika mirası bırakmaya çalışacağı da etkili olacak.
Bu analiz Başkan Obama’nın ikinci döneminde izlediği dış politika çizgisi ve öncelikleri hakkında genel bir değerlendirme sunmaktadır.