SETA > Yorum |
ABD ye Karşı Avrupa Kendini Nasıl Savunacak

ABD’ye Karşı Avrupa Kendini Nasıl Savunacak?

Küresel gündem, Beyaz Saray'da Trump-Zelenski görüşmesinde yaşananlarla sarsıldı. Ukrayna Cumhurbaşkanına Washington'da yapılan muamele, uluslararası diplomasi açısından gelecekte uzun süre tartışılacak. Trump ABD iç siyasetinde, işadamlarını, medyayı, bürokrasiyi hatta Amerikan siyasetini hizaya soktuğunu düşünüyor.

Küresel gündem, Beyaz Saray'da Trump-Zelenski görüşmesinde yaşananlarla sarsıldı. Ukrayna Cumhurbaşkanına Washington'da yapılan muamele, uluslararası diplomasi açısından gelecekte uzun süre tartışılacak. Trump ABD iç siyasetinde, işadamlarını, medyayı, bürokrasiyi hatta Amerikan siyasetini hizaya soktuğunu düşünüyor.
Pozisyon değiştirip kendisini destekleyenlerle sorunu yok. Ama desteklemeyenleri hızlı bir tasfiyeye başladı.

Bürokraside ve iş dünyasında kurulu düzeni bozulmasın istemeyenler, suskunluğa bürünmüş durumdalar. Eleştirenleri direk "düşman" cephesine koyacağı için ortalarda pek görünmüyorlar.
İlk bir aylık dönemde, uyguladığı bu yönetim tarzı ile sonuç aldığını görüyor. En kötüyü göstererek daha azına razı etmenin ve gücün sınırları sonuna kadar kullanmanın işe yaradığının farkında.


Trump, içerde sonuç aldığı çatışmacı ve kontrolsüz yöntemlerinin aynısını küresel alana taşıdı. İsrail hariç, Beyaz Saray'da şu ana kadar ağırladığı tüm liderlere kötü davrandı.

Özel olarak hazırlanmış mizansenlerle konuklarının önce dirençlerini azaltıyor. Ardından, taleplerini dile getiriyor ve kendisine itiraz edilmesini istemiyor. Müttefik ya da muarız olmasına da bakmıyor.

Radikal tavırlarla, baskı ve tehdit politikalarıyla küresel nüfuz alanlarını büyütmek istiyor.

Ukrayna'yı savaşa teşvik eden, hatta müzakere masasından kalkmasını isteyen ABD'nin bir önceki yönetimi olsa da, Trump şimdi Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski'yi üçüncü dünya savaşını çıkarmaya çalışmakla suçluyor.

Ukrayna adına Rusya ile masaya oturuyor. Rusya'nın tezlerini, Ukrayna'ya karşı dile getiriyor. Bir de bugüne kadar ABD'nin yardımları karşısında Ukrayna nadir elementlerini istiyor.

Ukrayna'nın değerli madenlerinin ABD'ye devri için Zelensky, Washington'a çağrılmıştı.

Anlaşmayı imzalayacağı da duyurulmuştu. Ancak medya önünde azarlandığı için şimdilik bir anlaşma çıkmadı. Trump, "burnun biraz daha sürtülsün, nasıl olsa anlaşma yapmaya kendin geleceksin" anlamında açıklamalar yaptı. Trump, Ukrayna konusunda şu ana kadar söylediklerini yaptırabilirse, bundan sonra diğer küresel meselelerde eli daha da rahatlayacak.

Hatta birkaç hafta sonra Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski, tekrar Beyaz Saray'a gidip Trump'ın istediği anlaşmayı yaparsa, bu Trump için bir zafer olacaktır. Bu yönetimi de daha da ağırlaştırarak devam ettirmek isteyecektir.

Ancak, Avrupa kendi içinde anlaşıp bir direnç oluşturup Ukrayna'nın geleceğinde özgün bir politika geliştirebilirse, Trump'ın diğer meselelerde yeniden düşünmesi, bu politika tarzını devam ettirip ettirmeme konusunda düşünmesi gerekecektir.

ABD'nin geleneksel müttefiki olan Avrupa'nın oluşturacağı direnç, çok kutuplu dünyada yeniden konumlanmaları hızlandırır.

Müttefiklerine bile kötü davranan bir ABD karşısında, Rusya ve Çin, Batıdan uzaklaşan ülkelere ulaşmada daha kolay yollar bulabilir. Hatta mevcut ilişkilerini derinleştirmede hızlı yol alabilir.

Ancak Avrupa'nın Ukrayna konusunda ortak bir karara varamaması, kendi içindeki kısmi bölünmüşlüğü daha artırabilir.

Bu yazı yazıldığı sırada, Avrupa kendi geleceğine karar vermek için Londra'da toplanmıştı. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın da katıldığı toplantıdan çıkacak sonuç bu anlamda, Avrupa'nın bölünmüşlüğüne giden yolda ya da kendi otonomisini oluşturmada önemli duraklardan biri olacak.

Birkaç haftaya önceye kadar Avrupa, ABD'nin yardımı olmadan kendi güvenliğini nasıl sağlayacağını tartışıyordu. Şimdi ise ABD'ye karşı kendisini nasıl savunacağını tartışıyor. Bakalım gelecek haftalarda neyi tartışacak?

[Sabah, 3 Mart 2025]