Hangi Amerikan kabinesinden ne hayır gördük ki" diyebilirsiniz. Bir bakıma haklısınız. Amerika'nın Türkiye'ye bakışı çoğunlukla dostane olmamıştır. Ancak işine geldiği dönemlerde Türkiye'ye yönelik tuhaf bir Amerikan teveccühü olur. Biz de hep beraber "eniştem bizi niye öptü" diye endişeye kapılırız. En iyi örneği Öcalan'ın Türkiye'ye teslimidir. Dönemin Başbakanı Amerikalıların neden böyle bir güzellik yaptığına bir türlü anlam veremediğini söylüyordu. Muhakkak bir hesap vardır diye düşünüyordu. Pek akıl erdiremiyordu; o ayrı mesele.
Aslında Türk-Amerikan ilişkilerini basit bir düşmanlık sarmalına indirgeme eğiliminde değilim. İlişkilerde karşılıklı ihtiyaç zaman zaman artış gösterir. O tarihlerde "stratejik müttefik" veya "model ortaklık" gibi kavramlar sıkça kullanılır. Sonra yeni şartlar ışında bunların hepsi bir kenara bırakılır. Türkiye'de anti-Amerikancılık yükselişe geçer. Amerika'da Kongre Türkiye'ye hesap kesmeye kalkar. Tarihe bakın. Elliler başkadır. Altmışlar, yetmişler bambaşka. Bu nedenle ben genel itibariyle bu tür dostluk ve düşmanlık söylemlerine çok aldırış etmek niyetinde değilim.
Biden kabinesi Türkiye dostu sayılmaz
Ama Biden'la birlikte iktidara gelenlerin Türkiye'ye karşı pek de dostane tavır içinde olmadıklarını da hepimiz biliyoruz. Sullivan, Blinken, Austin ve McGurk gibi isimler bunların başında geliyor. Obama döneminde geliştirdikleri alışkanlıklarını yeni döneme yansıtmaya çalışanlar olacaktır. Mesela Blinken başladı bile. Türkiye'den bahsederken "sözde müttefik" ibaresini bilerek seçti. Dahası Türkiye'yi cezalandırmak isteyenler korosunun bir parçası olduğunu da açıkça dile getirdi. McGruk zaten bildiğiniz gibi. PYD ile ilişkisi hiçbir zaman profesyonel bir ilişki biçimi olarak kalmadı. Duygusal ifadelerini bile hatırlıyoruz. Karakterlere bakınca yakın dönemde Türk-Amerikan ilişkilerinde yeni ve temiz bir sayfa açılma ihtimalinin oldukça düşük olduğunu görebilirsiniz.
ABD'de ortak bir siyasi irade yok
Fakat konuyu çok da abartmamak lazım. Genel itibariyle Biden yönetimi kafasını güncel Amerikan siyasetinden pek kaldırabilecek gibi görünmüyor. Türkiye'ye zarar vermeyi özel olarak isteyen siyasi bir irade doğmadığı müddetçe bu bürokratların tek başına Türkiye düşmanlığı yapsalar da Türkiye'yi sıkıştırmaları pek mümkün değil. Ama ortada olumlu bir siyasi karar olmadan da ilişkilerin iki müttefike yakışır biçime dönüşmesi de kolay değil. Bu nedenle genel olarak Türk Amerikan ilişkilerin sancılı fakat sonuçsuz, sabit fakat krizli bir dönem olacağını söyleyebiliriz. Daha basit bir ifadeyle ilişkiler ne kopacak ne de tamir olacak.
Bu sadece Türk Amerikan ilişkileri için geçerli değil. Amerika'nın tüm dünya ile ilişkisi genel olarak böyle kurulacak gibi. Herhangi bir değişim içim 11 Eylül tarzı büyük bir sarsıntı yaşanması ve Amerikan iç kamuoyunun yepyeni bir havaya bürünmesi gerekir. Böylesi bir şok olmadığı müddetçe büyük bir değişim beklenmez.
[Sabah, 25 Ocak 2021].