Birkaç hafta önce Bloomberg, Türkiye'yi G-20 ülkeleri arasında "şiddetli siyasi çalkantıların yaşanma olasılığı en yüksek ülke" olarak gösterdi. Bu olasılık, ABD'de yüzde 3, Rusya'da yüzde 4 iken, Türkiye'de yüzde 6 olarak belirtildi. Analizin yayınlanmasının ardından, yine daha öncekilerde olduğu gibi, toplumsal fay hatlarını harekete geçirmeyi amaçlayan iç cephede gedik açmaya dönük bir çok girişim devreye sokuldu.
Devamı
Bir sokak röportajında, AK Parti'yi destekleyenlere "geri zekalılar" diyen, Cumhurbaşkanı ile "ahır" sözcüğünü yan yana kullanan biri, CHP tarafından protokolde ağırlandı. İktidarı destekleyen, ona oy veren toplum kesimlerine yönelik hakaret ve nefret söylemi ödüllendirildi. Desteklendi. Devamının gelmesi için sahip çıkıldı.
Devamı
CHP içinde hizipler arası derin bir iktidar mücadelesi sürüyor. Kılıçdaroğlu'na yakın ekipler, geride kalmak istemiyorlar. İçerde yürüyen sert kavga, toplum önünde "kim daha iyi muhalefet yapıyor" algısına yoğunlaşmış durumda.
Partiler ve liderler 31 Mart yerel seçim sonuçlarını değerlendirirken siyasetin yeni dönemde nasıl şekilleneceği merak konusu.
Yeni yıla girerken muhalefetin üç aktörü, CHP, İYİ Parti ve DEM Parti'nin yerel seçim stratejileri de somutlaşmaya başladı. Özellikle partilerden gelen açıklamalar ve kamuoyuna yansıyan haberler, üç partinin hem son yerel seçimler hem de 2023 seçimlerinde uyguladıkları stratejileri değiştirme arayışında olduğunu gösteriyor.
Seçimin son haftasında Batı medyası beklendiği üzere Cumhurbaşkanı Erdoğan karşıtı kampanyasına hız veriyor
Neredeyse bütün Batılı yayın kuruluşları ise Erdoğan'ın karşısında pozisyon alıyor.
Devamı
14 Mayıs seçimlerinin kritik olduğunda iç ve dış kamuoyu hemfikir. Ancak seçmen seferberliğinde kendi mahallesindekini bile "bölücü" diye linç eden öfke neyin göstergesi? Bu seçimlerin "son seçim" olduğunu söylemek hangi aklın ürünü? Ya da iktidarı değiştirerek "Cehennemin kapılarını kapatacağız" diyen eski bir diplomat nasıl bir metafor kullanıyor?
Yardımlar kesilmemeli; aksine deprem bölgesindeki insanlarımızın güncel ihtiyaçlarına göre cevap veren dinamik bir modelle yürütülmeli.
Batı medyasının özellikle Türkiye konusunda muhalif çevrelerin iddia ve söylemlerini sorgulamaksızın kabul etmesi maalesef kronik bir hâl almıştır. Bu yanlı, takıntılı ve kasıtlı hatalı habercilik medya ilkeleriyle de bağdaşmamaktadır.
Mayıs seçimlerine doğru giderken Batı medyası 'muhalefeti birleştirerek Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan kurtulma' kampanyasını başlattı.
Türkiye'yi 2023 sonrasına taşıma konusunda muhalefetin kendisini 'alternatif' olarak sunamaması olgusu gücünü koruyor.. 6’lı masanın asıl meydan okuması dağılma riski değil, vasatlıktan kurtulamamak olabilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı konumlanmaları ve parlamenter sisteme geçişi istemeleri seçmen nezdinde heyecan uyandırmıyor.
Kılıçdaroğlu, FETÖ için kullanılan tabirleri kendince Erdoğan'ın etrafı için sarf ederek bir korku ve intikam iklimi oluşturmaya çalışıyor...
Dış politika milli bir meseledir. Uzun süre iktidar olamamanın getirdiği sorumsuzlukla ve popülist yaklaşımlarla dış politikaya yaklaşılamaz. Dış politikada devletlerin sorumluluğu vardır. Bu sorumluluk sadece iktidarları bağlamaz. Muhalefetin teorik olarak iktidar alternatifi olduğu düşünüldüğünde söylediği sözler, ortaya koyduğu yaklaşımlar uluslararası çevreler tarafından da çok kolay bir şekilde araçsallaştırılır.
Muhalefetin çetin bir gündemi var. Yeni seçim yasasından sonra hem muhalefet partileri hem de akıl verenleri hummalı şekilde senaryoları çalışıyorlar ve nasıl bir ittifak yapısı oluşturulmalı üzerine kafa yoruyorlar.
Macaristan tartışması yeniden gösterdi ki, muhalif kesimler adayın belirlenme zamanı konusunda ikiye ayrılmış durumda. Bir kesim, heyecan uyandıracak bir adayın bir an önce belirlenmesini istiyor. Bunu destek alacağı seçmen tabakalarına mesajlarını ulaştırabilmesi için gerekli görüyor. Diğer kesim ise önce ilkelerin, programın ve hatta geçiş sürecinin belirlenmesini daha elzem buluyor. Aday nasıl olsa masadaki genel başkanlar tarafından belirlenecek. Yani muhtemel ortak aday zaten kendisine masada biçilecek elbiseyi giyecek. Bu da bir yöntem, tercih...