[Takvim, 9 Nisan 2018]
Muhafazakar Gençler Ne Yapıyor?
Erdoğan ile muhafazalar toplum kesimlerinin arasını açmak 2019'a giderken Erdoğan karşıtı çevrelerin elinde kalan neredeyse tek koz. .
Paylaş
Erdoğan ile muhafazalar toplum kesimlerinin arasını açmak 2019'a giderken Erdoğan karşıtı çevrelerin elinde kalan neredeyse tek koz. Ne kadar çabalasalar da kağıt üzerinde bir araya getirdikleri seçmenlerin oyunu alacak bir aday bulamayacaklarını biliyorlar. Bir kişinin AK Parti'den bir miktar oy kopartıp üstüne CHP, HDP ve Akşener'in İP'sinin seçmenin tamamının oyunu alması mümkün değil. Hemen hemen her toplum kesiminden oy alacak bir aday bulamayacaklarını çok iyi biliyorlar. Kısaca boşa koyuyorlar dolmuyor.
Hal böyle olunca doluyu boşaltalım diye düşünüyorlar. Madem Erdoğan'ınki kadar geniş bir seçmen tabanını konsolide edemiyoruz o zaman Erdoğan'ın desteğini bölelim. Üstelik öyle bir yerden bölelim ki başkaca operasyona, ameliyata gerek kalmasın. Erdoğan'ın desteğini en sağlam olduğu yerden, muhafazakar toplum kesimlerinden bölersek 2019'da Erdoğan'ın seçilmesini engelleriz diye düşünüyorlar.
Bir süredir dini konular etrafında yapılan tartışmaların, yapay gündemlerin, arşivlerin kapağının açılmasının nedeni bu.
Muhafazakar mahallede bir tedirginlik ve rahatsızlık yaratmak. 'Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı ve AK Parti'nin iktidarı dindarmuhafazakarlar için aslında o kadar da iyi bir şey değil' algısını dolaşıma sokmak.
Tabii muhafazalar-dindar bünyeden parça koparmak için kopan parçaya bir de adres bulmak gerekiyor. Savrulanların toplanacağı şişirme de olsa bir odak lazım. 28 Şubat'ın medyasının birden Saadet Partisi sevgisinin artması, sanıkların avukatlığını yaptığı için neredeyse Sivas provakasyonundan tek başına mesul tuttukları Temel Karamollaoğlu'nun birden ne kadar iyi bir siyasetçi olduğunu keşfetmeleri boşuna değil. Tabii ki bu karşılıklı bir sevgi; Temel bey ve partisi de birden ısını verdi 28 Şubat medyasına.
Son zamanlarda tedavüle sokulan 'muhafazakar gençlerin deist olması' meselesi de bu çabalardan birisi. İddia şu; 'muhafazakar gençler Erdoğan ve AK Parti'nin politikalarından büyük rahatsızlık duyuyorlar. İslami kimliğe sahip bir lider ve partinin yaptıkları böyleyse burada bir sorun var diyorlar. Erdoğan'a ve AK Parti'ye kızıp kendi imanlarından vazgeçecekler neredeyse. Muhafazakar kökenden gelen imanlı gençler oldukları için ateist olmuyorlar ama deist oluyorlar.'
'Muhafazakar olduğu için ateist olmayıp deist olan gençler' fıkra gibi bir hikaye ama inananı ve anlatanı maalesef çok. Mesela muhafazakar mahallenin her daim endişeli olan kesimi bu hikayeye inanmaya dünden razı. Kişisel ikballeri ile AK Parti'nin ikbalini bir tutanlar da bu masalı anlatıp dinleyenler arasında. Kendi makamını, mevkiini kaybedince birden aydınlanma yaşayıp AK Parti siyasetinin iyi gitmediği keşfedenler, eleştiri sorumlulukları, uyarmak vazifeleri olduğunu söyleyenler de 'deist gençler' korosuna katıldı. Sonra 'enteller' var; hayalindeki yere gelemediği, en çok kendisine sorulmadığı, 'hocam, üstadım' çekilip el üstünde tutulmadığı için iktidar eleştirisi yapanlar da muhafazakar gençlerin deistleşme tehlikesinden bahsediyorlar. Şimdiye kadarkiler kendi ufak hesapları için tartışmaya dahil olanlar. Ancak bir de profesyoneller var: yıllardır bıkmadan usanmadan Türkiye'ye operasyon çekmek için uğraşanlar.
Bu söylediklerim çok komplocu geliyorsa bir zahmet 'muta nikahı' tartışmalarını hatırlayın. 17-25 Aralık'tan sonra çıkmıştı bu laf ortaya. FETÖ'cüler yana yakıla Türkiye'de muta nikahının artmakta olduğunu söylüyorlardı. Bir taşla iki kuş; hem seküler batıcılara bakın 'Türkiye İran oluyor' diye göz kırpıyor hem de muhafazakarlara tıpkı şimdiki 'deist gençler' safsatasında olduğu gibi 'Mahalle elden gidiyor, bozuluyor, göçüyor' mesajı veriyorlardı.
Peki ne oluyor muhafazakar gençlere?
Pazar günü Türkiye Gençlik Vakfı'nın daveti üzerine bir seminer verdim.
FETÖ'cülerin dillerine doladıkları, kamu kaynaklarının peşkeş çekildiği iftirasını attıkları, sözümona gençliğin bozulduğundan şikayetçi olan endişeli entellerin burun kıvırdığı TÜGVA'nın eğitim faaliyetleri çerçevesinde benden de Türkiye'de Siyasal İdeolojiler konusunda iki saatlik bir seminer vermemi istediler. Yaşıtlarının daha uykuda oldukları bir saatte, Pazar sabahı saat 10'da, programa kayıtlı öğrencilerin neredeyse tam kadro hazır bulunduğu, kontra sorularla sohbeti zevkli hale getirdikleri, konuşmanın sonunda kitap tavsiyesi istedikleri bir eğitim programı yaptık. Karşımda gördüğüm öğrencilerin ne deistleşme eğilimleri vardı ne de ağzı karaların iddia ettikleri gibi ihale peşinde koşuyorlardı. Özetle muhafazakar gençleri gerçekten dert eden varsa benim gördüğüm tablo budur!.
Etiketler »
İlgili Yazılar