Afrika’daki Gelişmelerin Anlamı | “Afrika Baharı” mı yoksa “Darbeler Baharı” mı?

Afrika günümüzde ciddi sorunlar ve meydan okumalarla karşı karşıyadır. Son yıllarda Batı Afrika ve Sahel bölgelerinde askeri müdahaleler yaşanırken şimdi de yeni bir askeri müdahale Orta Afrika ülkesi Gabon’da General Brice Clotaire Oligui Nguema liderliğinde meydana gelmiştir. Kıtada Mali, Burkina Faso, Gine ve Nijer’den sonra Gabon’daki bu gelişmeyle birlikte bir “darbe ekosistemi” oluşuyor gibi görünüm mevcuttur. Ancak Gabon’daki durumu Nijer’dekinden farklı değerlendirmek gerekir. Zira bu iki ülkedeki dinamikler farklılık arz ettiğinden müdahalelerin nedenleri de aynı değildir. Bu kapsamda Gabon’daki askeri müdahale siyasi seçimlerin sonucunda ortaya çıkarken Nijer ve diğer ülkelerdeki müdahalelerin ise güvenlik endişeleri ve kötü yönetişim kaynaklı olmaları söz konusudur. Gabon’da on dört yıldır iktidarda bulunan Ali Bongo’nun 26 Ağustos’taki seçimlerde oyların yüzde 64’ünü aldığının açıklanmasından sonra ordu yönetime el koyduğunu açıklamıştır. “Gabonlular adına mevcut rejime son vererek barışı savunmaya karar verdik” açıklamasını yapan ordu içindeki grup, seçim sonuçlarının şaibeli olduğunu ve seçimlerin iptal edildiğini duyurmuştur. Ayrıca belirtmek gerekir ki ordu içindeki grubun liderliğini Ali Bongo’nun kuzeni Nguema yapıyor.

Devamı
Afrika daki Gelişmelerin Anlamı Afrika Baharı mı yoksa Darbeler Baharı
10 Soru'da Rusya'nın Paralı Savaşçıları Wagner Grubu

10 Soru'da Rusya'nın Paralı Savaşçıları: Wagner Grubu

Geçtiğimiz Cuma gecesi "Rusya'da darbe oluyor" söylentisi tüm dünyanın gündemini değiştirdi. Rusya'ya hizmet veren Yevgenev Prigojin komutasındaki "Paralı Ordu Wagner", bir ayaklanma girişiminde bulunmuştu. Kısa sürede Wagner'in karargah binası Rusya ordusu tarafından kuşatıldı. Rus Savunma Bakanlığı koruma altına alındı. Ardından Cumartesi sabah Rusya Devlet Başkanı Putin canlı yayında sert bir açıklamalar yaptı. Wagner lideri Prigojin ise yaptığı açıklamada geri adım atmayacaklarının altını çizdi. Peki şimdi ne olacak? Bu kalkışmanın Rusya'ya ve dünyaya etkisini, uzun süredir Rusya üzerine araştırmalar yapan Hasan Kalyoncu Üniversite Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Aslan'a sordum.

Devamı

Demokrasi gibi bir evrensel değeri yüceltirken demokrasilere darbeyi hoş karşılayan Batılı anlayışı sorgulamak gerekmekte.

15 Temmuz gecesi iradesine, vatanına ve demokrasisine sahip çıkan yüz binlerin arasında iken sıklıkla 'Bu ülke buna layık değil' dediğimi hatırlıyorum. Hayatımın en mutlu anı da 16 Temmuz sabahı bu milletin evlatlarının darbecileri teslim alarak tankların üstüne çıktığı saatlerdir. Merhum Sezai Karakoç'un deyişiyle milletimin ruhunun dirilişini gördüğüm o uzun gece ve sabahıdır

Mevcut siyasi kriz halk tarafından seçilmiş siyasiler arasında başlayan ve devam eden bir sorun olduğu için çözümü de yine siyasiler tarafından bulunacaktır. Bu tür siyasi krizleri kan dökmeden ve ülkeyi kutuplaştırıp iç savaşa sürüklemeden çözme becerisi aynı zamanda Tunus halkının on yıl önce karar verdiği yeni sürecin de bir sınavıdır.

