Japonya'da yapılan G-20 zirvesi ikili ve heyetler arası görüşmeler bakımından katılımcı ülkelere diplomasi için önemli bir zemin sunmuş gibi görünüyor. Bütün katılımcıların bu fırsatı elinden geldiğince veya gücü nispetinde değerlendirme çabasında olduğunu söylemeye gerek bile yok. Hem diplomasinin sert kartları masaya sürülüyor hem de fotoğraflara yansıdığı gibi pozitif mesajlar vererek küresel kamuoyu nezdinde olumlu bir imaj oluşturulmaya çalışılıyor. Ekranlara yansıdığı kadarıyla herkesin giyimine ve beden diline dikkat etme çabası da aşikar. Siyasi aktörlerin iki alan için de yeterince ders aldıklarını kestirmek zor olmasa gerek. Yeri geldiğinde gülünmesi gerektiği kadar olması gerektiği zaman sert bir tavır takınılması veya ılımlı tonu koruyarak durumu idare etme yeteneği de siyasilere yakıştırılan nitelikler arasında. Ama bu türden yaklaşımların ürettiği kalıplara sığmayan siyasetçiler de var. Diplomasinin her ne kadar yazılı kuralları olsa da diğer pek çok alanda olduğu gibi bir kısmı da tecrübe ile elde edilebiliyor.
[caption id="attachment_65781" align="aligncenter" width="1024"] 29 Haziran 2019 | Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (solda), G20 Osaka Liderler Zirvesi kapsamında ABD Başkanı Donald Trump (sağda) ile bir araya geldi.[/caption]
29 Haziran 2019 | Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (solda), G20 Osaka Liderler Zirvesi kapsamında ABD Başkanı Donald Trump (sağda) ile bir araya geldi.
ERDOĞAN-TRUMP GÖRÜŞMESİ
Erdoğan'ın hem ABD Başkanı Donald Trump ile hem de Rusya Başkanı Vladimir Putin ile olan görüşmeleri ve sohbetlerinden yansıyan görseller diplomasinin kuralları doğrultusunda işletildiğinde sert ve somurtkan değil pozitif ve ılımlı tonlarla gerçekleşebileceğini gösteriyor.
Erdoğan ile Trump'ın "Tamam-onaylama" işareti yaparak verdiği poz ise zirvenin iki ülke ilişkileri bakımından olumlu bir seyir taşıdığını gösterdi. Başkan Erdoğan uzun süreden bu yana Putin ile yürüttüğü "liderler diplomasisini" Trump ile de hayata geçirmiş durumda. İki lider arasında gerçekleşen olumlu yaklaşımın sonucunda Trump'ın Türkiye'yi ziyaret etme ihtimali giderek güçleniyor. Trump da bunu tekrarladı zaten.
Öte yandan G-20 zirvesi boyunca Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'nın sosyal medya hesaplarından yapılan fotoğraf paylaşımları sadece zirveye dair teknik bilgi açısından değil aynı zamanda Başkan Erdoğan'ın performansı bakımından önemli detaylar içeriyordu.
İstanbul seçimini CHP'nin kazanmasının hemen ertesinde yapılan ziyarette Erdoğan'ın aklının buraya takılabileceğine yönelik yorumlar yapılmıştı.
Fakat ikili fotoğraflara, liderlerin toplu fotoğraflarına, basın toplantılarına ve diğer kamera görüntülerine bakıldığında Erdoğan'ın oldukça pozitif bir ruh haline sahip olduğu görülüyor. Özgüveninin yerinde olduğu jest ve mimiklerine yansımış.
