Muhalefet partileri ve liderleri, sanki 15 Temmuz’da FETÖ’cü hainler bu ülkeyi işgal girişiminde bulunmamış, Millî Meclisimiz başta olmak üzere, ülkemizin kurumlarını kendi uçaklarımızla bombalamamış gibi hareket ediyorlar.
FETÖ’cüler tarafından şehit edilen 250 insanımızın hak ve hukuklarını gözetmiyorlar. Onlarının akrabalarının acılarını hissetmiyorlar.
Darbe gecesinde kahramanca direnirken yaralanıp gazi olan insanlarımızın mağduriyetleri ile ilgilenmiyorlar.
Şehit kahramanımız Ömer Halisdemir’i çabuk unuttular.
Akıncı Gazisi Mustafa Zorova’nın, FETÖ’cüler tarafından kurşunlanmasından dolayı 10’larca kez ameliyat olmasına rağmen eski sağlığına kavuşamayacağı gerçeği muhalefet liderlerinin umurunda olan bir konu değil.
Yine, 15 Temmuz’un üzerinden 2 sene geçmesine rağmen birçok 15 Temmuz gazisinin sağlıklarının düzelmediği ve birçoğunun düzelmeyeceği muhalefetin gündemine gelecek bir konu olarak görülmüyor. Onların mağduriyetini, mağduriyet olarak telakki etmiyorlar.
Muhalefet partileri için FETÖ’cülerin yalanları daha kullanışlı.
Yakından takip ediyorsunuz. Meydanlarda, televizyon ekranlarında konuşulanları izliyorsunuz. Muhalefetin cumhurbaşkanı adayı, FETÖ ile ilgili konularda Türkiye’nin kurumlarına değil, kim olduğu meçhul olan ABD’lilerin dediklerine inanmayı tercih ediyor.
Muhalefet partileri ve liderleri, profesyonel yalancılıkları artık herkes tarafından bilinen FETÖ’cülerin her türlü manipülasyonunu siyasal alana taşıyarak kampanyalarını yürütüyorlar.
Aslında haklarına girmeyelim. FETÖ konusunda son dönemde değil, uzun süredir böyle davranıyorlar.
15 Temmuz’da uçaklarla, helikopterlerle, tanklarla insanlarımızı şehit eden FETÖ’cülerin, o geceki görüntüleri kayıt altında olmasına rağmen, mahkeme savunmalarında profesyonelce yalan söyleyebildiklerine tüm Türkiye gibi, muhalefet de şahit oldu.
Ama maalesef tüm bu gerçekliklere rağmen, FETÖ’nün yalanlarını dolaşıma sokuyorlar. Onların dediklerini sahipleniyorlar.
FETÖ’cülerin mahkeme savunmalarında tiyatro sahnelemesine muhalefet bugüne kadar tek söz söylemedi. Fakat FETÖ’cülerin 15 Temmuz’u “tiyatro” diye nitelemesine tav oluyorlar. O söylem üzerinden siyaset üretiyorlar.
Muhalefetin temsilcileri, MİT tırları üzerinden Türkiye’ye kumpas kuranların yargılanmalarında, erkenden mahkeme salonlarında yerlerini alırken; 17-25 Aralık’tan sonra FETÖ medyasının ve şirketlerinin önünde nöbetleri aksatmadan tutarken, darbeci FETÖ’cülerin yargılandığı duruşmalarda şehit yakınlarına destek olmak için mahkemelerin önünden bile geçmediler.
Şimdi 24 Haziran’da seçimlere gidiyoruz.
Bütün siyasi partiler ve başkan adayları iktidara gelmeleri durumunda önümüzdeki 5 yılda neler yapacaklarını anlatıyorlar. Vaatler veriyorlar. Türkiye’nin geleceğine ilişkin seçmenlere projelerini anlatıyorlar.
Muhalefet partileri ve onların cumhurbaşkanı adayları meydanlarda ve televizyon ekranlarında her gün konuşuyorlar. Gazetelere demeç ve röportaj veriyorlar. Seçim beyannameleri yayınladılar.
Ama ne seçim meydanlarında ne de yayınladıkları beyannamelerinde FETÖ ile nasıl mücadele edeceklerine ilişkin hiçbir şey söylemiyorlar.
Örneğin, CHP’nin ve İyi Parti’nin seçim beyannamelerinde, FETÖ ile mücadele konusunda tek bir cümle bile yok.
Aksine FETÖ ile mücadeleyi tersine çevirecek vaatler var. Devletin FETÖ’den temizlenmesi ve arındırılmasını durduracaklarına dair işaretler veriyorlar.
CHP’nin beyannamesinde FETÖ, sadece AK Parti iktidarının mücadelesinin sorunsallaştırıldığı satırlarda geçiyor. FETÖ’den sadece mağduriyetler bağlamında söz ediliyor.
Küresel şebekelerin terör örgütlerini Türkiye’ye karşı nasıl kullandığı açıkça bilinmesine rağmen, CHP seçim beyannamesinde “terörle mücadelede küresel iş birliği içinde hareket edeceğiz” demekten başka, bu konuda farklı ve somut bir politika önermiyor.
FETÖ başta olmak üzere terör örgütleri ile mücadele sadece hükûmetin sorumluluğunda değildir.
Ülkenin bekasını ilgilendiren terörle mücadele muhalefetin de başlıca görevi olması gerekir.
[Türkiye, 2 Haziran 2018].