Mısır Darbe Rejiminin Bedelini Ödüyor

Mısır'da 2013’teki darbenin ardından iktidara gelen Sisi rejimi, ekonomik anlamda kötü gidişi engelleyemediği gibi yanlış dış politika tercihlerden dolayı ülkeyi bölgesel düzeyde pasif bir aktör haline getirdi.

Devamı
Mısır Darbe Rejiminin Bedelini Ödüyor
FETÖ yü Anlama Kılavuzu

FETÖ’yü Anlama Kılavuzu

SETA Vakfı tarafından yayınlanan ve Enes Bayraklı ve Ufuk Ulutaş tarafından derlenen FETÖ’nün Anatomisi isimli kapsamlı çalışma örgütün ilmi açıdan anlaşılması ve anlatılması adına önemli bir boşluğu doldurmaktadır.

Devamı

Mısır'da yüzlerce kişinin hayatını kaybettiği 14 Ağustos'taki Rabia katliamına giden süreçte ülke medyası da gerçeklerin üstünü örtme görevini üstlendi.

15 Temmuz darbe girişimine yönelik Alman siyaseti ve medyasının tutumu Almanya’da Türkler tarafından organize edilen mitinglerle birlikte bu analizde değerlendirmeye tabi tutulmuştur.

2013’ün yaz aylarından itibaren farklı cephelerden gelen tehditlerle yüzleşmek durumunda kalan Türkiye ekonomisi, tüm olumsuzluklara rağmen büyümesini devam ettirerek ayakta kalmayı başardı.

15 Temmuz gecesi ve sonrasında yaşananların toplumsal hafızada bıraktığı izlere bakmak ve bunların analizini doğru yapmak gerekiyor. Bu doğrultuda hazırlanan en kapsamlı çalışmalardan biri, Demokrasi Nöbetleri: Toplumsal Algıda 15 Temmuz Darbe Girişimi başlıklı saha araştırması.

Fetö’nün Müttefikleri Yeniden Siyaset Sahnesinde

Dün FETÖ'nün ve PKK'nın dümen suyundan gidenler, geçmişte olduğu gibi bugün de "seni başkan yaptırmayacağız" kampanyasına başlamış durumdalar.

Devamı
Fetö nün Müttefikleri Yeniden Siyaset Sahnesinde
Kılıçdaroğlu nun Hikmetli Sözleri

Kılıçdaroğlu’nun ‘Hikmetli’ Sözleri!?.

Çok edebi, pek latif ve hikmetli sözler. Âdeta siyasi konuşma değil de edebiyat. Buz gibi ‘mağdur edebiyatı’!

Devamı

CHP Lozan’ı bahane ederek aradığı fırsatı buldu; “Yenikapı Ruhu buysa biz yokuz”... Böyle olacağı belli olmasına rağmen sustuk. İnanmasak da belki CHP değişmiştir dedik.

Türk toplumundan dinini, maneviyatını veya onları simgeleyen ezanını, salasını alırsan geriye bir insan yığını kalır.

“Erdoğan gibi dönüşüm ve ilerlemeyi temsil eden bir lider statükocu güçleri huzursuz ediyor.”

Birkaç gün öncesine kadar gözümüzün içine baka baka ve alay edercesine “demokrasi düşmanı Türk’ten” bahseden Alman medyasında Türkiye yavaş yavaş darbe atlatmış bir ülke olarak anılmaya başladı.

Yenikapı ruhuyla birlikte artık Türkiye’de sivil siyasete karşı vesayet odakları ile işbirliği yapma dönemi kapanmıştır. Çünkü 15 Temmuz darbe girişiminin milli iradece püskürtülmesi, Erdoğan liderliğindeki AK Parti siyasetinin dillendirdiği fakat diğer aktörlerin varlığını kabule yanaşmadıkları bürokratik vesayetin üzerindeki perdeyi kaldırmıştır.

Türkiye’de muhalefet çoğu zaman Batılı egemenlerle söylem birliği yaparak hatta meşhur ifadesiyle söylersek, “Türkiye’yi yabancılara şikayet ederek” içeride siyaset yaptığı zannındaydı. Yenikapı ruhu bu zannı da tamamen ortadan kaldırmıştır

Türkiye’de darbeler ve darbe girişimlerinin daha önce İttihatçı, laikçi, NATO’cu gibi türleri vardı fakat 15 Temmuz Türkiye’nin ilk mesiyanik darbe girişimi olarak tarihin çöplüğüne atıldı. 15 Temmuz’da FETÖ mesiyanizmi Türkiye’yi kanlı bir askeri darbeyle esir almaya çalıştı. Cumhurbaşkanından sivil halkına, askerinden polisine, medyasından belediyesine kadar tüm Türk halkı direndi ve FETÖ’nün kehanetlerini boşa çıkardı.

Demokrasi nöbetleri, pratikte bir tehlikenin varlığını önceleyen bir duruşa işaret etmenin yanı sıra halkın darbeye karşı duruşunu da sembolleştiren bir etkiye sahip. İnsanlar meydanları doldurarak demokrasiye ve anayasal meşru hükümete sahip çıktıkları mesajını her gece tazeliyor.

Kısa vadede uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları ve sıcak parayı kontrol eden uluslararası aktörlerden Türkiye’nin kredibilitesi ve yatırımların güvenliği ile ilgili tepkisel tavırlar beklenebilirse de orta ve uzun vadede yapısal reform gündemine dönülmesi ile hem doğrudan yatırımların hem de portföy yatırımlarının artacağını öngörüyoruz.

Erdoğan’ın, çağrısında kararlı ve tereddütsüz bir tutum sergilemesi bu özgüveni pekiştirdi. Erdoğan’ın gece boyunca tüm camilerden sala ve ezan okutması gibi taktik hamleleri ve can güvenliği konusunda güvencesi yokken bile başkomutan olarak Atatürk Havalimanı’na gelebilmesi, cephede savaşın kazanılmasında kritik eşiklerden biriydi.

Cuma akşamı bir program çekimi için Ankara’daki TRT Haber rejisindeydim. Programın bitmesinin ardından saat 22:00 sularında, darbeci askerlerin kanalı basmasından sadece 5-10 dakika kadar önce, kanaldan ayrılıp eve doğru giderken üzerimizden alçak irtifada uçaklar uçmaya başladı. Aslında ilk dakikalarda ben de Türkiye’nin geri kalanı gibi bunun bir tatbikat ya da terör alarmına yönelik hareketlenme olduğunu düşündüm. Ancak tüm emareler bir darbe girişiminin yaşandığını gösteriyordu.

Avrupa siyasetinin ve medya dünyasının önde gelen aktörlerine baktığımızda daha önce Türkiye’de, Mısır’da ve Cezayir’de yaşanan darbe örneklerinde olduğu gibi hareket ettiklerini, kararlı bir şekilde darbeye karşı çıkmak yerine darbe sonrası iktidarın kim olacağına odaklanarak ikircikli bir politika izlediklerini görüyoruz.

Bundan üç ay önce Michael Rubin gibi tipler darbe lafını ettiğinde hepimiz çok sinirlendik. Bu tip adamların bir provokasyon peşinde olduklarını düşündük. Hayal kurduklarını söyledik. Islık çalarak darbe çağırdıklarını hep biliyorduk. Ama bu ıslığa koşanların olacağını bilmiyorduk. Çünkü olabilecek bir şey değildi.