Danıştay’ın öğrenci andı kararında, “hukuka uygunluk” kriterinden daha çok, “zaman ve konjonktüre uygunluk” unsurunun gözetildiği aşikâr. Kararın açıklanmasının hemen ardından, yeni bir siyasi sonucun ortaya çıkması bunun bariz göstergesi.
2013’te yapılan bir düzenleme ancak 2018’de karara bağlanabilmiş. Nisanda alınan karar ise açıklanmak için kasıma kadar bekletilmiş.
Kararın gerekçesinde belirtildiği gibi, “idari istikrar oluşturmak” ya da “öğrenci andının kaldırılması, ancak bu değişikliği hukuka uygun kılacak bir bilimsel gerekçeye dayanması hâlinde imkânlıdır” şeklinde bir gerekçe üretmek için beş yıla ihtiyaç yoktur diye düşünüyorum.
Öyle beş yıl üzerinde çalışılacak, bilirkişi raporları istenecek bir karar değil sonuçta ortaya çıkan.
Bu soruna çözüm ve gerekçe bulmak için “bilimin gelişmesi” beklendiyse, bilimdeki son beş senede ortaya çıkan ilerleme, bu kararın tam aksi yönde çıkmasını gerektiriyordu! Dolayısıyla mahkemenin gerekçede belirttiği gibi bilimsellik ölçütüne uyulduğu da söylenemez!
Yine kararın gerekçesinde belirtildiği gibi, “idari istikrar oluşturmak” için öğrenci andının geri getirilmesi gerekiyorsa, bunun için uygun ortam Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemine geçilmeden önceki dönem daha uygundu.
Yeni siyasal sistemin anayasal tasarımı “idari istikrarı” mümkün kılacak şekilde hazırlandığına göre mahkemenin “idari istikrar oluşturma” gerekçesi ile karar alma endişesi yaşamasına da gerek yok!
Ayrıca, yönetimde istikrarsızlık oluşturan vesayetçi yapıların tasfiyesi için Türk milleti, mahkeme kararını değil, yönetim sistemini değiştirmeyi seçti. İdari istikrarsızlık oluşturan yapılara yargı vesayeti de dâhildi.
Meselenin mizah boyutunu bir tarafa bırakırsak....
Geçmiş dönemde vesayetçi mahkemeler ve onun yargıçları kararlarını hukuka göre değil, siyasi alanı yeniden dizayn edecek ve siyasi sonuçlar doğuracak şekilde alırlardı.
Kararın açıklanmasının “siyasi konjonktür ve zamanlama” uygunluğu, “hukuka uygunluktan” çok daha önemli olurdu.
Siyasi partilere yönelik kapatma davalarının açılma süreçleri, kapatma davalarının sonuçlanması ya da eğitim ve öğretim hakları ile ilgili alınan birçok karar siyasi sonuçlar doğuracak şekilde ayarlanırdı.
Danıştay’ın öğrenci andı kararı bu anlamda eski Türkiye’nin hukuk ve siyaset tartışmalarını tekrar hatırlattı.
Seçime beş ay gibi bir sürenin kaldığı bir dönemde mahkeme kararını siyasi konjonktürü de dikkate alarak açıkladı.
Kararın açıklanmasının hemen ardından İyi Partililer şu anda kendi partilerinde milletvekili olan eski bir sendikacının başvurusuyla bu sonucun alındığını ilan ettiler. Söz konusu karar üzerinden yeni bir milliyetçilik tartışması başlattılar.
Bu anlamda MHP’nin söz konusu kararı bu kadar yüksek düzeyde sahiplenmeyeceğini düşünerek, bunun üzerinden milliyetçi tabana mesaj vermeyi amaçladılar.
Bu açıdan meseleye bakılırsa karar, Cumhur İttifakı ve MHP’ye kurulan bir tuzaktı. Ancak bu tuzak atlatıldığında, kararın esas yansıması CHP, İyi Parti ve HDP kombininde yaşanacak. CHP öyle ya da böyle, bu kararla ilgili kendi konumunu açıklayacak. Açıkladığı her türlü pozisyon, İyi Parti ya da HDP’den birinin işine gelmeyecek.
Bu kararın ardından Cumhur İttifakı partileri arasında farklı bakış açılarının çıkması kaçınılmazdı. AK Parti herhâlde beş sene önce kendi iktidarı döneminde alınan bir kararın, mahkeme tarafından iptalini savunacak hâli yoktu.
Cumhur İttifakı zaten af ve erken emeklilik gibi bazı konularda farklı görüş açılarına sahipti. Ancak iki lider arasında yapılan görüşmelerle bu süreç bir krize yol açmadan yönetilebiliyordu.
Siyasi bir sonuç doğuran bu kararın Cumhur İttifakı üzerindeki etkileri de bertaraf edilebilir. Ancak özellikle seçimlere kadar siyasi alanı dizayn edici farklı çevrelerden yeni hamleler gelebilir.
Bir önceki genel seçimlerde siyasi alanı normal yollardan dizayn etmeye dönük siyasi mühendislik projeleri sonuç getirici bir işlev görmedi. Bu seçimlerde yeni yöntemlerin deneneceği anlaşılıyor.
Özellikle Cumhur İttifakı partilerinin, bu kararda olduğu gibi, siyasette sonuç doğurucu, 31 Mart yerel seçimlerinin seyrine etki edecek benzeri hamlelere karşı dikkatli olması gerekiyor.
[Türkiye, 27 Ekim 2018].