Başkan Trump, 20 Ocak'a kadar devam edecek "topal ördek" döneminde Amerikan siyasetine damga vurmaya kararlı. Seçim sonuçlarını hala kabullenmeyerek kazandığını iddia etmesi, ortada ciddi bir delil olmamasına rağmen birkaç eyalette açtığı davalar ve Twitter'dan mesaj yağmuruna devam etmesi siyasi şovuna devam etmek istediğini gösteriyor. Bunu şov olarak nitelememizin ana nedeni de başkanın avukatlarının mahkeme kayıtlarındaki hile yapılmadığını ve daha çok usulden itiraz ettiklerini gösteren kendi ifadeleri. Trump, Biden yönetimine geçişin mümkün olduğu kadar zor olmasını sağlayarak siyaset sahnesinden kolaylıkla çekilmeyeceğini göstermek ve Cumhuriyetçi Parti'nin geleceğinde söz sahibi olmak istiyor.
Amerikan tarihinin en kutuplaştırıcı seçimi olarak anılacak 3 Kasım seçimlerinde Cumhuriyetçilerin Senatoda çoğunluğu korumaya yakın olmaları ve Temsilciler Meclisinde de koltuk sayılarını artırmalarına rağmen başkanlığı kaybetmeleri, Trump için hazmedilebilir bir durum olarak görünmüyor. Trumpçılığın Cumhuriyetçi Parti içinde geniş kabul görmesine ve bu sayede birçok milletvekili ve senatörün seçilmesine rağmen Trump'ın başkanlığı kaybetmesi ironik bir durum yaratıyor.
Cumhuriyetçi siyasetçilerin kamuoyu önünde Trump'a seçimi kaybettiğini kabul etmesi çağrısı yapmaktan çekinmelerinin ana nedeni de Trump'ın önümüzdeki dönemde taban üzerindeki etkisinin devam edecek olması.
Trump'ın hazmedemediği diğer bir mesele de "hep kazanan" galip markasına halel gelmesi. Trump meşhur "Çırak" programında zirve yaptırdığı ve sürekli kendi promosyonu için kullandığı bu imajın seçimlerde "kaybeden" imajına dönüşmesine şiddetle direniyor. 2016 seçiminde genel oylarda Clinton'ın 2,5 milyon oy gerisinde kalmasına rağmen 306 delege oyuna ulaşan Trump'ın Biden'dan 5,5 milyon oy fark yemesi ve bu sefer Biden'ın 306 delegeye ulaşması, Trump'ın "kazanan" markasına en büyük darbeyi vuruyor. Bu markanın ticari bir karşılığı var ve seçimi hile olduğu için kaybettiği argümanıyla bu imajı kendine inanan kitleler arasında koruyarak ileriye dönük hem siyasi hem de ticari bir yatırım yapmış oluyor.
Trump, modern zamanların en ayrıksı Amerikan başkanı olarak tarihe geçecek ve topal ördek döneminde geçiş dönemi geleneklerini hiçe sayan tavrı şaşırtmıyor aslında. Trump, kendi yönetimindeki yetkililerin Biden ekibine brifing vermesi ve konuşmasını yasaklayarak geçiş sürecini öteliyor. Bu süreçte ülkede pandeminin yeni vaka ve ölüm rakamlarında her gün yeni bir rekor kırmasına karşın Trump Pfizer ve Moderna şirketlerinin aşı müjdeleri sonrasında aşının bu kadar hızlı zamanda geliştirilmesinde kendi katkısına vurgu yapıyor. Ülkenin geçiş sürecini gerçekleştirerek siyasi belirsizlikten bir an önce çıkması ve pandemiye karşı somut adımlar atması gerektiği tezleri karşısında Trump'ın en önemli önceliğinin kendi tabanındaki imajını, markasını ve siyasi gücünü korumak olduğu anlaşılıyor.
Bir siyasi tavır olarak Trumpçılığın kalıcı olacağını söylemek mümkün ancak Trump'ın siyasi bir figür olarak kalıcı olması için özel bir çaba gerektiği aşikar. Biden'ın 80 milyona yaklaşan oyu karşısında 74 milyona yakın oyla en fazla oyu alan Cumhuriyetçi başkan adayı olması, Trump'ın parti içinde ve Amerikan siyasetinde etkisinin devam edebileceğine işaret ediyor. Dış politikada bir taraftan İran'ın nükleer tesislerine saldırı opsiyonları isteyen bir yandan da güvenlik bürokrasisinin tavsiyelerinin aksine Afganistan ve Irak'ta asker azaltan Trump'ın "sözünü tutan" başkan imajı vermek istediği görülüyor.
2024'te tekrar başkan adayı olma opsiyonunu da açık tutan Trump, hep kazanan, yenilgiyi asla kabul etmeyen, Washington geleneklerini kıran, sonuna kadar savaşan ve müesses nizamın karşı çıkmasına rağmen verdiği sözünü tutan başkan olarak kendi marka değerini koruma derdinde. Topal ördek döneminin oyun planını kendi markasını korumak olarak belirleyen Trump'ın son dört senede olduğu gibi bu son iki aylık dönemde de Amerikan demokrasisinin klasik geleneklerine sadık kalmak gibi bir niyeti yok.
[Sabah, 21 Kasım 2020].