Yerel seçimlerin sonucuna etki edecek unsurlar genel seçimlerden farklılaşır. Geriye doğru bakıldığında da siyasi partilerin yerelde ve genelde aldığı oyların aynı seçim dönemlerinde bile farklılaştığı görülür.
Çünkü yerelde seçmen davranışını, genel seçimlerden farklı olarak şekillendiren çok farklı dinamikler bulunmakta.
Seçimlerin yapıldığı siyasi konjonktüre göre ülkenin içinde bulunduğu siyasi şartlar, yerel değişkenleri baskılayabilmektedir.
Hem genel hem de yerel seçimlerde seçmenin oy verme motivasyonunun belirleyicilerinden biri bu seçimlerde ekonomi olacak. Ancak yerel seçimin sonucunu tamamen ekonomik gidişatın belirleyeceği algısı ya da beklentisi, eksik bir çıkarım.
Türkiye’de muhalefet şu anda döviz kurundaki oynaklık ve bunun ekonomiye yansımalarını dikkate alarak yerel seçimlerde iktidarın işinin zor olduğunu düşünüyor. Kuşkusuz böyle düşünmesinin bir karşılığı var.
Ekonomik sorunlardan, seçmenin ilk olarak ve doğrudan mevcut iktidarı cezalandıracağını varsayıyorlar.
Ancak seçmen bu gibi durumlarda, mevcut iktidarı ekonomide yaşanan olumsuz gelişmelerden dolayı cezalandıracaksa bir karşılaştırma yaparak, muhalefetin daha iyi bir alternatifi sunma kapasitesini de değerlendirir. Bunu da sadece son gelişmelere bakarak değil, iktidarın geçmiş ekonomik performansı ile muhalefetin ekonomiye dair geçmiş duruşunu ve gelecek perspektifini de mukayese ederek yapar.
Diğer bir etken, 24 Haziran seçimlerinde olduğu gibi yeni hükûmet sistemi ve bu sistemin farklı yansımalarından olan partiler arasında kurulacak ittifaklar ve iş birlikleri de seçim sonuçlarına etki edecek.
Seçmenin yerel yönetimler algısı ve beklentisi giderek değişti. Seçmenin belediye başkanından beklentisi, temizlik, çevre düzenlemesi ve altyapının yeterliliği gibi klasik belediye hizmetlerinin çok ötesine geçmiş bulunuyor. Bunları zaten yapması gerekenler olarak görüyor. Bu hizmetlerde bir eksiklik olduğunda doğrudan cezalandırma mekanizmasını işletiyor.
Ancak seçmenin artık bunların yanında, belediye başkanından, seçim çevresinin kalkınması başta olmak üzere, iş imkânlarının artırılması, yenilikçi hizmetlerin devreye sokulması ve hayatının her anlamda kolaylaştırılmasına kadar birtakım yeni beklentileri var.
Türkiye’de yerel seçimlerde ideolojik konumlanma üzerinde oy verme davranışı giderek hizmet temelli bakış açısına doğru yönelse de, bazı bölgelerde hâlâ ideolojik konumlanma iş görüyor. İdeolojik konumlanmanın sert olduğu yerlerde partiler arasındaki ittifak ya da iş birliği seçenekleri, bu seçimde mevcut durumu değiştirebilir.
Siyasi partilerin yerele ilişkin vizyonunda, halkla temas, sosyal belediyecilik, şikâyetlerin dinlenmesi gibi konularda birbirine yakınlaşma var. Ancak bu konular siyasi partilerin aday tercihlerine göre farklılaşabilmekte. Partiler için iyi örnekler olduğu gibi kötüleri de var.
24 Haziran milletvekilliği seçimlerinde, partilerin aday tercihleri sonuçlar üzerinde önemli oranda etki etti.
Bu yerel seçimlerde de partilerin aday tercihleri önemli belirleyicilerden biri olacak. Partilerin bu yedi aylık süre içinde yoğunlaşmaları gereken en önemli konulardan biri, yerelde karşılığı bulunan, halkta algısı olumlu olan belediye başkan adaylarını bulmak.
Özellikle partiler arasındaki iş birlikleri dikkate alındığında kritik seçim bölgelerinde aday tercihleri çok daha önemli hâle gelecek...
[Türkiye, 11 Eylül 2018].