UCM Kararı, BM Vetosu ve Biden’ın İsrail Mirası

Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) İsrail Başbakanı Netanyahu ve Savunma Bakanı Gallant için çıkardığı tarihi tutuklama kararı, Başkan Biden’a bir kez daha İsrail’in ne kadar yanında durduğunu gösterme ‘’fırsatı’’ verdi.

Devamı
UCM Kararı BM Vetosu ve Biden ın İsrail Mirası
Netanyahu ve Gallant ın Tutuklanmasına Dair Karar ve Başarı Şansı

Netanyahu ve Gallant’ın Tutuklanmasına Dair Karar ve Başarı Şansı

UCM Savcısı Karim Khan, 20 Mayıs 2024 tarihinde Ön Yargılama Dairesi'ne sunduğu talebinde Hamas'ın Gazze'deki lideri Yahya Sinvar, Hamas'ın El Kassam Tugayları olarak bilinen askeri kanadının komutanı Muhammed Deif, Hamas Siyasi Büro Lideri İsmail Haniyeh, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında yakalama kararı verilmesini talep etmişti.

Devamı

Biden yönetiminin Gazze’ye insani yardım akışı sağlamadığı takdirde İsrail’e silah yardımını durdurulabileceği yönündeki mektubunun yaklaşan Amerikan seçimleriyle alakalı olmadığını düşünmek pek mümkün değil. Bir yıldır yaşanan etnik temizlik ve sivil halkın açlığa mahkûm edilmesi politikasını görmezden gelen Biden yönetimi, seçimlere üç hafta kala bu dramı hatırlamış gibi görünüyor.

Elon Musk, neden Trump’a destek veriyor? Biden-Netanyahu ilişkisine dair Beyaz Saray’dan basına neler sızdırıldı? ABD’de haftanın gündemini, Doç. Dr. Kılıç Buğra Kanat anlatıyor.

Tam bir yıl önce bu hafta bir toplantı için Ankara’daydım. Hamas’ın 7 Ekim saldırıları gerçekleşince Filistin meselesi toplantı günde-minin ana maddesi haline gelmişti. İsrail’in derin bir güvenlik zaafı içinde olduğu ortaya çıkmış ve Hamas’ın bu hamlesinin zamanlaması tartışılıyordu. İsrail’in orantısız karşılık vereceği konusunda görüş birliği vardı. İsrail-Hamas savaşının yeni bir aşamaya geçeceği açıktı ve çatışma sonrasında siyasi çözüm için yapılması gerekenler konuşuluyordu. Bir yıl sonraki duruma baktığımızda İsrail’in Hamas’la çatışmaya girmenin ötesinde Gazze’yi yaşanmaz hale getirerek ve çatışmayı diğer ülkelere taşıyarak “sürekli savaş’’ moduna geçeceği pek de tahmin edilememişti.

Başkan Biden’ın siyasi kariyerinin son BM konuşması, Amerikan diplomasisinin belki de en etkisiz dönemine denk geliyor. 7 Ekim’den beri İsrail’in ‘uluslararası toplum’ nezdinde Amerikan diplomatik güvenilirliğini yerle bir etmesini seyreden Biden yönetimi, BM reformu ihtiyacını dillendirse de bunu gerçek bir yeni uluslararası düzen ihtiyacına binaen değil de sistemden şikâyet eden ülkelerin baskısını hafifletmek için kabullenmiş görünüyor. Yıllardır konuşulan BM reformu ihtiyacını dillendirmeye sadece Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrasında başlayan Biden yönetimi, uluslararası sistemin yapısal reformu adına herhangi bir müzakere süreci başlatmadı. Enerjisini uluslararası sistemin İsrail’e baskı kurmasını engellemeye harcayan Biden, Ukrayna’ya destek, çatışma bölgelerinde insani yardım ihtiyacı, iklim değişikliği ve yapay zekâ gibi bildik temaların ötesine geçmeyecek.

Batı'nın Gölgesinde Doğan Güç: Çin'in Filistin Siyasetinde Artan Etkisi

Aksa Tufanı’nın küresel etkileri artarak devam ediyor. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) başta olmak üzere Batılı hegemonyanın eğitim, siyaset, ekonomi gibi kritik bileşenlerini etkileyen bu süreç aynı zamanda Batı dışı uluslararası ilişkileri de etkiliyor.

Devamı
Batı'nın Gölgesinde Doğan Güç Çin'in Filistin Siyasetinde Artan Etkisi
Kriter'in Mayıs Sayısı Çıktı Irak ile Yeni Dönem Başlıyor

Kriter'in Mayıs Sayısı Çıktı: Irak ile Yeni Dönem Başlıyor

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 90. sayısı raflarda yerini aldı.

Devamı

Hafta içerisinde Almanya'daki PKK yandaşlarının önce Dortmund şehrinde Türk esnafı, sonra da Türkiye'nin Hannover Başkonsolosluğunu hedef alan saldırıları Berlin yönetiminin terörle mücadele politikası konusunda yaşanan sorunları bir kez daha gündeme getirdi. Aslında aynı günlerde Almanya dışında Belçika, Fransa ve İsveç'te de PKK'lıların Türk vatandaşlarına ve temsilciliklerine yönelik benzer saldırılar gerçekleştirmiş olmaları sorunun sadece Almanya ile sınırlı olmadığını, Avrupa'nın büyük bölümünü kapsadığını yeniden gösterdi. Gerek Almanya gerekse diğer Avrupa ülkelerindeki güvenlik güçlerinin Türk vatandaşlarını ve temsilciliklerini koruma konusunda yetersiz kaldığı, PKK yandaşlarına toleranslı davrandıkları görüldü.

İsrail'in Gazze'de Filistin halkına yaptığı katliama karşı "İslami ortak bir duruş ve eylem geliştirme" amacıyla toplanan İslam İşbirliği Teşkilatı'nın (İİT) olağanüstü zirvesi için Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın heyetiyle Riyad'dayız. Zirve öncesi İİT'den yapılan açıklamada bu zirvenin "İslam ümmetinin merkezi davası olan Filistin meselesi ve Kudüs kentine ilişkin tehlikeli gelişmeler" üzerine düzenlendiği vurgulandı. Bu açıklama İİT'nin kuruluş gayesi olan Kudüs'ün korunmasını Gazze'deki katliamın önlenmesi ile bir arada dile getiriyor. 8. Olağanüstü Zirve Suudi Arabistan'ın çağrısıyla toplansa da Türkiye, İİT'nin Gazze'de ateşkes ve iki devletli çözüm süreci için inisiyatif alması için ciddi bir gayret gösteriyor. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan, Taşkent dönüşü Riyad'daki zirveyi çok önemsediğini şu cümlelerle belirtti: "Buraya katılan ülkelerin her biri ne yapabilir? sorusuna odaklanacağız... İslam ülkelerinin Filistin davası ile ilgili hassasiyeti malum ve hem ateşkesin sağlanması hem kalıcı barış ile ilgili yapabileceğimiz çok şey var. Adımlarımızı sağlam, etkin ve barışa hizmet edecek şekilde atmalıyız. Stratejisi oluşturulmamış, iyi planlanmamış adımlar en başta Filistin davasına zarar verir."

İsrail ordusu Gazze işgalini kademeli olarak yürütürken Başbakan Netanyahu, Filistinlilerin katliamını Tevrat'tan alıntılarla meşrulaştırmaya çalışıyor.