Uzmanlar, ABD Başkanı Trump'ın kasım ayından önce Suudi Arabistan’ı İsrail ile normalleşmeye ikna etmeye çalışacağını, Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın ise tahta çıkması karşılığında ABD ile pazarlık yapabileceğini belirtti.
Devamı
İsrail, ihtiyaç duyduğu anda İngiltere, Fransa ve ABD başta olmak üzere birçok devletten olağanüstü destek aldı. Bugün İsrail'e destek veren ülkelere henüz on yıl öncesine kadar düşman göründüğü birtakım Arap ülkeleri de (Suudi Arabistan, BAE, Mısır) eklendi.
Devamı
Geçen Salı İran'ın sorunlu nükleer programı nedeniyle P5+1 (ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa ve Almanya) ile vardığı Kapsamlı Eylem Planı Anlaşması İran-Batı ilişkilerinde 1979'daki İslam devriminden bu yana yaşanan gerginliği yeni bir işbirliği evresine taşıyacak ölçüde tarihsel bir durum ortaya çıkardı.
Mısır'da takındıkları tavır Batılı aktörlerin bölgesel statükonun risklerini, oluşacak yeni bir demokratik düzenin risklerine tercih ettiklerini gösteriyor.
The Economist ve New York Times'ın bile Türkiye'deki seçimlerde rengini belli ettiği bir ortamda hâlâ partizanlıklarını tarafsızlık kisvesiyle yapanlar var.
Bölgenin oluşmakta olan yeni yapısı dikkate alındığında, Türkiye'nin Haziran seçimlerinden sonra dış politikada karşı karşıya olacağı birçok meydan okumadan bahsetmek mümkün.
Obama'nın Ortadoğu politikası "mecbur olmadıkça müdahil olmama" ve "bölgenin sorunlarını yerel güçlerle çözme" adı altında bölgeyi istikrarsız bir geleceğe sürüklüyor.
Devamı
Eski Mısır istihbarat ve güvenlik bürokrasisinin sert direnci altında ülkeyi yönetmeye çalışan Mursi, sürecin siyasal planlamasını Türkiye ile kurgulayarak götürdü.
Devamı
Yeni Ortadoğuda eski metotlarla ayakta kalabilmek mümkün değildir, Suriye rejimi bunu İsrailden daha önce anlayacaktır.
7 Şubat müdahalesinin Ortadoğu’daki yansımaları, müdahalenin Türkiye’nin sınır ötesi etkinlik ve imkânlarıyla arasındaki irtibatı ortaya koyuyor.
Ortadoğu’daki gelişmelerden sonra yaşanabilecek stratejik ve jeopolitik revizyonların ABD-İsrail ilişkilerini ne denli etkileyeceği herkesin merakını celbeden önemli bir mesele.
Mavi Marmara saldırısının İsrail kamuoyundaki patolojik algısı da İsrail’in değişime olan ihtiyacını ortaya koymaktadır.
İsrail’in Kudüs’te işgal altında tuttuğu bölgelerde yeni 1,600 konut inşa edeceğini duyurması bütün dünyada tepkilere neden oldu. Aslında yeni bir durum söz konusu değil. İşgal altındaki Filistin topraklarında, kulağa ilk anda oldukça masum gelen ‘yerleşimci’ kılıfı altında yıllardır toprak gaspı devam ediyor. ‘Yerleşimci’ ya da daha rafine bir kullandığını düşünenlerce ‘Yahudi Mahallesi’ denilen bölgeler adeta bir Filistin devleti ihtimalini ortadan kaldıracak derecede stratejik ve hız kesmeden artmaya devam ediyor. Sadece geçen sene içerisinde Batı Şeria’da ‘yerleşimci’ işgalleri %5 civarında arttı. Aynı şekilde İsrail’deki yahudi nüfusun yaklaşık %5’i de bu işgal bölgelerinde yaşamaktadır. Filistin’deki işgalin içerisinde başka bir işgal yaratılmış durumda. Yıllar içinde İsrail nüfusunun %5’i bu işgal bölgelerine oldukça kanlı bir şekilde ‘yerleşti’. Ne var ki, 9 Mart’ta ABD Başkan yardımcısının ziyaretine denk gelen 1,600 yeni ev projesi Amerika’dan ‘beklenmedik’ bir tepki aldı.