SETA > Avrupa Araştırmaları |
Macron İslamofobinin Normalleşmesi ve Türkler

Macron, İslamofobinin Normalleşmesi ve Türkler

Fransa'da ekonomik olarak kriz yaşanırken ve her hafta binlerce vatandaş sokağa inerken Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 18 Şubat'ta "İslamcı ayrılıkçılık" (séparatisme islamique) adını verdiği bir konuda basın toplantısı düzenleyerek mevcut yabancı dil eğitim sistemini eleştirdi.

Fransa'da ekonomik olarak kriz yaşanırken ve her hafta binlerce vatandaş sokağa inerken Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 18 Şubat'ta "İslamcı ayrılıkçılık" (séparatisme islamique) adını verdiği bir konuda basın toplantısı düzenleyerek mevcut yabancı dil eğitim sistemini eleştirdi. Müslümanların yoğun olarak yaşadığı semtlerde kendi dil, din ve kültürlerini sürdürmelerini Fransa Cumhuriyeti'nden ayrılma girişimi, yani "İslamcı ayrılıkçılık" olarak nitelendiren Macron "Toplumun bir kısmı İslam adına yeni bir siyasi proje geliştirmek istiyor" açıklamasında bulunarak mevcut yabancı dil eğitim sistemini değiştirmek istediğini belirtti. Fransa'da okullarda 80 bine yakın yabancı kökenli öğrenciye "ana dil ve kültürü eğitimi" (ELCO) nezdinde yabancı dil dersleri veriliyor. Bu program başta Cezayir, Fas, Türkiye ve Portekiz olmak üzere farklı 9 ülke tarafından finanse ve organize edilmektedir. Ancak Macron bu konuda "Cumhuriyetin okullarında devletin kontrol sağlayamadığı derslerin verilmesi beni rahatsız ediyor. Müfredat konusunda bir kontrol sağlayamıyoruz ve bu bir sorun" değerlendirmesinde bulundu. İşte Macron, bu eğitimi kaldırarak "İslamcı ayrılıkçılık" ile mücadele etmeyi planlıyor…

Ancak aklıselim kişilerin akıllarına gelen birtakım sorular bulunmaktadır: Acaba "İslamcı ayrılıkçılık" ve dil eğitimi arasında nasıl bir ilişki olabilir? Fransa'da Bask ayrılıkçı örgütü ETA ve Korsika Ulusal Kurtuluş Cephesi (FLNC) örgütünün dışında "ayrılıkçı" bir hareket mi bulunuyor? Söz konusu "İslamcılık" tam olarak ne anlama geliyor?

Macron tüm bu sorulara hiçbir cevap vermedi. Daha doğrusu vermek istemedi. Çünkü bu tarz kavramların kullanılması somut bir gerçekliğe dayanmıyor. Aksine algı ve kurgusal bir söylemin yaratılmasının amaçlandığı ve Müslümanların siyasi bir araç olarak kullanılmaya çalışıldığı açık. Fransa'da seçimler yaklaşıyor ve birçok alanda kriz varken iktidar partisi kendini bu tarz söylemler aracılığıyla kurtarmaya çalışıyor.

Belli bölgesel ayrılıkçı hareketlerin dışında Fransa'da hiçbir grup ülkenin bütünlüğünden kopmak istememiş, yabancı dil eğitimi hiçbir zaman öğrencilerin radikalleşmeleri veya anormalleşmelerine sebep olmamıştır. Son olarak ise "İslamcılık" kavramı hiç kimse tarafından net bir şekilde tanımlanmamıştır. Dolayısıyla Macron'un oluşturduğu "İslamcı ayrılıkçılık" kavramı hiçbir niteliksel veya niceliksel araştırmaya ve temele sahip değildir. Olmayan bir vakanın tespiti nasıl yapılır ki? Hatta hükümet üyelerinin de bunu itiraf ettiği görülüyor. 19 Şubat'ta France Info kanalının programında Fransa Milli Eğitim Bakanı Jean-Michel Blanquer, bir gazetecinin "Kaç semtte İslam hukuku Fransa Hukukunun yerini aldı?" sorusuna, "Bunu tespit etmek çok zor, belli bir rakam yok, ama gayet açık bir şekilde gözüküyor, mesela ben bazı semtlere gittiğimde bunu gördüm" diye cevap verdi. Milli eğitim bakanının sözlerinden de anlaşılıyor ki Fransa hükümeti, "İslamcı ayrılıkçılık" kavramını kullanırken belli bir siyasi örgütü değil; başörtüsü takılması, sakal bırakılması, dini kitabevi açılması, helal restoran işletilmesi ve özel okul kurulması gibi Müslümanların dış görüntüsünü ve yaşam tarzını hedeflemektedir.

.