Rusya, sahip olduğu petrol ve doğalgaz zenginliğini uzun süre önemli bir güç olarak kullandı. Sırtını enerji kaynaklarına dayayarak, bu kaynaklara ihtiyaç duyan ülkelere karşı etkili bir kozu elinde tutuyordu. Siyasi meselelerde enerji kartını kullanmaktan çekinmemesi de, Rusya'nın enerjisine duyduğu güveni gösteriyordu.
Ancak, petrol fiyatlarının öngörülemez ve beklenmeyen şekilde düşmesi, Rusya'nın elindeki enerji kartını istediği gibi kullanmasına izin vermiyor. Petrol fiyatlarının düşmesine rağmen, petrol arzı artarak devam ediyor. Rusya, tüm çabasına rağmen petrol ihraç eden ülkeler örgütü olan OPEC'in petrol arzında kısıntıya gitmesini sağlayamadı.
Görünen o ki, Rusya'nın kendi lehine sonuçlanacağından emin olduğu enerji hamlesi tutmadı.
PETROL FİYATLARI RUSYA'YI ÇIKMAZA SÜRÜKLÜYOR
2014 yılının Haziran ayında brent petrolün varil başına fiyatı 114 dolardı, bugün ise 38 dolara düşen bir fiyattan bahsediyoruz. Üstelik fiyatlardaki bu düşüş engellenemiyor.
Dünyada ham petrol çıkarmanın varil başı maliyeti, Irak, İran ve Suudi Arabistan gibi Ortadoğu ülkelerinde 20-30 dolar iken, Rusya'da bu maliyet 40-50 dolar. Maliyetinin çok altında petrol satan Rusya'nın bu duruma daha fazla ne kadar dayanacağı ise Rusya ekonomisi için ayrı bir sorun.
Çünkü petrol fiyatının 40 doların altında seyretmesinin Rusya için anlamı şu: Rusya ekonomisini ciddi anlamda zor günler bekliyor. Zaten Rusya, ABD ve AB ülkelerinin yaptırım kararlarıyla ekonomisinde sıkıntılı bir dönem geçiriyordu.
Rusya Devlet Başkanı Putin'in ise, Suriye'ye girerken Ortadoğu'da meydana gelebilecek sıcak çatışma ortamıyla petrol fiyatlarının yükseleceği beklentisi vardı.
Rusya Ortadoğu'da hakimiyet alanı sağlayarak sahip olduğu enerji gücüne daha fazla güç katmak istiyordu. Ancak görünen o ki, süreç Rusya'nın aleyhine işliyor. Eski dönemlerde Ortadoğu'da geçerli olan bu varsayım artık işlemiyor. Tam tersine, petrol fiyatlarının düşmesine rağmen petrol üretimi devam etti, petrol arzında kesinti değil artış oldu.
Diğer yandan İran da, yıllardır ekonomisine baskı kuran yaptırımlardan kurtulma süreciyle sahip olduğu petrolü Batılı pazarlara satmak isteyecek. İran'ın petrol üretimi konusunda Rusya'nın çıkarlarına aykırı davranması, Rusya'nın gücünü azaltıyor. Bu durumda, zaten siyasi ve sosyal yapıları farklı iki ülke olan İran ve Rusya'nın yapay ortaklığının da ömrü uzun olmayacaktır.
Peki bu dönemde, en fazla doğalgaz ihracat yaptığı ikinci ülke olan Türkiye'yle de kriz yaşayan, akılcı olmayan bir politikayla ekonomik ve ticari ilişkilere zarar verecek adımlar atan Rusya, ekonomisine ağır darbe vuran bu siyasi akıl tutulmasıyla ne kadar daha devam edebilir? Siyasi hırsın yol gösterdiği politikalar, son aşamada Rusya ekonomisine zarar veriyor.
Tüm bunlar göz önüne alındığında, Rusya'yla yaşanan krizin ilk günlerinden bu yana sorulan “Rusya doğalgazı keser mi?” sorusunun cevabı şu:
“Rusya, ekonomisinin can damarı olan doğalgazı kesemez”.
FED'İN OLASI FAİZ ARTIŞI
Dün yazıyı göndermeden, dünya piyasalarının ve ekonomik aktörlerin merakla beklediği FED'in faiz kararı henüz açıklanmamıştı. Beklentiler, FED'in faizi artıracağı yönünde.
FED, “faizi artırdı, artırmadı” haberleriyle uzun bir süredir gündemi meşgul ediyor. Bu noktada, artık FED'in faizi artırmamasından çok artış olduğu takdirde neler yapılacağına odaklanılmalı. Özellikle de Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin süreci nasıl yöneteceği önemli.
Türkiye ekonomisi, 2008 küresel ekonomik kriz, Gezi olayları, paralel yapı ve kaos oluşturma girişimleri karşısında güçlü duruşunu korudu. Tüm bu şoklara karşı durabilen ülke ekonomisi, başta kamu maliyesindeki reformlar sayesinde kırılganlık göstermedi.
İçerden ve dışardan birçok kriz girişimini başarıyla atlatabilen Türkiye ekonomisi, FED'in faiz artışı sürecini de başarıyla yönetebilecek göstergelere sahiptir. Belki kısa bir dönem etkisi görülse de, Türkiye ekonomisi reform süreciyle yoluna devam edecektir, etmelidir.
Ayrıca, FED faiz artırmışsa, uzun süredir devam eden piyasalardaki belirsizlik ortadan kalkacak. En azından “FED faiz artıracak mı?” sorusundan kurtulmuş olacağız.
[Yeni Şafak, 17 Aralık 2015]