SETA > Yorum |
Şeytan Sağdan da Yaklaşır Soldan da

Şeytan Sağdan da Yaklaşır Soldan da

Şeytan, muhatabına sadece soldan yaklaşmaz. Bir de sağdan yaklaşır. Sömürgeciler de öyle. İki yüz yıldır bu ülkeye, bu millete muameleleri böyle.

Şeytan, muhatabına sadece soldan yaklaşmaz. Bir de sağdan yaklaşır. Sömürgeciler de öyle. İki yüz yıldır bu ülkeye, bu millete muameleleri böyle. Yeri geliyor soldan yaklaşıyor, sopa kullanarak hedeflerine ulaşmaya çalışıyorlar. Yeri geliyor sağdan yaklaşıp, şirinlikler yaparak istediklerini elde etmeye gayret ediyorlar.

***

İngiliz elçisi II. Abdülhamit'e gelir, Anadolu, Suriye ve Hicaz topraklarının tarihin en büyük medeniyetlerine ev sahipliği yaptığını, buralarda arkeolojik kazı yaparak insanlığa hizmet etmek istediklerini belirtir. Yer altından çıkacak olan ne varsa onu Osmanlı'ya bırakacaklarını söyler. Hatta bu kazıların masraflarını İngiltere hükümetinin seve seve karşılayacağını belirtir. İngiltere ile yakın ilişkiler kurmak isteyen Abdülhamit bu teklifi kabul eder. Nitekim İngilizler küflü bakır paralara kadar kazılarda elde ettikleri ne varsa Osmanlı devletine teslim ederler. Hatta bir keresinde İngiliz sefir, yer altından çıktı diyerek sapı değerli taşlarla döşenmiş eski bir kılıç getirir padişaha. Fakat kılıç sahtedir, eski değil, eskitilmiştir. Maksat, padişahın güvenini kazanmaktır. Ve esasında İngilizlerin derdi, bakır para yahut heykel aramak değil, petrol bulmaktır! İşte bir sağdan yaklaşma örneği. Abdülhamit, sömürgecilerin sinsi planını fark edip, onu engellediğinde İngilizler bu kez onu tahttan indirmek için türlü araçlara başvurur, soldan yaklaşırlar. Hatıratında şöyle der: "İngilizler ve Almanlardan sonra biz de petrol kokusunu almıştık, Japonya'dan bir mütehassıs grubu istedim. Göndermeyi kabul ettiler. Gerisinin ne olduğunu bilmiyorum. Çünkü az sonra tahttan uzaklaştım."

***

Sömürgeciler Tayyip Erdoğan'a da aynısını yaptılar. Önce sağdan yaklaştılar. Erdoğan'ı övüp, onun liderliğindeki Türkiye'nin modelliğinden bahsettiler. Yıllar yılı işbirliği yaptıkları, ancak artık Türkiye toplumunda hiçbir itibarları kalmadığını fark ettikleri Kemalistleri Erdoğan'la ve ekibiyle ikame etmeye çalıştılar. Türkiye'nin öngörülebilir bir pazar olmasını, küresel güçlerin Ortadoğu politikasının maşası olarak davranmasını istiyorlardı. Yeni bir yüzle, eski politikaların sürmesini arzu ediyorlardı. Ne var ki Erdoğan, onları yanılttı. Ülkesinin çıkarları gereğince davrandı, kendi güzergâhını takip etti. Sömürgeciler bunu anladıkları noktada soldan yaklaşmaya başladılar. 27 Nisan 2007'de askerle onu yolundan çevirmek istediler. Sonra partisini kapatmaya çalıştılar. Ardından terör saldırıları geldi. Sonra sokak ayaklanmaları. Yargı darbesi. Bir kez daha terör saldırıları. Başarılamadığı noktada bu kez yeni ve çok daha organize bir askeri darbe girişimi devreye sokuldu. Sonrasında bugünlerde içinde yaşadığımız yeni terör dalgası çıktı karşımıza. Elbette bu süreçlere dozu giderek artan bir anti-Erdoğanizm eşlik etti. Şu anda sömürgeciler soldan yaklaşıyor. FETÖ, PKK, DAİŞ'i üzerimize salıyorlar. Fakat bu kez bir strateji hatası yapıyorlar. Millet, sömürgecilerin planlarını, şer kapasitelerini günden güne daha iyi kavrıyor. Millet bu bilinçle çıktı tankların karşısına. Bu bilinçle durdu vatan nöbetinde. 7 Ağustos'ta beş milyon kişi bu şuurla Yenikapı'da toplandı. "Teröre de, darbeciye de, sömürgeciye de geçit yok" diye haykırdı.

***

Yine bu bilinçle, bu farkındalıkla Van'da, Erzincan'da, Batman'da bu ülkenin vatandaşları, bu ülkenin gerçek sahipleri PKK'ya karşı yürüyor. PKK'ya "bu ülkeden defol" mesajı veriyor. DAİŞ'in ve HDP'nin ortak gayretlerine rağmen PKK'nın bir kez daha mağdur gösterilme tiyatrosuna itibar etmiyor. Sağdan da yaklaşsalar, soldan da fark etmiyor. Bu millet iradesine, liderine, vatanına sahip çıkıyor.

[Sabah, 24 Ağustos 2016].