Ulusal ve uluslararası bir koalisyon tarafından çok iyi hazırlanmış bir senaryonun oynanması ile Mısır’da 3 Temmuz darbesi hayata geçirilmiÅŸ ve ardından açıklanan yol haritası ile de kurumsallaÅŸması hedeflenmiÅŸti. Darbeye giden sürecin önemli stratejilerinden birisi “devrimci gençlik” ile Ä°hvan arasında bir çatışma atmosferi yaratarak, 3 Temmuz darbesinin yeni bir devrim olarak sunulabilmesiydi. Ancak Mursi’yi devirip iktidarı ele alan darbe aktörleri, ontolojileri gereÄŸi gerçek yüzlerini göstermeye baÅŸlayıp adım adım faÅŸizan bir rejim inÅŸa etmeye baÅŸlayınca, devrimci gençlerde devrim kutlamasını bırakıpdarbe karşıtı direniÅŸin parçası haline gelmeye baÅŸladılar. Dinamizmleri ile 25 Ocak devriminin itici gücünü oluÅŸturan gençler, böylelikle yeni bir isyanın ateÅŸini yaktılar. Mısır’da son günlerde yaÅŸananlar bize, eÄŸer Ä°hvan ve devrimci gençlik geçmiÅŸi bir kenara bırakıp demokratik yeni Mısır için birlikte hareket edebilirlerse, darbenin beklenenden çok daha kısa bir sürede sonlanabileceÄŸini gösterdi. 25 Ocak sonrasında devrimde önemli roller oynamış gençler, birçok hareket oluÅŸturarak örgütlü hale geldiler. Mübarek’i devirmiÅŸ olmanın getirdiÄŸi muazzam bir öz güven patlaması yaşıyor, yeni Mısır’ı da kendi hayalleri çerçevesinde inÅŸa edeceklerini düÅŸünüyorlardı. Dünyayı dolaşıp, Mübarek’i nasıl devirdiklerini anlatan gençler, realist olmaktan çok uzak idealist ve ütopik olarak deÄŸerlendirilebilecek bir Mısır hayalinin gerçekleÅŸmesi adına mücadele içerisindeydiler.
DEVRÄ°MCÄ° GENÇLÄ°K Ä°HVAN ÇATIÅžMASI
Devrimci gençliÄŸin yanında liberal-seküler ve Ä°slamcı partilerin yanı sıra 25 Ocak devriminin ilk günlerinde kurumsal olarak boy göstermemiÅŸ, ancak örgütlü yapısı ile 18 gün süren mücadelede meydanlardaki asıl insan gücünü oluÅŸturmuÅŸ Ä°hvan tüm gücü ile kendini göstermeye baÅŸlamıştı. Ä°hvan-ı Müslim yeni dönemde Hürriyet ve Adalet Partisi’ni kurarak siyaset sahnesinin en önemli sivil aktörü haline gelmiÅŸti. Mübarek istifasını verdikten sonra yetkilerini Yüksek Askeri Konsey’e (YAK) devretmiÅŸ, konsey bu yetkilerle Savunma Bakanı ve Genel Kurmay BaÅŸkanı MaraÅŸel Tantavi liderliÄŸinde ülkeyi yönetmeye baÅŸlamıştı. Konsey ülkeyi istikrarlı bir ÅŸekilde demokrasiye taşıma vaadinde bulunmuÅŸtu. Ancak Tantavi ve diÄŸer generaller bir türlü iktidarı ne zaman sivil yönetime devredeceklerini açıklamıyor ve kendi yönetimleri boyunca her hangi bir reform yapma niyeti göstermiyorlardı. Gençler bu durumdan rahatsız olurken Ä°hvan ise askerlerle iletiÅŸim halinde sürecin tedrici bir ÅŸekilde ilerlemesinden yana bir pozisyon almıştı.
Mübarek’in devrilmesinden 9 ay geçmiÅŸ olmasına raÄŸmen MaraÅŸel Tantavi liderliÄŸinde YAK’ın ülkeyi yönetmeye devam etmesi devrimci gençlerin tepkisinin sonunda büyük gösterilere dönüÅŸmesine sebebiyet verdi. 2011 Kasım ayında Kahire’nin Muhammed Mahmud Caddesi’nin Tahrir Meydanı’na çıkan bölümünde güvenlik güçleri ile 6 Nisan, Hepimiz Halil Saidiz, DeÄŸiÅŸim Ä°çin Gençlik Örgütü, Devrimci Sosyalist Gençlik gibi birçok devrimci gençlik yapılanması ve onlara destek verenler arasında 6 gün süren çatışmalar yaÅŸandı. “Muhammed Mahmud Olayları” olarak anılan bu çatışmalar boyunca onlarca genç gösterici hayatını kaybederken, Ä°hvan’ın hem gösterilere katılmaması hem de yaÅŸanan çatışmalardan devrimcileri sorumlu tutması gençlerle arasını tamamen açtı. Devrimci gençler Ä°hvan’ı 25 Ocak devrimine maslahatı için ihanet etmekle suçladılar. Ä°hvan ise yaklaÅŸan Halk Meclisi seçimlerini tehlikeye atacak bir gerilimden uzak durmaya çalışıyor ve yaÅŸanan çatışmaları seçim sürecini sabote etmeye yönelik bir komplo olarak görüyordu.
