Partiler milletvekili aday listelerini dün Yüksek Seçim Kurulu’na teslim etti. Bu yazı yazıldığında MHP ve CHP hariç diğer partilerin aday listesi kamuoyuna tam yansımamıştı. CHP’nin aday listesi tam olarak kesinleşmese de büyük oranda aday gösterilenler ve liste dışı kalanlar aşağı yukarı belli olmuştu.
CHP’nin aday listeleri belli olur olmaz, partinin her kademesinde büyük bir tartışmanın yaşandığı biliniyor.
Aslında bu seçim sürecinde CHP’de atılan hiçbir adım, partinin önemli bir kesiminde normal karşılanmıyor.
24 Haziran sonrasında göreceğiz; CHP içinde bugüne kadar şahit olmadığımız en sert tartışmalar yaşanacak. Şu ana kadar parti içinde büyük çekişmelerin, tartışmaların yaşandığı ama seçimlerden dolayı hep ertelendiği malum.
Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, seçim sonuçlarının ardından genel başkanlığının kesin olarak tartışmaya açılacağının farkında. Böyle olunca da partisinin seçim siyasetinin belirlenmesinde CHP içi dengeler açısından oldukça “cesur ve taktiksel” davranıyor.
Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı adayı arayışında son ana kadar parti içi ve tabandaki büyük tepkiye rağmen Abdullah Gül’ün çatı adaylığında ısrarcı oldu. CHP içinden “Gül’ün kendisinin bile çatı adaylık konusunda Kılıçdaroğlu kadar hevesli olmadığı” eleştirileri yükseldi. Partililer “Yeter” diye isyan etti.
Gül’ün adaylığı olmayınca CHP yönetimi, geçmişte AK Parti ve sağda siyaset yapmış ne kadar eski siyasetçi varsa onları cumhurbaşkanı adayı göstermeye çalıştı. Hiçbir girişimden sonuç alınamadı.
Çatı aday arayışı sırasında Kılıçdaroğlu, 15 CHP’li milletvekilini onlara da danışmadan İP’e transfer etti. Bu transferlerle İP’i Gül’ün adaylığına razı edeceğini düşündü. Ancak buradan da beklediğini elde edemediği için yine açığa düştü. Kılıçdaroğlu, bu konuda da parti çevrelerince “CHP’yi İP’e tamamen angaje etmekle” suçlandı.
Kılıçdaroğlu ve CHP yönetimi, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bir iddialarının kalmadığını görünce seçim sonrası CHP’nin geleceğine odaklandılar.
Cumhurbaşkanlığı çatı adayı arayışı sırasında ve başka pek çok konuda parti içinde genel başkana en büyük itirazları dile getiren Muharrem İnce son anda aday gösterildi.
İnce’nin adaylığı ile ilgili seçim sonrasında Kılıçdaroğlu’nun geleceği ile ilgili birçok senaryo ortaya atıldı. Örneğin İnce’nin daha fazla oy alması durumunda Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığını sürdüremeyeceği söylendi.
Ancak milletvekili aday listeleri açıklanınca Kılıçdaroğlu ve CHP yönetiminin seçim sonrasına yönelik planları da biraz daha netleşti.
Son anda değişmez ise hem İnce’yi destekleyen mevcut vekillerin çok büyük çoğunluğu, hem de İnce’ye yakın aday adayları listelere giremedi. Böylece seçim sonrası İnce’nin CHP’de yeni bir yarışa girmesi zorlaştırıldı.
İnce’nin kendi ekibinin aday gösterilmemesine de parti yönetiminin bahanesi bir anlamda hazır: “Yeni sistemde milletvekilleri bakan olamayacağından, ekibi ile yönetmesi için onları aday göstermedik.”
Kılıçdaroğlu’nun parti içinde sadece İnce’nin ekibini değil, aynı zamanda muhalif başka birçok milletvekilini de tasfiye ettiği görülüyor. Örneğin kongre öncesinde kendi manifestosunu açıklayan ve Kılıçdaroğlu’nu “CHP’yi sağcılaştırmakla” suçlayan İlhan Cihaner gibi isimler de aday gösterilmedi.
Çatı adaylığı arayışı sırasında, Gül’ün adaylığına yüksek sesle karşı çıkanların da listelere konmadığı yine CHP içinden dile getirilmekte.
Kılıçdaroğlu ve parti yönetiminin SP’yi kendi listelerinden önemli yerlerden aday göstermesi ve bazı eski sağ siyasetçilere listelerin ön sıralarında yer vermesi de CHP içindeki isyanı seçim öncesinde başlatmış durumda.
Sonuç olarak CHP ile ilgili şu tespiti yapmak mümkün: CHP hem cumhurbaşkanlığı hem de milletvekilliği seçimlerinde kendi iç iktidar çatışmalarına odaklanmış durumda. Seçim motivasyonunu da bu çatışmalar yönlendirecek. Ancak bugün için ertelenen her eleştiri, seçim sonrasında CHP’yi sarsacak.
[Türkiye, 22 Mayıs 2018].