SETA > Yorum |
Mali'ye Fransa Müdahalesi İçerimler ve Sonuçlar

Mali'ye Fransa Müdahalesi: İçerimler ve Sonuçlar

Fransa'nın Mali'ye müdahalesiyle birlikte, uzun vadede kaybeden yalnızca Afrika değil, aynı zamanda uluslararası camia veya Batı da oldu.

Mali Geçici Hükümeti’ne ve Birleşmiş Milletler (BM)’e askerî müdahale baskısından sonra Fransa, Ocak 2013 itibarıyla Mali’nin kuzeyinde ‘Yaban Kedisi Operasyonu’nu (Operation Serval) başlattı. Birçoklarının ileri sürdüğü gibi uluslararası toplumun çıkarlarına değil Fransa’nın çıkarlarına hizmet eden harekât, bölge ve ötesi için çeşitli nedenlerden dolayı büyük risk içeriyor. Operasyonla ilgili bilgi ve haberler sadece sıradan olmakla kalmayıp aynı zamanda Fransız medyası tarafından çoğunlukla çıkarlar doğrultusunda yönlendiriliyor. Özellikle, yaşanan insanî trajediyle ilgili bilgi eksikliği dikkat çekici ve harekâtın imajına hasar veriyor.

MALİ’DEKİ ÇATIŞMANIN ULUSLARARASI ÜÇ AKTÖRÜ

Kısaca göz atıldığında, bu çatışmada üç uluslararası aktör görülüyor. Birincisi Fransa ve Fransa’nın Avrupa ülkelerindeki destekçileri. İkinci kilit aktör Afrika ülkeleri. Konu Batı Afrika’yla ilgili gibi görünse de, Mali’deki çatışmanın sonuçları ve uyuşmazlığın çözüm şekli açısından bütün Afrika’da yansımaları mevcut. Üçüncü aktör ise genel olarak İslam dünyası, zira çatışmanın her iki tarafı da Müslümanlardan oluşuyor.

Libya devriminden bu yana, tek tek devletlerin liderliğinde gerçekleştirilen askerî müdahale biçimine uluslararası politikada giderek daha sık rastlanır oldu. Bunun en son örneği Mali. Fransa’nın Mali’ye müdahalesi ekonomik, siyasî ve terör tehdidi perspektifinden müzakere edilmesine rağmen, bu konuda en büyük yenilgi Batı ve Afrika’nın oldu.

“AFRİKA’NIN SORUNLARINA AFRİKA ÇÖZÜMLERİ”

2000 yılı başlarından itibaren Afrika’nın sorunlarının Afrikalılar tarafından çözülmesi konusunda büyük bir çaba gösteriliyor. Hemen her toplantıda “Afrika’nın sorunlarına Afrika çözümleri” sloganı konuşuluyor. Aslında bu durum, Afrika’da Afrikalı liderlerin kıtadaki sorunların çözümü için büyük çaba gösterdikleri bir diplomasiye kaynaklık etti. 2002 yılında Afrika Birliği Örgütü’ne yeni bir biçim verilirken, ismi Afrika Birliği olarak değiştirildi. Kıtanın gelişmesi için ‘NEPAD ekonomik stratejisi’ ifade edildi. Ve Afrikalı liderler uluslararası camianın desteğini kazanmayı başardı. Afrika şimdilerde G-8 ve G-20 ile diğer uluslararası platformlarda önemli bir gündem maddesini teşkil ediyor.

Afrikalıların uyuşmazlıklara karşı çözüm tedbirleri çok daha etkileyiciydi. Afrika Birliği; Fildişi Sahili, Burundi, Kongo, Somali ve daha birçok çatışma bölgesinde arabuluculuk toplantıları düzenledi, bu amaçla çeşitli yerlere barış gücü gönderdi.
Bu noktadan bakıldığında, Afrikalıların girişimlerinin tamamının başarılı olduğu söylenemez ama kıtaya sahip çıkmak için çalıştıkları ve istekli oldukları, çatışmasız bir kıta için tedbirler aldıkları aşikâr. Buna rağmen çoğu zaman malî ve yapısal sıkıntı içindeler.

Mali’ye Fransa’nın askerî müdahalesi Afrika’nın kıtaya sahip çıkma döneminin sonuna gelindiğinin bir işareti olarak görülebilir. Gerçek şu ki; bölgesel organizasyon ECOWAS ile BM’nin müdahaleye destek vermeleri meseleyi değiştirmiyor. Afrikalılar kendi krizlerini çözme girişiminde bulunmakta başarısız oldular ve aslında bu durum onlar için daha kolay olabilirdi ve uluslararası toplumun malî ve eğitim desteğini kazanmak için momentum oluşturulabilirdi. Zira güvenlik tehdidi nedeniyle meselenin uluslararası boyutu söz konusu.

MALİ’DE KAYBEDENLER

Uzun vadede kaybeden sadece Afrika değil. Uluslararası camia veya Batı da kaybetti. Camianın Afrika’daki mevcut problemi çözebilmek için ne isteği ne de kaynakları mevcut. Kıtada yeterli bir Afrika liderliği oluşturmak ve buna destek vermek her zaman her iki taraf için de en iyi çözüm. Görünüşe bakılırsa bu fırsat Mali müdahalesiyle kaçırılmış oldu.

Mali’deki çatışma sadece Afrika’yla değil, İslam dünyasıyla ilgili bir sorun. Batı (özellikle Fransa) durumu kendi bakış açısından değerlendiriyor ve bunun bir güvenlik, bir ulusal çıkar konusu olduğunu düşünüyor. Bu şekilde Paris, askerî müdahalenin tek çözüm olduğu konusunda ısrar ediyor. Açıktır ki, askerî operasyon ciddi bir mesele hâline dönüşecek ve İslam dünyasındaki örgütler, kuruluşlar tarafından inceleme altına alınacak. Krizin özellikle din ve etnik boyutu özel dikkat gerektiriyor. Uluslararası İşbirliği Örgütü’nün Mali’de neler olup bittiğini görecek ve rapor edecek gözlemciler göndermesi gerekiyor.

NELER YAPILMALI?

Bu uyuşmazlık ve müdahale ile ilgili olarak bütün silâhlı taraflara acilen soğukkanlı olmaları ve diyalog aramaları konusunda çağrıda bulunulması gerekiyor. Mülteci krizi giderek büyüyor; Moritanya, Nijer ve Burkina Faso’dan Mali’nin güneyine giriş yapılıyor. Bu bölgelerde devlet desteği yeterli değil ve sivil toplum kuruluşlarının büyük bir rol üstlenmesi gerekiyor. Sağlık ve eğitim faaliyetlerine de benzer şekilde acilen ihtiyaç duyuluyor. Ancak şu anda en büyük sıkıntı önümüzdeki yıllarda kıtada Afrika çıkışlı bir gündem için nasıl momentum oluşturulacağı…

Political Reflection Magazine - Bahar 2013
Çeviri: Handan Öz