Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) 25 Eylül’de gerçekleştireceğini duyurduğu bağımsızlık referandumunun ertelenmesi yönünde IKBY üzerindeki baskılar devam etmektedir. Türkiye Dışişleri Bakanlığı, 14 Eylül’de yaptığı açıklamada “IKBY’nin referandum konusundaki yaklaşımında ısrar etmesinin mutlaka bir bedeli olacağını dikkate alması gerektiğini vurguluyoruz” ifadeleriyle referandum karşıtı pozisyonu bir kez daha net bir şekilde ortaya koymuştur.
İran, 25 Eylül’de gerçekleştirilmesi planlanan referanduma en üst düzeyde, Ayetullah Hamaney’in ağzından karşı çıkmıştır. Hamaney, İran’ın Irak’ın bölünmesini içeren her türlü senaryoya karşı olduğunu açıklamıştır. İranlı yetkililer özellikle Kerkük’te referandum gerçekleştirilmesi kararı hususunda çok net bir tavır takınarak, kararı “provakatif” olarak nitelemiştir.
ABD’nin DEAŞ’la Mücadele Koalisyonu Özel Temsilcisi Brett Mcgruk da ilan edilen referandum tarihi yaklaşırken Kuzey Irak’taki temaslarını artırmıştır. Mcgruk, Kuzey Irak’ta Barzani karşıtı muhalefetin öne çıkan aktörlerinden olan Goran Hareketi yetkilileriyle görüşerek ABD’nin “IKBY parlamentosunun referandumu ertelemesinden yana olduğunu” ifade etmiştir. Bu görüşme sonrası yapılan açıklamalarda, “ABD’nin referandumun bu koşullarda gerçekleştirilmesine karşı olduğunu kesin bir dille ifade ettiği” belirtilmiştir. Mcgruk’un KDP yönetimiyle de bir araya geldiği ve “referandumun ertelenmesi yönündeki ısrarlı tavrını KDP yönetimine de ilettiği” kamuoyuna yansımıştır. Ancak IKBY Başkanı Mesut Barzani’nin aynı gün Duhok’un Zaho ilçesinde yaptığı bağımsızlık mitinginde, “Referanduma daha iyi bir alternatif sunulursa değerlendireceklerini ancak, hedef yalnızca erteleme ise 25 Eylül’de sandıklara gideceklerini” ifade etmiştir. Barzani bu ifadesiyle referandumun ertelenmesi kararını, kendisine alternatif bir teklifle gelinmesi halinde alacağını ortaya koymuştur. Çünkü Barzani yönetimi, referandum kararını, aşağıda ifade edileceği üzere, IKBY’nin iç dengeleri, Bağdat ile ilişkiler ve bölgesel dengeleri dikkate alarak kendi siyasi geleceğine sunacağı katkıları hesap ederek, geçmiş birikimini de riske ederek alıştır.
Bu nedenle Barzani yönetimi açısından referandumun ertelenmesi senaryosuna mukabil, ifade edilen bütün değişenleri içeren bir alternatif sunulmadığı sürece Barzani yönetimin referandumu ertelemesi zor görünmektedir. Eğer erteleme kararı alınırsa, en az referandum kadar IKBY için karlı bir senaryo devrede demektir. Bu nedenle Türkiye referandumun ertelenmesini değil, iptal edilerek tekrar gündeme getirilmemesini istemektedir.
Irak Parlamentosu’nun Kerkük valisini görevden alması Kerkük’ün Bağdat-Erbil hattındaki krizin odak noktası olduğunu ortaya koymuştur. Zira Bağdat-Erbil arasındaki krizin ana nedenlerinden biri her iki tarafın da Kerkük üzerindeki egemenlik iddialarıdır. Bu nedenle Necmeddin Kerim’in Kerkük’teki kamu binalarına IKBY bayrağı çekmesi de Irak Parlamentosunun Kerim’i görevden alma kararı da Kerkük’ün krizin düğüm noktası olduğuna işaret etmektedir.
2005’te Kürtlerin de desteğiyle kabul edilen Irak Anayasası Kerkük’ün de içinde bulunduğu tartışmalı bölgelerde halkın IKBY’ye mi yoksa Bağdat’a katılmak istediği yönünde referandum yapılmasını ön görmekteydi. Anayasanın 140. Maddesinde ifade edildiği üzere; Baas politikaların yol açtığı demografik değişimler karşısında ‘normalleşmeyi’ sağladıktan sonra, tartışmalı bölgelerde2007 yılına kadar nüfus sayımı ve referandumun gerçekleştirilip bu bölgelerin bağlı olacakları idari taraf belirlenecekti.
Tartışmalı bölgelere ilişkin belirtilen sürecin uygulanmasından Merkezi Hükümet sorumluydu, ancak 140. Madde uygulanamadı ve Erbil Bağdat’ı Anayasa’ya uymamakla suçladı. 2014’te DEAŞ’ın Irak’a saldırmasının ve akabinde Irak ordusunun bölgeden çekilmesinden sonra, Peşmerge, Irak Ordusunun bıraktığı Kerkük’ü ele geçirdi ve burada mevzilenerek şehirde kontrolü sağladı. Peşmerge’nin DAEŞ sonrası dönemde Sünni Arapların Kerkük’e geri dönüşü noktasında engel çıkardığı, yani öncesinin ‘Araplaştırma’ politikasına karşılık ‘Kürtleştirme’ politikasının uygulandığı dile getirilmektedir. IKBY yönetimi ise Kerkük’te aldığı tedbirlerin 140. Maddede atıfta bulunulan Irak Geçici İdare Yasası’nın öngördüğü önlemler olduğunu söylemektedir.