[caption id="attachment_65821" align="aligncenter" width="1200"] Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan (orta solda), G20 Osaka Liderler Zirvesi kapsamında ABD Başkanı Donald Trump (orta sağda) ile bir araya geldi. Görüşmede, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu (sol 9), Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar (sol 7), Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak (sol 8) ve MİT Başkanı Hakan Fidan (sol 5), AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz (sol 4), Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun (sol 3), Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın (sol 2) ve Savunma Sanayi Müsteşarı İsmail Demir (solda) de yer aldı.[/caption]
TÃœRKÄ°YE S-400'DE HAKLI
Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın ve ABD Başkanı Donald Trump'ın G-20 zirvesindeki S-400 açıklamaları Türkiye'nin zor bir virajı dönmek üzere olduğunun işaretlerini verdi. Başkan Erdoğan daha önce vurguladığı "Füze sistemlerini Rusya'dan alacağız demiyorum. Aldık. Artık bu iş bitti. Teslimatın Temmuz ortası gibi başlaması öngörülüyor" mealindeki açıklamalarını Japonya'da da tekrar etti. Trump ise hem Türkiye'nin S-400'leri satın alma konusunda haklı olduğunu belirtti hem de F-35 savaş uçaklarından 100 adet satın aldığını ve üretim ortağı olduğunu açıkça zikretti.
Beyaz Saray hızlı bir şekilde Trump'ın açıklamalarını "gölgede" bırakmak için devreye girdiyse de Amerikan başkanının küresel kamuoyu önünde Türkiye lehine kurduğu cümlelerin pozitif yansıması olacaktır. Hatta Başkan Erdoğan'ın Japonya'daki temaslarının kapsamına, rengine ve tonuna bakıldığında oldu bile.
Amerikan Başkanı bu bağlamda ayrıca "Türkiye S-400 satın almakta haklı. Çünkü Obama yönetimi onlara ihtiyacı olan Patriotları satmadı. Hava Savunma Sistemine ihtiyacı vardı ve Erdoğan da Rusya'dan satın aldı. Çok para ödedi. S-400 ve F-35 gerilimleri Erdoğan'ın değil Obama yönetiminin hatası" ifadelerini kullanarak Türkiye'nin izlediği ahlaki yol haritasının hakkını teslim etti ve altını çizmiş oldu. Türkiye için önemli bir başarı.
Kuşkusuz ABD Kongresindeki Türkiye karşıtlığı bu açıklamalarla sona ermeyecektir. Türkiye'nin yaptırımlar kapsamına alınarak cezalandırılmasını isteyen epey bir isim var Beyaz Saray'da. Nitekim hızlı bir şekilde negatif yönüyle sürece müdahil oldular.
Türkiye açısından bakıldığındaysa gelinen aşama önemli bir çıtadır. İçerideki muhalefete ve dışarıdaki engellemelere rağmen Türkiye'nin S-400 hava savunma sistemlerini Rusya'dan satın alması konusunda küresel konsensüs oluşma aşamasında. Tam konsensüs ise füzeler satın alınıp kurulduğunda ancak şekillenmiş olur.
SÄ°NÄ°R HARBÄ°
Fakat en başından bu yana çok zor bir süreç işliyor. Türkiye, Suriye sahasında karşı karşıya bulunduğu iki süper güç ile aynı zamanda masada da kıyasıya bir mücadele veriyor. Suriye sahasından bir örnek bile tablonun çetrefilli boyutunu göstermeye yetecektir. Osaka'da konuşan Putin Suriye'de Erdoğan ile birlikte çalıştıklarını ve sürecin kontrol altında olduğunu belirtiyor. ABD Başkanı Trump da İdlib'de Türkiye ile ortak çalıştıklarını çünkü 3 milyon insanın ölmesini istemediklerini belirtiyor. Yani Türkiye farklı çıkarları ve hesapları bulunan iki süper güç ile Suriye sahasında işbirliğini devam ettiriyor. Ayrıca bunları yaparken bir taraftan kendi çıkarlarını korumaya çalışıyor diğer taraftan ise insani felaketin derinleşmesini engelleme konusunda elinden geleni yapıyor.
[Fikriyat, 30 Haziran 2019].