Tunus ta Popülist Darbe

Tunus’ta Popülist Darbe…

Arap devrimlerinden geriye kalan tek demokrasi olan Tunus derin bir krizde.

Devamı

Tunus’ta ne yaşandı? Tunus’ta siyasete yönelik darbe süreci nasıl şekillenmiştir? Meclisin askıya alınması ve başbakanın görevden alınması ile birlikte neler yaşanmıştır? Ulusal ve uluslararası aktörlerin tepkileri nelerdir? Tunus’taki süreç bölgesel açıdan ne anlam ifade etmektedir?

Bu raporun temel ilgi alanını iki yıllık kapsamlı demokratikleşme süreci oluşturmaktadır. Raporun ilk bölümünde silahlı kuvvetlerin demokratik sivil kontrolünün normatif çerçevesi ortaya konulmaktadır. İkinci bölümde ise 2001- 2016 arasında TSK’nın demokratik denetimi için yapılan çalışmalar değerlendirilmektedir. Nihayet son kısımda 15 Temmuz sonrası hayata geçirilen düzenlemeler “kurumsal yapı, personel rejimi ve askeri eğitim sistemi” şeklinde üç ana başlıkta analiz edilmektedir…

15 Temmuz tüm Türkiye'yi; TSK gibi kritik kamu kurumlarında yıllarca kendini gizleyerek yapılanmış, çeşitli adli ve siyasi operasyonlara girişmiş ve son olarak 251 vatandaşımızın katledildiği, Gazi Meclis'in bombalandığı bir askeri darbeye kalkışmış FETÖ tehlikesiyle yüzleştirdi.

Biden ve Blinken gibi isimlerin açıklamalarıyla resmiyet kazanan ABD'nin müdahaleci siyaseti günümüze kadar farklı formlarda olsa da süreklilik göstermiştir.

Uzmanlar, terör örgütü YPG/PKK'nin ABD'den aldığı destekle Suriye'nin Kamışlı ilçesinde Esed rejimiyle yaşadığı gerginliği tırmandırdığına dikkati çekiyor.

Darbe imalı bildiri hakkında konuşan Medipol Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atilla Yayla, 'Bu mesai arkadaşlarına bir mesaj da vermek istemiş olabilirler. Askerler emekli olsalar da askerlik mesleğinden tam kopamazlar. Yarı asker, yarı sivildirler. Bundan dolayı da ifade özgürlükleri, sivillere göre olan şartlar altında daha kısıtlı olmak mecburiyetindedir.' dedi.

ABD'nin temel sorunu, müttefiklerle ilişkisini nobran ve asimetrik yaklaşımla kurması. Kendi taktik kazanımları için müttefikinin stratejik kayıplarını umursamaması. Bunlara en iyi örnek ise ABD-Türkiye ilişkilerinin son yıllardaki gerilimli seyri.

Türkiye-Fransa ilişkilerinin daha önce hiç olmadığı kadar gerilmesinin temel sebebi, Türkiye’nin kendisine çizdiği yeni dış politika vizyonuyla ilgili.

Bu ülkede yetişmiş bütün yönetmenlerin, sanatçıların, oyuncuların, şarkıcıların, film ve dizi yapımcılarının bir kesimi değil, bütün ülkeyi temsil eder şekilde davranması elzemdir. 

Anayasayı bu denli sık tartışmamızda Türk siyasetindeki anayasayı ya da kanunları her sorunun 'mucize çözümü' olarak gören mevzuatçı yaklaşımın etkisi olsa da esas sebep bugüne kadar gerçek anlamda toplumsal katılıma dayanan bir anayasa yapılmamış olmasıdır. 

ABD senatörleri mektuplarında Biden'dan 'demokrasi ve insan hakları' adına Cumhurbaşkanı Erdoğan'a 'baskıda' bulunmasını istiyorlar