KERKÜK NEDEN ÖNEMLİ?
IKBY yönetiminin Kerkük konusunda ısrarcı davranarak, Barzani’nin ifadesiyle “Kerkük için her Kürt savaşmaya hazır” ifadelerini kullanmasının hem siyasi hem de ekonomik nedenleri vardır. Kerkük, Irak Kürtleri tarafından “Kürtlerin Kudüs’ü” olarak nitelenmektedir. IKBY yönetimi, Kerkük’ün bir Kürt kenti olduğunu, ancak Saddam döneminde uygulanan demografik değişim politikalar nedeniyle kimliğinin değiştirildiğini öne sürmektedir. Buna karşın 2003 sonrasında da Kürtlerin Kerkük’te baskı oluşturarak demografik değişim yaptığı ifade edilmektedir. Bu nedenle Kerkük’te demografik durumu ve iddiaları tespit etmek kolay görünmemektedir.
Daha da önemlisi Kerkük’ün IKBY içinde olmadığı bir senaryoda IKBY’nin ekonomik olarak varlığını sürdürmesi kolay değildir. IKBY’nin Kerkük’ün kontrolünü elinde tutmadığı bir senaryoda 4 Milyar varil civarında petrol rezervi bulunmaktadır. Ancak Kerkük ve etrafını kontrol altına aldığı bir senaryoda 45 milyar varillik bir petrol rezervine sahip olmak olacaktır. Bu nedenle Kerkük’ün IKBY’ye bağlı olmadığı “bağımsız bir Kürt devleti” senaryosu sürdürülebilir görünmemektedir. O nedenle IKBY yönetimine göre; bu referandum bir yönüyle de, 2014 yılında Peşmerge’nin DEAŞ terör örgütünden kurtardığı Kerkük’ün kaderini belirleyecektir. IKBY yönetimi açısından Kerkük’ün içinde olmadığı bir bağımsız devlet senaryosu masada bulunmamaktadır. Kerkük’te gerçekleştirilmesi ön görülen referandum (ertelenmezse) hiç olmazda kısa vadede Kürtlerin Kerkük üzerindeki iddialarını pekiştirecektir. Bu çerçevede düşünüldüğünde yukarda ifade edildiği üzere erteleme senaryosu IKBY’nin Kerkük üzerindeki egemenlik iddialarına dair bir alternatif içermedikçe IKBY yönetimi referandumda ısrarcı olmaya devam edecektir.
REFERANDUMUN HEDEFİ NE?
Peki, Türkiye, bölge ve dünya kamuoyunu bu denli meşgul eden “bağımsızlık referandumun” hedefi nedir?
Referandum (gerçekleştirilmesi durumunda), kısa vadede, KDP’nin IKBY iç siyasetindeki tıkanmışlığı aşmasına yardım edecektir. Zira KDP, referandumu, IKBY’de Başkan Barzani’nin 2013’de görev süresinin uzatılmasıyla başlayan siyasi kriz, Irak Merkezi Hükümeti’nin IKBY’nin bütçedeki payını kesmesi, petrol fiyatlarının düşmesiyle başlayan ekonomik kriz ve DEAŞ’ın Musul’un kontrolünü ele geçirmesiyle başlayan güvenlik krizinin neden olduğu tıkanıklığı aşmak için kullanacaktır. Referandum Kuzey Irak parlamentosu kararıyla ertelense bile, referandumu dünya gündemine taşımış olmak dahi KDP tarafından bir başarı olarak yansıtılacaktır. 2017 yılı Aralık ayında IKBY’de genel seçimler ve bakanlık seçimlerinin yapılacağı dikkate alınmalıdır. Goran ve KYB ittifakının IKBY’deki belirtilen sorunlar nedeniyle kendinden daha fazla söz ettirmeye başladığı ve İslami Toplum Partisi gibi önemli aktörlerin KDP’ye yönelik eleştirilerini artırmaktadır. Bu zeminde Başkan Barzani liderliğinde Kerkük’ü de içine alacak bir referandum KDP’nin elini çok güçlendirecektir.
Referandum (gerçekleştirilmesi durumunda), orta ve uzun vadede, bağımsız bir Kürt devleti için atılmış bir adım niteliğindedir. Çünkü IKBY kamuoyunda Merkezi Irak Hükümeti ve Irak’la bozulan ilişkileri düzeltmenin mümkün olmadığı, Kürtlerin bağımsız bir devlete sahip olması gerektiği yönündeki görüş üzerinde mutabakat vardır. Zaten IKBY’deki hiçbir aktör bağımsızlık fikrini eleştirmemektedir, eleştirilerin tamamı “Barzani’nin bu işi kendine mal etmek istemesine” yöneliktir. IKBY yönetimi, Irak ile federalizm üzerine bir müzakere sürecini kesin bir şekilde geride bıraktıklarını, bundan sonra bağımsızlığa giden süreçte nasıl yöntem belirleneceği üzerine konuşacaklarını açık şekilde ifade etmektedir. Mesut Barzani bir yönüyle de bağımsız Kürdistan meselesini bir prestij konusu haline getirmiştir. Özellik 2005 anayasasından sonra Kuzey Irak’ı yönetmeye başlayan Mesut Barzani bölgenin yaşadığı krizlerden dolayı eleştiri oklarının hedefi olmaya başlamıştı, bu nedenle Kürtlerin yüzyıldır devam eden bağımsız devlet kurma iddialarını hayata geçirerek tarihe geçmeyi hedeflemektedir.
[Star Açık Görüş, 17 Eylül 2017].