'Bahçe-Orman' Metaforu, Avrupa Siyasi Aklının Krizi

Borrell'in metaforu Batı'nın 'Avrupa merkezci, beyaz üstenci, sömürgeci ve ırkçı' mantığının tezahürü olarak eleştirildi.

Devamı
Bahçe-Orman' Metaforu Avrupa Siyasi Aklının Krizi
Kriter in Aralık Sayısı Çıktı Yakınımızdaki Afrika

Kriter’in Aralık Sayısı Çıktı: Yakınımızdaki Afrika

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 63. sayısı çıktı.

Devamı

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 62. sayısı çıktı.

Türkiye'nin eski Türkiye olmadığını ve bugünün Türkiye'sinin dışarıdan verilebilecek talimatlarla yönetilemeyecek kadar güçlü bir ülke olduğunu artık kabullenmeleri gerekiyor.

ABD, Fransa ve Almanya'nın da aralarında bulunduğu 10 ülkenin büyükelçileri, Türkiye'de yargı süreci devam eden Osman Kavala davasına yönelik bir bildiri yayınladı. Bildiri üzerine çıkan kriz, diplomatik yollarla kısa sürede çözüldü.

ABD öncülüğündeki 10 ülke büyükelçiliklerinin Türkiye'ye yönelik diplomasi oyunu kısa sürede bozuldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sert çıkışıyla 10 ülke geri adım atsa da Türkiye'ye yönelik benzer operasyonların devam edeceği görüşü bildirildi

10 Büyükelçi Krizinden Alınması Gereken Dersler

Bu 10 büyükelçi bildiri yayımlamayı bir kenara bırakıp, Türkiye'nin çıkarlarını ve hassasiyetlerini tanıyan yeni bir ilişki için çabalarlarsa kendi ülkelerine daha iyi hizmet ederler.

Devamı
10 Büyükelçi Krizinden Alınması Gereken Dersler
Almanya-Fransa Arasındaki 5 Temel Ayrışma

Almanya-Fransa Arasındaki 5 Temel Ayrışma

Fransa'dan kaynaklı olarak yorumlanan Almanya ve Fransa arasında yaşanan fikir ayrılıkları, aynı zamanda AB başkenti Brüksel'de de Alman-Fransız ilişkilerinin kötü seyri olarak değil, daha çok Fransa'nın ortak AB Dış politikasından uzaklaştığı ve haliyle kendisini yalnızlaştırdığı yönünde algılanmaktadır. AB'nin çetrefilli, zahmetli ve hantal yapıya sahip olan ortak dış politika sürecine bağlı kalmaksızın milli hedeflerini önceleyen Fransa kendisine uluslararası sahnede hareket alanı açmıştır.

Devamı

Muhalefetin trajedisini oluşturan şey kavga ettiği, eleştirdiği, beğenmediği süreç ve gelişmeleri okumakta zorlanması.

Ümit Özdağ'ın İbrahim Kaboğlu'nun beyanatlarına dayandırarak söyledikleri yenilir yutulur cinsten değil. CHP, İP, SP ve HDP bir araya gelip HDP çizgisine hoş gelecek bir anayasa taslağı hazırlamış.

Türkiye ile Yunanistan arasındaki gerilim şimdilik soğuma evresine geçmiş gözüküyor. Yunanistan arkası boş tehditlerin Türkiye'nin kararlılığı karşısında bir işe yaramadığını anlayınca müzakere masasına geliyor. Yakında İstanbul'da diplomatik görüşmeler başlayacak. Şimdiden görüşmelerden çok umutlu olmamak lazım. Yunanistan'ın tutumu makul değil. Adalardan, kıta sahanlığına; münhasır ekonomik bölgeden Kıbrıs'a kadar çok fazla sorun alanı var. Yıllara uzanan geçmişi olan bu sorunların bir çırpıda çözülmesini beklemek fazlaca iyimser olur. Öte taraftan diplomasi masası bir kazaya uğramazsa kuruluyor ve bu da önemli bir gelişme.

Türkiye’in bir imparatorluk arayışı içinde olduğuna dair ithamları ilk defa işitmiyoruz. Avrupalılar bu ihtimalden yine endişe duyuyormuş. Bu ithama bir tek biz maruz kalıyoruz da nedense sömürgeciliğin alasını yapmış ve hala da imparatorluklarını kurmaya ve korumaya çalışanlar maruz kalmıyor.

AB’nin Suriye krizi, mülteciler, terör örgütleri ile ilişkileri konuları, son aylarda ise Doğu Akdeniz konusunda takındığı tavır, hakkaniyet, adil paylaşım, demokrasi gibi ilkelerin zaman açısından konjonktürel, mekân açısından da Avrupa ile sınırlı.

Doğu Akdeniz'de kıyısı olmayan Fransa, bu denizdeki en uzun kıyıya sahip ülke olan Türkiye karşısında "AB'nin jandarması" rolüne soyunuyor. Silah satma amacıyla Yunanistan'ı kendi "kifayetsiz muhteris" kıvamındaki hamlelerine alet ediyor.

Doğu Akdeniz'deki gerginliğin öncekilerden en önemli farkı, daha önce genellikle gerilimin düşürülmesi rolünü üstlenen üçüncü tarafların Yunanistan lehine harekete geçmeleri ve konuyu Türkiye üzerinde bir baskı aracı olarak kullanma istekleridir.

Fransa'nın eski Cumhurbaşkanı François Mitterrand Le Figaro gazetesine 1998'de verdiği mülakatta 'O ülkelerde bir soykırım yaşanması o kadar da önemli bir şey değil' ifadesini kullanması Fransa'nın milli çıkarlarının ne kadar barbar ve insanlık dışı zemine sahip olduğunun tezahürüdür.

Fransız Cumhurbaşkanı Macron, Türkiye karşısında açıktan hummalı bir faaliyet yürütüyor. Rahatsızlığının temel sebebi, Türkiye'nin Suriye, Libya ve Doğu Akdeniz hamleleriyle buralardaki Fransız etkisini azaltması.

Almanya'nın aksine Fransa AB'yi gelecek vizyonu açısında bir stratejik genişleme aracı ve mecrası olarak görmemektedir. Aksine AB kurumları ve liberal değerleri, Fransız liderlerin hırsları açısında kısıtlayıcı görülmektedir

Türkiye'nin Suriye'deki askeri operasyonlarını 'NATO'nun beyin ölümü' söylemiyle karşılayan Macron bu defa Türkiye'ye Doğu Akdeniz'de 'kırmızı çizgi çizme' çabasında... Macron'un Türkiye'yi ötekileştirme politikası Avrupa'nın stratejik çıkarlarıyla bağdaşmıyor. Avrupalı siyasetçilerin Türkiye'yi Batı ittifakından, AB'den uzaklaştırmaktan fayda gelmediğini görememesi tam bir akıl tutulması.

SETA Genel Koordinatörü Duran, 'Doğu Akdeniz'deki haklarımız, bizim için Türkiye'nin önümüzdeki sadece onlu yıllar değil, yüzyıllar açısından da çok kritik bir dönem. Burada iktidarıyla muhalefetiyle ortak bir siyaset yürütmemiz lazım.' dedi.

1975'ten bugüne birbiri ardına gelen iç savaş, dış güçlerin işgale varan müdahaleleri, terör, yoksulluk ve hükümet krizleri ile "Lübnanlaşma" kavramı iyiden iyiye literatüre yerleşmiş oldu.