Meclis seçimleri de devrimci gençlik hareketleri ile Ä°hvan arasındaki gerginliÄŸi artıran bir sürecin yaÅŸanmasına neden oldu. Seçimler sonucu Ä°hvan’ın kurduÄŸu Hürriyet ve Adalet Partisi’nin oluÅŸturduÄŸu koalisyon yüzde 37’lik bir oy oranı ve Mecliste 255 vekil çıkartarak mutlak bir zafer kazanırken, gençlerin kurduÄŸu yada dâhil olduÄŸu siyasi partiler hemen hemen hiçbir varlık gösteremediler. Bu durum büyük hayal kırıklığına neden olurken, devrimci gençliÄŸin Ä°hvan’a yönelik “devrimi bizden çaldı” suçlamalarını da beraberinde getirdi. YAK tarafından, fülul olarak görülen Kemal Ganzuri’nin BaÅŸbakan olarak atanmasına Ä°hvan’ın güvenoyu vermesi de büyük bir eleÅŸtiri aldı. Bu kamplaÅŸma ve karşılıklı suçlamalar artarak devam ederken, Ä°hvan’ın adayı Muhammed Mursi’nin karşısına cumhurbaÅŸkanlığı seçimlerinde fülulun adayı olarak Ahmet Åžefik’in kalması bazı liberal ve seküler gruplarla birlikte devrimci gençlerinde Fairmont AntlaÅŸması olarak bilinen bir mutabakatla Mursi’yi desteklemesine neden oldu. Ancak görece yumuÅŸama dönemi kısa sürdü ve Mursi’nin CumhurbaÅŸkanlığında kendilerine verdiÄŸi sözü tutmadığını ifade ederek, ÅŸiddetli bir muhalefet baÅŸlattılar.
Mursi’ye yönelik genel muhalefet her geçen gün güç kazanırken, 2012 Kasım’ında ilan edilen Anayasa Deklarasyonu’ndan sonra büyük gösteriler gerçekleÅŸmeye baÅŸladı. Göreve geldikten kısa bir süre sonra Yüksek Askeri Konsey’i kışlasına göndermeyi baÅŸaran Mursi’ye karşı, deklarasyon nedeniyle büyük bir tepki gösterilmiÅŸti. Mursi’nin kararlarına geçici bir süre hukuki dokunulmazlık veren bu kararname aslında yeni Anayasa’nın çıkartılabilmesi adına bir adım olsa da, büyük bir tepkiye neden oldu. Sistematik bir manipülasyon ile de bu süreçdevrimci gençlerin Muhammed el Baradey’in diÄŸer seküler, liberal ve Nasırcı pozisyonlarla birlikte kurduÄŸu ve fülulla da ortak hareket etmeye baÅŸlamış olan Ulusal KurtuluÅŸ Cephesine yakınlaÅŸtırmış oldu. Ä°ttihadiye CumhurbaÅŸkanlığı sarayının önünde gerçekleÅŸen gösteriler sırasında Ä°hvancı gençlerle devrimcilerin karşı karşıya gelmesi ve çoÄŸu Ä°hvan mensubu olsa da on gencin hayatını kaybetmesi ise devrimci gençlerin blok halinde darbeye giden sürecin içinde yer almalarına neden oldu. Mursi’nin CumhurbaÅŸkanlığı’nın birinci yıl dönümü 30 Haziran’da devirmeyi ön gören darbe planı olan Temerrud Hareketi’nin sokak eylemlerine dahil oldular ve darbenin gerçek yüzü ile yüzleÅŸene kadar da ikinci bir devrimin parçası olduklarını zannettiler. Ä°hvan’ın ve Muhammed Mursi’nin hataları ve devrimci gençlerin 25 Ocak süreci ile perçinlenmiÅŸ aşırı öz güvenleri ve siyasi basiretsizlikleri, fülulun her iki kesimi bir birine karşı yönlendiren stratejisi ile birleÅŸti. Böylelikle 3 Temmuz’da bir devrim görüntüsü altında darbe gerçekleÅŸmiÅŸ oldu.
