Mısır Cumhurbaşkanı Sisi'nin Sirte ve Cufra'yı "kırmızı çizgi" ilan etmesinin ardından Mısır'ın Libya'ya müdahalesine dair tartışmalar Türkiye gündemini işgal etti. En çok tartışılan konu da Mısır'ın böylesi bir müdahale için karar alıp alamayacağı sorusu.
Bu soruyu sadece Mısır için değil, bütün ülkeler açısından somut kriterler üzerinden değerlendirmek gerekiyor.
Bir devletin askeri müdahale gerçekleştirebilmesi için asgari olarak üç şartı yerine getirebilmesi gerekir:
Kapasite, irade/istek ve uluslararası koşullar. Daha açık bir ifadeyle devletin müdahale için yeterli kapasiteye sahip olması, ikincisi müdahale için istekli olması ve son olarak uluslararası koşulların elverişli olması.Kapasite yeterli mi?
Mısır'ın askeri kapasitesine bakıldığında müdahale imkanını küçümsememek gerekiyor. Nasıl bir hedef ve hangi kapsamda bir müdahale yapacağı tabii ki önemli. Belirli bir hat tutarak Libya hükümetinin ilerleyişini engellemeye dönük bir müdahale yapması çok olası. Arap dünyasının en büyük ordusundan bahsediyoruz. Sisi, darbe ile iktidara geldikten sonra Batılı ülkeler nezdinde meşruiyet sağlamak için de olsa, büyük maliyetlere katlanarak da olsa ciddi bir kapasite artırımına gitti. Bu kapasite artırımı üretim yoluyla değil ABD, Fransa, Rusya ve Almanya'dan satın alma yoluyla gerçekleştirildi. Bu durum büyük bir dezavantaja karşılık geliyor. Kapasitenin mali boyutuna bakıldığında ise Mısır'ın böylesi bir müdahalesinin BAE tarafından finanse edileceğini tahmin etmek zor değil. Bununla birlikte kapasitenin kullanımı açısından ciddi dezavantajlara da sahip. Mesafe, müdahale süresi, dayanıklılık, süreklilik, kamuoyunun ikna edilmesi ve dış destek gibi unsurlar kapasite kullanımında hesaba katılması gereken unsurlar. Bir başka önemli dezavantaj ise Sisi'nin son yıllarda yaptığı kapasite artırımını tamamen satın alma yoluyla gerçekleştirmiş olması. Batı ülkeleri ya da Rusya tarafından uygulanacak bir ambargo müdahalenin dayanıklılığını ve sürekliliğini ciddi anlamda sıkıntıya sokacaktır.
Mısır ordusu istekli mi?
İrade ve istekliliğe baktığımızda ise karşımıza yine karmaşık bir tablo çıkıyor. Zira Sisi'nin istekli olması yetmez. Sisi, Arap dünyasındaki popülaritesini artırmak ve BAE'nin finansmanını güvence altına almak için bu isteğe sahip olabilir. Ancak ordu ile hemfikir olup olmadığı konusunda şüphe var. Zira siyasetten oldukça özerk ve siyasete müdahil bir kurum olarak Mısır ordusunun böylesi bir müdahale için çok istekli olabileceğini düşünmüyorum. Bunun iki temel sebebi var: Birincisi askeri açıdan hedefleri muğlak olan böylesi bir müdahaleye girmek istenilmeyecektir. İkincisi de bu müdahalede yaşanacak kayıplar ordunun güvenirliliğini zedeleyecek ve içindeki tartışmaları artıracaktır.
Uluslararası koşullar uygun mu?
Son olarak uluslararası koşulların da böylesine bir müdahale için uygun olmadığını ifade edebiliriz. Her şeyden önce Mısır'ın bu müdahalesi Libyalılar nezdinde bir işgalden başka bir anlam taşımayacaktır. Libya krizine şimdiye kadar aktif müdahil olmamış Cezayir, Tunus gibi ülkeler de yaşanacak göç dalgaları, oluşacak güvenlik riskleri açısından bu müdahaleye sıcak bakmayacaktır. Herşeyden önemlisi ABD'nin onayı olmadan böylesi bir müdahale gerçekleşemez. BAE lobileri ABD'deki çeşitli kurum ve aktörleri ikna etmek için çabalıyordur. Ancak Rusya'nın denklem içinde ağırlıklı bir yer tutması dolayısıyla ABD'nin ikna olması kolay değil.
Sonuç olarak Mısır'ın –bütün handikaplarına rağmen- kapasite açısından yeterli olmasına rağmen irade ve uluslararası koşullar açısından bu müdahalenin pek de rasyonel olduğu söylenemez. Buna rağmen Sisi'nin müdahale için ısrar etmesi hem Libya hem de Mısır açısından öngörülemez sonuçlara gebe bir macera olacaktır. Zira müdahale kararı alınsa bile müdahalenin askeri rasyonalitesi (hedefi, yöntemleri, araçları, süresi, dayanaklılığı, maliyeti gibi konularda) oldukça kırılgan bir süreç yaşayacaktır.
[Sabah, 27 Haziran 2020].