CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanı adaylık yolunun son taşlarını döşüyor.
Partililerine 26 Nisan'daki "Yolumdan çekilin" mesajını "Gerçekten benimle misiniz" seviyesine çekti.
Cumhurbaşkanlığı adaylığı için adı geçen İmamoğlu ve Yavaş da Kılıçdaroğlu'nun yanında olduklarını açıkladı.
Böylece 6'lı masanın diğer iki bileşeni başbakanlığı paylaşma polemiğindeyken, Kılıçdaroğlu, koalisyon ortaklarına 2 Ekim toplantısı öncesi aday dayatma hamlesinin son aşamasına geldi.
Bu saatten sonra Kılıçdaroğlu'nun CHP'nin adayı olarak başka bir ismi masaya getirme ihtimali hâlâ var mı?
Çok düşük de olsa, evet.
Ancak bu noktadan sonra Kılıçdaroğlu'nun CHP'nin adayı olarak masaya getirilmemesi Cumhur İttifakı'nın seçim kampanyalarının verimli bir sermayesi olacaktır.
Kılıçdaroğlu'nun son bir yıldaki tüm iddialı çıkışlarına rağmen neden aday ol(a)madığı sorusunu seçmen nezdinde cevaplamak mümkün olmayacak.
Partisinin adayı olarak kendi ismini masaya getirdiği halde Kılıçdaroğlu ismi oradaki genel başkanlar tarafından kabul görmezse, muhalefetin en büyük partisi CHP ve seçmeni, diğer sağ partiler tarafından küçük düşürülmüş olacak.
Bu kadar yandaş anket muhalefet kazanabilir derken, CHP genel başkanının aday olamaması "nefsini kırmak" ile anlatılamaz.
***
Kılıçdaroğlu'nun partililerine "Yolumdan çekilin" ve "Benimle misiniz" uyarısını yaparken iktidarı eleştirmekte kullandığı kelimelerin çok sert olması dikkatimi çekti.İlkinde "vatanı satanlar", ikincisinde "halk düşmanı" hakaretlerinde bulundu.
Bu dil adaylık konusunda CHP'lileri konsolide etmek için bile kullanılmış olsa çok ağır.
Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan karşısında "En sert ben konuşurum" gösterisi yapıyor da olabilir.
Helalleşme söyleminin yanındaki bu hakaret dili, seçim dönemi kampanyalarının ne kadar sert geçeceğini gösteriyor.
Kılıçdaroğlu'nun önünde 2 Ekim'de 6'lı masanın dağınıklığını toparlama görevi bulunuyor.
Her bir parçasından farklı seslerin çıktığı masa seçim öncesi koalisyon kurmanın bütün zorluklarını yaşıyor.
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise son aylarda Ukrayna Savaşı etrafındaki baş döndürücü diplomasi faaliyetleri ile küresel düzeyde ciddi bir fark oluşturdu.Tahıl koridoru ve savaş esirlerinin takası gibi.
Bu performansı ile Erdoğan kendisini "dünya siyasetine yön veren liderlerin" zirvesine çekiyor.
Bu da iktidarın zaten iyi olduğu dış politika ve güvenlik alanlarındaki desteğini pekiştirerek seçime doğru gitmesi demek.
İşte muhalefet cenahında, Erdoğan'ın bu en büyük avantajını dengeleyebilecek hiçbir isim bulunmuyor.
Dış politika ve güvenlik alanlarında muhalefetin Erdoğan'a alternatif olarak sunabileceği ne bir aday ne de bir söylem var.
Birinci turda seçimin alınması gerektiğini düşünen muhalif yorumcuları kara kara düşündürmesi gereken tek husus, 6'lı masanın dağınıklığı ya da HDP ile İyi Parti'yi bir araya getirme zorluğu değil.
Artık mevcut durumu ile Kılıçdaroğlu profili ister ortak aday olsun ister olmasın, Cumhur İttifakı için çok kullanışlı bir sermaye. Ve Erdoğan, diplomasideki liderlik başarısını merkeze oturtarak doludizgin bir kampanyaya başladı bile.
[Sabah, 24 Eylül 2020].