HDP 31 Mart yerel seçimlerinde oy kaybının devam edeceğini görüyor.
HDP en yüksek oy oranına 7 Haziran 2015 seçimlerinde ulaşmıştı. Ancak seçimlerde elde ettiği oy oranı ve Meclis’te ulaştığı sandalye sayısını terörü artırmaya bir motivasyon olarak kullandı.
Seçimlerin ardından HDP ve PKK hendek terörünü başlattı. Şehirlerde çukurlar kazarak, şehirleri yakıp yıkarak terörü tırmandırdı. Sözde özerklik açıklamaları yapıldı.
Bu süreçte bölge insanı, HDP’nin hendek teröründeki rolünü yakından izledi. Meclis'te olması gereken HDP milletvekillerinin, PKK’ya alan açmak için çukur barikatlarında çalıştığına tanıklık etti.
DBP/HDP’li belediyelerin şehir teröründeki üstlendiği fonksiyonları bizzat yaşayarak deneyimledi.
Dolayısıyla da devlet bölgenin güvenliğini sağlamaya başlayınca, HDP’nin de oyları giderek düştü. Seçmenin önemli bir kısmı, kendini güvende hissetmesinin artışı ile doğru orantılı olarak HDP’ye mesafesini de o oranda artırdı.
7 Haziran’dan 5 ay sonra yapılan 1 Kasım seçimlerinde, HDP’nin en yüksek oy aldığı yerlerde oyu 6 puanın üstünde bir düşüş gösterdi.
24 Haziran seçimlerinde de, yine HDP’nin çok güçlü olduğu bölge illerinde HDP’nin oy kaybı devam etti. Demirtaş ve HDP söz konusu illerde ortalama 9 puanın üzerinde oy kaybetti.
HDP, 24 Haziran seçimlerine giderken oyunun düşeceğini biliyordu.
Çeşitli söylem ve taktiklerle kendi tabanını motive etmeye çalıştı. Barajın üzerinde kalmak için mağduriyet kampanyaları dâhil, her yolu denedi.
Ama tüm bunlara rağmen HDP barajı ancak “taktik oylarla” geçebildi. CHP’nin başını çektiği muhalefetin AK Parti’nin Meclis’te daha az milletvekili çıkarma motivasyonu, HDP’nin Meclis’e girmesini sağladı.
Batı illerinde CHP’den HDP’ye geçen taktik oylar olmasa, HDP barajı bile geçemeyecekti. Bunu seçim sonuçları net olarak gösterdi. Demirtaş’ın cumhurbaşkanlığı seçimleri için aldığı yüzde 8,4’lük sonuç, aslında HDP’nin gerçekte alabileceği oy oranıydı.
***
HDP bu seçimlerde, belediyeleri kazansa bile, oylarının düşeceğinin farkında. Bunun için yeni bir taktiksel hamle arayışında. Yerel seçimler olduğu için elinde yeterince malzeme yok.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kayyumlarla ilgili son açıklamalarını seçim kampanyasında kullanacağı anlaşılıyor. Ancak bunun da seçmen üzerinde çok etkili olmayacağının farkında.
Çünkü, HDP yönetimi de, belediyelerde kayyum görevlendirmelerinin halk tarafından olumlu karşılandığını görüyor. Kayyum belediyelerinin hizmetlerinden bölge insanının memnun olduğuna yakından şahit.
Belediyeler HDP/DBP iken, belediye kaynaklarının, PKK’ya finansman ve lojistik sağlama, terör örgütüne militan ve sempatizan kazandırma için kullanıldığını bölge halkı zaten biliyordu.
Kayyumlardan sonra, belediyelerin imkân ve kaynakları halk için kullanıldığı için hizmetlerde gözle görülür bir iyileşme oldu.
İşte HDP tam da bu gerçeklikler üzerinden bu seçimlerde yeni bir taktik denemeyi düşünüyor.
Bilindiği üzere seçimler yaklaştığında HDP’liler geçici olarak söylem değiştirirler. PKK da buna göre terör eylemlerini azaltır. Ama seçimin ardından da eski düzene hemen dönülür.
Şimdi seçimler yaklaştığı için HDP içinde bazı çevreler geçmişteki HDP belediyeciliğini tartışmaya açarak tekrar aynısının olmayacağını pazarlamaya çalışacaklar.
Bu tartışmayı Öcalan’ın avukatlarından Fırat Aydınkaya bir internet gazetesinde “Kürt hareketi Kürtlere ne vadediyor” başlıklı yazısıyla başlattı.
Yazının yerel seçimler öncesinde başlatılmasının taktiksel bir yönü var. Yazıda birçok konunun yanında HDP’nin belediyecilik anlayışı da tartışılıyor.
20 yıllık belediyecilik tecrübesinin çöktüğü söyleniyor. Kandil'in kararlarının bu iflasın yaşanmasındaki rolüne değiniliyor.
Aslında yazıda devletin HDP belediyelerine kayyum görevlendirmesine gerekçe oluşturan eylemler sıralanıyor. Belediyelerin örgüt eylemlerini finanse etmek için bir araç olarak kullanıldığı, şiddet tekelinin sağlanmasında belediyelerin rol üstlendiği, hendek süreciyle toplumun topyekûn şiddetin içine çekildiği gibi hususlar tek tek ele alınıyor.
Seçimlere az bir zaman kala bu tartışmanın başlatılması, bölge insanının HDP belediyeciliğine olumsuz yaklaşımını ve eleştirilerini yönetmekle ilgili. Özellikle seçim kampanyasında eskiye dönüşün olmayacağına dair bir tartışma ile süreç yönetilecek. Bu algı çalışması, gösterilen farklı aday profilleri ile de desteklenecek.
Seçim öncesi böyle bir tartışma başlatılsa da, seçimden sonra HDP’nin kazandığı belediyelerde hiçbir şeyin değişmediği zaten görülecek.
[Türkiye, 20 Ekim 2018].