"Yeni Mısır”, ordu ile ülkedeki muhalif siyasal aktörler arasındaki “müzakere” sürecinin sonucunda şekillenecek.
25 Ocak'tan Yeni Anayasa'ya: Mısır'da Dönüşümün Anatomisi
Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki yönetimler sarsılmaya başladığı günden beri dünyanın ve Türkiye’nin gündemi bu değişim sürecine odaklanmış durumdadır. Hiç şüphesiz bu sürecin en önemli halkası Mısır olmuştur. 30 yıldır otokratik bir şekilde ülkeyi yöneten Hüsnü Mübarek, iki hafta baskılara dayandıktan sonra, toplumsal baskının had safhaya ulaşmasıyla, 11 Şubat 2011 tarihinde görevini bırakmak zorunda kalmıştır. Gücü ve otoriter yönetimi, arkasına aldığı ABD ve Mısır ordusu desteği ile yıkılmaz diye bakılan Mübarek’in 18 gün gibi kısa sürede sonunun gelmesi şaşkınlık yaratsa da aslında Mısır’daki devrim süreci Tunus’ta Bin Ali devrilmeden ve Tahrir Meydanı’na göstericiler inmeden çok önce başlamıştır. Başta Müslüman Kardeşler olmak üzere bu süreçte 2000’lerden itibaren örgütlenmeye başlayan muhalefet, etkin teknoloji kullanımlarıyla organize olan gençlik hareketleri, 2004-2008 arası binlerce grev gerçekleştiren işçiler ve protestoları bastırmayarak devrime destek veren Mısır ordusu belirleyici olmuştur.Arap toplumlarındaki devrim süreçlerinin üç ana unsuru olan “ekmek”, “özgürlük” ve “onur”, Mısır’daki ayaklanmanın da hiç şüphesiz temel talep alanlarını oluşturmaktadır. Ülkenin ekonomik gelişim sürecine balta vuran yapısal sorunlar ve yıllardır otokratik yönetimin getirdiği kapalı devre paylaşım düzeni, Mısır’daki büyük çoğunluğun “ekmek” için isyanına zemin hazırlamıştır. Bu bakımdan Mısır’da yaşanmakta olan değişim sürecinde işçiler ve gençlerin ön saflarda yer alması tesadüf değildir. Olağanüstü hal yasasının dayanak sağladığı baskıcı düzen ve halkın taleplerini/eğilimlerini yansıtmaktan çok uzak olan anti-demokratik Mübarek yönetimi, Tahrir Meydanı’nda toplanan halk kitlelerinin “özgürlük” sloganlarının ne kadar haklı olduğunu göstermiştir. Camp David Anlaşması zemininde uzun yıllardır İsrail ile ılımlı ilişkileri olan Mısır yönetimi, halkın bu konudaki hoşnutsuzluğunu görmezden gelirken 2003 yılında başlayan Irak işgaline sessiz kalınması ise bardağı taşıran son damla olmuştur. Bunlara paralel olarak Mısır’da da son yıllarda artan gösteriler zemininde kenetlenen ve sosyal medyayı yoğun olarak kullanan genç kitleler, son aylardaki büyük gösteriler için de hareketli bir zemin teşkil etmişlerdir. “Yeni Mısır” şekillenirken ülkedeki her ana grubun kendi zaviyelerinden bir gelecek tasavvuru bulunmaktadır. Bu gelecek tasavvurunun oluşum sürecinde, içeride başta ordu olmak üzere İslamcı kesimin en örgütlü temsilcisi Müslüman Kardeşler’in, farklı toplumsal kesimleri bir araya getiren Kifâye, 6 Nisan Hareketi gibi gençlik oluşumlarının ve işçi kesimlerini temsil eden unsurların etkin olacağı görülmektedir. Bu genel tabl.