Trump, Gazze'nin geleceğine ilişkin skandal ifadelerine devam ediyor. Filistinlilerin Gazze'den sürgün edilmesine yönelik açıklaması dünya genelinde infial oluşturdu.
Bu açıklamaya, "Batı Şeria'nın 'ilhakı' hakkında bir ay içinde duyuru yapacağı" ve ardından da "Gazze'nin ABD'ye devredileceği" ve "yeniden inşa edileceği" ile ilgili sözleri eklendi.
Trump, Filistinlilerin yerinden edilmesiyle ilgili her gün daha da radikal olan yeni bir açıklama yapıyor. Bir önceki açıklamasının oluşturduğu infial ve şok dalgası dinmeden, çok daha tartışmalı yeni bir plandan bahsetmesi belirli bir stratejinin ürünü.
Trump'ın, bir savaş suçu olan "zorla göç ettirme" fikrinin tartışılabilir bir seçenekmiş gibi sunulmasının yanlışlığını ifade edenlerin sayısı hiç de az değil. Çünkü en baştan tartışmaya bile açmadan reddedilecek bir mesele, daha sert ve radikal öneriler getirilerek önce tartışılabilir hale getirilmeye çalışılıyor. Ardından da bir sonrakini reddetmek için bir öncekinin sanki müzakere edilebilir bir seçenekmiş gibi algılanması sağlanıyor.
Trump'ın zorla göç ettirmeye dönük sözlerinde açıktan Mısır ve Ürdün'ün adı geçti. Ama diğer bölge ülkelerine de referans vardı. Hatta Trump, "Onlara anlattım, yapacaklar, sevdiler bu planı" diyerek bu konuyu bazı ülkelerle müzakere etmiş gibi bir görüntü verdi.
Bu açıklamalarla bölge yönetimlerinin bazıları ile müzakere görüntüsünün verilmeye çalışılması, diğer ülkelerin direncini azaltmak, ülkeler arasında yaklaşım farklılığı varmış gibi göstermek için başvurulan bir yöntem. Maalesef, bölgede bazı yönetimlerin bu konuda geçmişte iyi bir sınav vermediği biliniyor.
İsrail sorunuyla ilgili bölge yönetimlerinin önünde yeni bir sınav var. Bu sınav, Trump'ın etnik temizlik anlamına gelen açıklamalarına karşı dik durmaları... Trump'ın ölümü gösterip sıtmaya razı etme taktiğine boyun eğmemeleri gerekiyor.
Bölge yönetimleri, kendilerini savunmak yerine, Netanyahu yönetiminin soykırımını gündemde tutmalı. Elli binden fazla Filistinlinin ölümünü unutturmamalı. İsrail sorununun, Filistinlilerin ait olduğu topraklardan sürülmesi ile başladığı gerçeğinin manipüle edilmesine izin vermemeli. İsrail'in daha uzun dönemli hedeflere ulaşmak için başvurduğu bu taktiklerin nihai amacını iyi öngörmelidirler.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, bu konuda Türkiye'nin pozisyonunu ifade ederken, aslında diğer bölge yönetimlerinin de nasıl bir tutum takınması gerektiğini net bir biçimde ortaya koydu: "Tehcir meselesi ne bölgenin, ne bizim kabul edebileceğimiz bir durum. Bunu düşünmek bile abesle iştigal. Tartışmaya açılması bile yanlış. Gazze'nin kendi halkını denklem dışı bırakmaya çalışan bütün inisiyatiflere karşıyız."
Gazze halkı soykırıma karşı direnerek canları pahasına topraklarını terk etmediler. Onlar bu zorlu sınavı başardılar. Bu süreçten sonra, ülkelerini yine canları pahasına savunacaklarını öngörmek zor değil.
Trump'ın bir iş tutma tarzı var. Bununla sonuç aldığını düşünüyor. ABD iç siyasetinde, bir önceki dönemde kendisine karşı olan herkesi seçimleri kazanarak yanında hizaya soktu. Medyadan iş dünyasına, bürokrasiden siyasete birçok kişi Trump'ın yanına geçti.
Şimdi, bir benzerinin küresel siyasette ve yönetimlerde yaşanacağını varsayıyor. Küresel düzeni değiştirme hedefinde oluşan dirençleri, bu yeniden hizalandırmayla çözeceğini öngörüyor. Daha radikal çıkışlarla, baskı ve tehdit politikasıyla küresel nüfuz alanlarını büyüteceğini düşünüyor. En kötüyü göstererek, kötü çözümlere yönetimleri razı etmeye çalışıyor. Filistin'de yapmaya çalıştığı bu.
[Sabah, 7 Åžubat 2025]