Tahrir Meydanı baÅŸta olmak üzere birçok yerde kutlamalar yapılarak devrim havasında gerçekleÅŸen askeri darbe, Ä°hvan ve diÄŸer Ä°slami hareket mensuplarından beklemediÄŸi ölçekte bir direniÅŸ ile karşılaşınca kısa sürede ÅŸiddet kullanarak direniÅŸi kırmaya çalıştı. Tüm Mısır sathında adeta katliamlar yaÅŸanmaya baÅŸlandı ve dolayısı ile kutlama havası da bir anda bitmiÅŸ oldu. Åžiddet arttıkça göstericilerin direncide arttı ve ülke adım adım kaosa doÄŸru sürüklenmeye baÅŸladı. Ä°hvan-ı yalnızlaÅŸtırdıklarını düÅŸünen darbe aktörlerinin kendi içinde de çatışmaya baÅŸladıkları bir dönemde, Rabia ve Nahda meydanlarında çok büyük katliamlar yaÅŸandı. Bu süreçte devrimci gençlik hareketleri de adım adım “30 Haziran Devrimi” olarak gördükleri sürecin aslında bir darbe olduÄŸu bilincine varmaya baÅŸladılar ancak biraz Ä°hvan’a duydukları öfke yüzünden biraz da içine düÅŸtükleri utancı itiraf edememekten yaÅŸananları sert bir ÅŸekilde eleÅŸtirseler de hala mevcut durumu darbe olarak adlandırmaktan uzak durdular. Taki Muhammed Mahmud olayları ve üniversitelerde baÅŸlayan gösterilere karşı ordu ve polis güçlerinin müdahalesine kadar.
DARBE SONRASI DEVRÄ°MCÄ° GENÇLER
Muhammed Mahmud Olayları’nın ikinci yıldönümünde Mısır’ın birçok ÅŸehrinde devrimci gençlik hareketleri ve bazı liberal-seküler partiler anma gösterileri yapmak istediler ve bu gösterilere sert müdahale gerçekleÅŸti. Çok sayıda genç yaÅŸanan çatışmalarda yaralandı. 30 Haziran sonrası ilk defa devrimci gençlerle yeni iktidar karşı karşıya kaldı ve gençler darbenin soÄŸuk yüzü ile adeta yüzleÅŸmiÅŸ oldular. Ardından olaÄŸan üstü halin kalkmasına paralel Biblavi hükümetinin hazırladığı ve geçici CumhurbaÅŸkanı Adli Mansur’un onayladığı yeni Gösteri ve yürüyüÅŸ kanununa yönelik eylemler sırasında büyük çatışmalar yaÅŸandı. Mübarek dönemini andıran yeni kanunla gösteri yapabilmek neredeyse imkânsız bir hale gelirken, güçlerini mobilize olma ve gösteri yapabilme yeteneklerinden alan devrim gençlik hareketleri bu yasaya karşı diÄŸer darbe karşıtları ile birlikte çok sert cephe aldılar. Akademik dönemin baÅŸlaması ile birlikte özellikle üniversitelerde öÄŸrenciler büyük gösteriler düzenlerlerken, polisin müdahalesi sonucunda Kahire ve Ezher Üniversitesi’nde bazı öÄŸrenciler hayatını kaybetti ve bu durum gösterilerin daha da büyümesine neden oldu. Özellikle Biblavi hükümeti ve Ä°ç Ä°ÅŸleri Bakanı Muhammed Ä°brahim gençlerin hedefi olurken, emniyet güçleri harekete geçerek 6 Nisan Hareketi’nin kurucusu Ahmed Maher ve solcu aktivist Alaa Abdul Fettah gibi birçok gençlik liderini gözaltına aldı. Devrimci gençlerin tekrardan meydanlara inmesi Mısır kamuoyunda da büyük yankı uyandırırken, Ä°hvan’a karşı mücadele ediyor görüntüsü içinde olan darbe aktörlerini de ciddi anlamda sarsmaya baÅŸladı.
3 Temmuz’dan bugüne deÄŸin Mısır’da yaÅŸananlar hem Ä°hvan hem de devrimci gençlik adına nasıl bir manipülasyona maruz kaldıklarını ve böl yönet taktiÄŸi içerisinde 25 Ocak devriminden sonra tekrardan Mübareksiz bir Mübarek rejimi izle yüzleÅŸtiklerini göstermiÅŸ oldu. Siyasi basiretsizlik, uzlaşı kültürün yetersizliÄŸi, uzun yıllar boyunca rejim tarafından bir birlerine karşı denge unsuru olarak kullanılmalarının getirdiÄŸi bagajlar. Ä°hvan’ın realist tedrici deÄŸiÅŸim arzusu, gençlerin devrimci ruhları. Arada yaÅŸanan çatışmayı açıklayabilmek adına birçok neden sayılabilir Ancak gelinen noktada darbe her geçen gün faÅŸizan yüzünü gösterirken, Ä°hvan ve Devrimci Gençlik Hareketleri geçmiÅŸi bir kenara bırakarak darbeye karşı birlikte hareket etmek zorundalar. Her iki tarafın da faÅŸist rejimi ve aktörlerini daha iyi tanımaları ve siyaseten önemli bir tecrübe kazanmaları maslahatlarının birlikte olduÄŸunu anlamalarını saÄŸlayabilecek mi, bunu önümüzdeki günler gösterecek.
[Star Açık GörüÅŸ, 08 Aralık 2013]