Eski Başkan Trump 2020 Eylül’ünde TikTok’u başkanlık kararnamesiyle yasaklamıştı. Pandeminin başlarında insanların evlerinden çıkamadığı bir dönemde sosyal medyada geçirdikleri vakit zirve yapmıştı. Gençlerin eğitimlerine uzaktan devam etmek zorunda kaldıkları ve eve hapsoldukları bir dönemdi. Sosyal medya bu hapisliğe kısmi bir çare olmuştu adeta. Sosyal medya mecralarının hepsinde kullanım zirve yaparken TikTok viral videolarıyla özellikle Z kuşağının en çok kullandığı platform haline gelmişti. Video içerikleri itibariyle dokunulmayan konu ve dalga geçilmeyen kişi kalmamıştı. Trump’ın yasağı gençlerin alay konusu haline gelmiş ancak Başkan’ın bu adımı nihai olarak mahkemeden dönmüştü. Büyük tartışmalara yol açan yasak uygulanmadı ama “ulusal güvenlik sorunu yaratabilecek sosyal medya platformları” tartışması devam etti.
Başkan Trump’ın seçimlere iki ay kala TikTok’u yasaklaması kendi aleyhinde viral olan videolara siyasi tepki olarak görülmüştü. Ancak Amerikan istihbaratı ve federal bürokrasisinin bu platformun Pekin’deki ByteDance adlı şirkete ait olmasından rahatsız olduğu da biliniyordu. TikTok’un kullanıcı bilgilerini toplama metotları ve Çin devletiyle bu verileri paylaşma ihtimali platformun yasaklanmasına temel teşkil etmişti. Trump birçok Çinli firmaya ek vergiler ve sınırlamalar getirerek Çin’e ekonomik baskıyı artırdığı bir dönemde yasak tehdidini savurmuştu. Tehdit işe yaramış ve platformun Amerikan teknoloji devleri Microsoft veya Oracle’a satılması gündeme gelmişti. Sonunda bu satış gerçekleşmeyince Trump güvenlik kaygılarını kullanarak platformu yasaklamış ve Çin’e karşı ekonomik baskıyı da böylece artırmaya çalışmıştı. Trump bu adımıyla geleneksel olarak serbest piyasa yanlısı Cumhuriyetçileri de dönüştürmüş oluyordu.
Biden yönetimi geldikten sonra TikTok genel bir yasak bağlamında gündeme gelmese de bir yandan Amerikan teknoloji devi firmalarının elinde fazla güç biriktiği tartışması güçlenerek devam etti. Elizabeth Warren gibi senatörler Google, Amazon, Facebook ve Twitter gibi şirketlerin vatandaşlar hakkında çok fazla veriye sahip oldukları ve bunun ticari ve siyasi amaçlarla kötüye kullanılabileceğini savundu. Sosyal medyanın toplumsal kutuplaşmayı körükleme ve örgütlü propagandaya izin vererek siyasete yön verme kapasiteleri de epeydir mercek altındaydı. Teknoloji devleri de anti-tekelcilik yasaları çerçevesinde bu şirketlerin küçültülmesi gerektiğini savunan siyasetçilere karşı Washington’da lobi faaliyeti için önemli miktarda maddi kaynak ayırdı. Bu şirketler kullanıcılarının güvenliğini koruyabileceklerini ve siyasetin “tam anlamadığı” bu alana müdahale etmemesi gerektiğini savundu.
Teknoloji firmalarının gücü ve siyasetle ilişkisi tartışılmaya devam ederken, son haftalarda Senato İstihbarat Komitesi üyesi senatörlerin getirdiği bir kanun tasarısı TikTok tartışmasını tekrar gündeme taşıdı. Tasarı, Amerikan Başkanı’na ulusal güvenlik tehdidi oluşturabilecek sosyal medya platformlarını sınırlandırma ve kapatma yetkisi veriyor. Biden yönetiminin buna sıcak bakmadığı yönündeki haberler son günlerde yerini yönetimin yasayı desteklediği yönündeki haberlere bıraktı. Biden’ın sıklıkla gündeme getirdiği demokrasilerle otokrasilerin mücadelesi tezini öne sürerken sosyal medya platformu yasaklayan bir başkan olarak görülmek istemeyeceği açık. Öte yandan ulusal güvenlik ve çocuk kullanıcıların korunması gibi konularla iç içe geçen çetrefilli TikTok meselesinde adım atması gerekecek.
Ulusal güvenlik kaygıları listesinde Çinli şirketlerin Amerikalı kullanıcılardan (günlük 100 milyon civarında) topladıkları bilgileri Çin devletiyle paylaşma ihtimali öne çıkıyor. Çin’in teknolojik olarak toplu izleme ve gözetleme konusunda ne kadar ileri gittiği biliniyor. Teknik takip araçlarını vatandaşlarına karşı yaygın kullanan Çin’in bunları Uygurlara karşı özellikle siyasi gözetleme ve baskı için kullandığı biliniyor. Bu yöntemleri kendi vatandaşlarının siyasi kontrolü için kullanan Çin hükümetinin Amerikan vatandaşlarının mahrem bilgilerine kolaylıkla ulaşma ihtimali Washington’u endişelendiriyor. Bu bilgilerin geçmişte Rusya’nın yaptığı gibi toplumsal kutuplaşmayı körükleyecek siyasi propaganda kampanyalarında kullanılması ihtimali de diğer bir ulusal güvenlik endişesi olarak öne çıkıyor.
Biden yönetimi bu tür kaygılarla federal hükümet çalışanlarının TikTok uygulamasını 30 gün içinde telefonlarından silmelerini zorunlu kılan bir karar aldı. Senato’da hazırlanmakta olan ve ulusal güvenlik gerekçesiyle bu tür platformların sınırlandırılmasına olanak sağlayan yasa tasarısına da olumlu baktığı anlaşılıyor. Çin kaynaklı güvenlik ve istihbarat zaafı kaygılarını hem Demokratlar hem de Cumhuriyetçiler paylaşıyor. Böyle bir ortamda Biden’ın ifade özgürlüğü ve serbest piyasa söylemleriyle bu tür yasa tasarılarına karşı tavır takınması pek mümkün görünmüyor. Bu bağlamda hem Trump’ın hem de Biden’ın (kapsamları farklı olsa da) TikTok yasağı getirmelerinin Çin kaynaklı ulusal güvenlik kaygılarıyla bireysel özgürlükler arasında denge tutturmanın zorluğunun bir sonucu olduğu söylenebilir.
[Yeni Şafak, 10 Mart 2023].