45. Amerikan başkanı Trump Cuma günü yemin etti. Görevine başladı. Başka bir vesileyle Washington'da bulunduğumdan yemin merasimini izleme şansına sahip oldum. Trump'a yönelik Washington'daki genel havayı sizlerle paylaşmak isterim. Amerika'nın Trump'a alışması zaman alacak. Bir grup Trump karşıtı mücadeleyi bırakmayacak. Seçimle gelen Trump'ı seçim dışı yöntemlerle göndermek Washington'da rahat rahat konuşulur hale gelmiş. Yemin günü Amerikan Kongresi'nin önündeki büyük meydan boydan boya boşaltılmıştı. Sadece orası da değil. Bu meydana çıkan neredeyse tüm Washington sokaklarına kısıtlamalar getirilmişti. Merasime katılmak için gelenler ve Trump'ı protesto etmek için gelenler iki farklı grup oluşturdu. Arada karşılaştıkları da oldu. Ortam gergindi. Televizyonlara da yansıdığı gibi polisle çatışmalar da yaşandı. Şehir merkezinde polis asker toplam 30 bin civarında güvenlik görevlendirilmişti. Büyük bir düzen içinde seyircileri içeri aldılar. Tören alanına girince dikkati ilk çeken katılımcı profiliydi. Genelde Amerikan orta-alt sınıflarının Trump'ı desteklediği bir kez daha ortaya çıkıyor. Katılımcı oranı bakımından ise oldukça zayıftı. Örneğin Obama'nın yemin töreniyle kıyaslandığında yarısına bile ulaşmadığını söylemek mümkün. Hava yağmurlu olmasına rağmen, çok soğuk değildi. Ve daha yoğun bir katılım bekleniyordu. Fakat olmadı. Ama Cumartesi günü yapılan Trump karşıtı "kadınlar yürüyüşü" bile daha fazla katılımcı topladı denebilir. Yemin töreninde Trump her zamanki gibiydi. Farklı siyasal aktörlerin ve önceki Amerikan başkanlarının da bulunduğu böylesi bir törende bile siyaset yapmaya devam etti. Kendinden önceki Amerikan başkanlarını halkın başkanı olamamakla suçladı. İlk defa halkın iktidara geldiğini söyledi. Böylesi bir konuşma Amerika'da hem nezaketsiz hem de gereksiz bulunur. Fakat Trump kendine has tavırlarıyla bunu da umursamadı. Konuşması her zamanki gibi Amerika'yı daha büyük yapma temasına dayalıydı. Yine bunu nasıl yapacağı konusuna yönelik söylemleri oldukça sığ ve muğlaktı. Amerikan yatırımlarını ülkeye geri getirme tezini sıkça kullandı. Amerikan halkına iş yaratma sözünü tekrar verdi. Dış politikaya yönelik birbiriyle tutarsız iki temel tez ortaya çıktı. Trump dünyayı korumakla görevli değiliz. Dünya kendisini korusun dedi. Fakat aynı zamanda DEAŞ'ı da ortadan kaldırmak için gerekirse askeri güç bile kullanacağını ima etti. Konuşmanın en dikkat çekici bölümlerinden birisi ise "radikal İslamcı terörizm" diye dile getirdiği bölümdü. Obama'nın aksine bile bile İslam ve terör kavramlarını bir arada kullandı. Ve aslında miting alanından da destek buldu. Konuşmanın bütününde en yoğun alkış bu bölüme geldi. Bir bütün olarak bakıldığında Trump'ın İslam karşıtı söylemi kullanmaya devam edeceğini görebiliyoruz. Öte taraftan terörle mücadelede daha etkin bir tavır takınacağı da görünüyor. Fakat bu tavrın ne olacağını henüz kendisi de bilmiyor diyebiliriz. Öyle ya da böyle çok ilginç zamanlara giriyoruz. Bir film izler gibi izleyeceğiz Trump dönemini. Trump karşıtları daha şimdiden Trump'ı hukuki yollardan devirmenin planlarını yapıyor. Washington'da herkes açık açık Trump'ın kısa sürede suçlanarak görevden uzaklaştırılabileceği ve yerine Başkan yardımcısı Pence'in gelebileceğini söylüyor. Ama buna rağmen Trump kurulu düzene meydan okumaya devam ediyor. Karşı taraf ise sonuna kadar mücadele edecek gibi. Cumartesi günü yapılan kadın yürüyüşü aslında bizde de yapılan çeşitli anti-demokratik eylemleri andırıyor. Sandıktan çıkana razı olamayan elitler Trump'ı başka yollardan düşürmek istiyor. Kimileri Trump'ın bir Rus ajanı olduğunu bile iddia ediyor. Tabii bunlarda medyanın itibarsızlaştırma gayretlerinin büyük payı var. Ama Trump'ın da öngörülmesi zor bir başkan olacağını da kabul etmek gerek.
[Takvim, 23 Ocak 2017].