15 Ekim 2017 tarihinde Avusturya’da yapılacak olan erken genel seçimler Avrupa’da aşırı sağcı faşist ideolojinin yükselmesinde önemli bir merhale olmaya adaydır. Avusturya’da aşırı sağcı siyasetin en güçlü temsilcisi Avusturya Özgürlük Partisi’nin (FPÖ) iktidar ortağı olma ihtimali yeni ortaya çıkmış bir durum değildir. Hatırlanacağı gibi FPÖ 2000’lerin başında hükümeti Avusturya Halk Partisi (ÖVP) ile birlikte kurmuştu. FPÖ’nün iktidar ortağı olması ve belki de hükümeti kurma görevini alması da Avrupa için yeni bir fenomen olarak nitelendirilemez. Örneğin İsviçre’de de aşırı sağcı bir parti olan İsviçre Halk Partisi (SVP) son genel seçimlerden birinci parti olarak çıkmıştı. Bununla birlikte Avusturya seçimlerini önemli kılan aşırı sağcı söylemlerin artık Avrupa’nın yeni merkez söylemini oluşturmasıdır. Aşırı sağcı siyasanın toplumsal meşruiyetinin delillerinden biri FPÖ’nün 2000 yılında ÖVP ile hükümeti kurması üzerine Avusturya’nın AB içinde adeta tecrit edilerek siyasal ambargoya maruz kalmasına rağmen şimdilerde AB’nin bunu tekrarlayacağına dair hiçbir işaretin bulunmamasıdır. Delillerden ikincisi ise ülke içinde seçim yarışına giren merkez sol ve merkez sağı oluşturan büyük partilerin aşırı sağcı jargona bel bağlaması iken geleneksel olarak sol siyaset izleyen Yeşiller’in bile görece sağcılaşmasıdır. Hükümet kurma başarısını hangi partiler elde ederse etsin FPÖ’nün söylem belirleme gücünden dolayı önümüzdeki dönemde hem Müslümanlar hem de başta mülteciler olmak üzere diğer yabancılar için yaşamın giderek zorlaşacağını öngörebiliriz. Zira sadece FPÖ değil başta ÖVP olmak üzere Avusturya Sosyal Demokrat Partisi (SPÖ), Yeşiller ve Liste Pilz gibi partilerin kullandıkları söylem de giderek İslamofobik olmaya başlamıştır..