SETA > Yorum |
Cumhuriyet Gazetesi

Cumhuriyet Gazetesi

Cumhuriyet gazetesinin yayınlarına kabaca bakıldığında bile Fransız ihtilalinin ortaya çıkarttığı jakoben laikliğin Fransızlardan çok daha fazla Cumhuriyet tarafından benimsendiği ve 21. Yüzyılın başında Türkiye'ye bu perspektiften bir gömlek giydirilmeye çalışıldığı görülüyor.

Paris suikastı sonrasında Türkiye’de yaÅŸananlara bakıldığında Cumhuriyet gazetesinin tipik geliÅŸmeci-modernleÅŸtirici ve tepeden inmeci jakoben anlayışın tezahürü olarak pozisyon aldığı görülüyor. Fakat Cumhuriyet gazetesi özelinde devam eden tartışmaya biraz daha derinlikli bakılabildiÄŸinde Cumhuriyet’in tarihinin benzer niteliklere sahip olduÄŸu ve bu konuda oldukça mümbit bir zemin sunduÄŸunu görmek mümkün.

Cumhuriyet gazetesi, Peygamber efendimiz Hz. Muhammed’e hakaret eden karikatürlerin yayınlanmasını savunan dört sayfalık ek yayınladı ve iki köÅŸe yazarı hakaret içerikli karikatüre kendi köÅŸesinde yer verdi.

1924 yılında kurulan Cumhuriyet gazetesinin genel yayın politikasına bütünsel olarak bakıldığında ÅŸaşılacak bir durumdan çok daha fazla olaÄŸan karşılanması gereken bir tablo var karşımızda.

Gazete, tarihi boyunca Türkiye’de yaÅŸayan insanların inançlarına hakaret eden, deÄŸerlerini aÅŸağılayan batı merkezli bir insan tipini rol model olarak topluma dayatan bir yayın politikası izledi. Yayınların genel muhtevası, Türkiye’de yaÅŸayan insanları kendilerinin dışında baÅŸka bir ÅŸeye, batılı birer karikatüre, tarih kurucu özne kimliÄŸini unutmuÅŸ hafızasız edilgen tüketicilere dönüÅŸtürme çabası olarak okunabilir.

Toplumsal yaÅŸamın deÄŸerlerden arındırılması, dini hatırlatacak her türlü sembollerin kamusal alandan dışlanması, siyasal yapıda ve bürokraside kendisine yer arayan dindar insanların önünün kesilmesi, onlara öcü muamelesi yapılması, gibi konularda Cumhuriyet gazetesi daima yok sayıcı ve yerli kültürel dinamikleri yok edici bir yayın politikası izledi.

Haberlerin ve köÅŸe yazılarının içeriÄŸi, gazetenin kurgulanma ÅŸekli ve karikatürlerde daima toplumun kahır ekseriyetini aÅŸağılayan onlara ‘yaban’ olarak bakan modernleÅŸtirici bir elit tavrı hâkim oldu. Sadece Cumhuriyet’te yayınlanan karikatürlerin muhtevası bile gazetenin bu konudaki tavrını pekiÅŸtirecek onlarca örnek sunar.

Åžimdilerde, yani AK Parti’nin iktidarda olduÄŸu son yıllarda bile Cumhuriyet gazetesi dini olana ve dindar olana karşıt duruÅŸunu hiçbir ÅŸekilde deÄŸiÅŸtirmedi. Haberlerin genel muhtevasından hareketle söylersek ‘öÄŸrenciler teneffüs arasında namaz kıldı’, lisede mescit açıldı’ gibi haberler ürkütücü bir tabloyu tasavvur eden bakış açısıyla yayınlandı. Bu haberler Ä°HL sayısı-imam sayısı, cami-cemaat kıyaslaması, Kur’an Kursu sayısı-öÄŸrenci sayısı ve benzeri konularda rakamsal yayınlar yaparak desteklenmeye çalışıldı ve her seferinde okuyucunun zihninde Türkiye’nin çok kötü bir yere doÄŸru gittiÄŸine dair korku tünelleri oluÅŸturulmaya çalışıldı. Ä°lhan Selçuk döneminde yayınlanan “Tehlikenin farkında mısınız” reklamını da bu baÄŸlamda okumakta fayda var.

Cumhuriyet gazetesinin yayınlarına kabaca bakıldığında bile Fransız ihtilalinin ortaya çıkarttığı jakoben laikliÄŸin Fransızlardan çok daha fazla Cumhuriyet tarafından benimsendiÄŸi ve 21. Yüzyılın başında Türkiye’ye bu perspektiften bir gömlek giydirilmeye çalışıldığı görülüyor. Paris suikastı sonrasında Fransız yetkililerin yaptığı açıklamalar ile Cumhuriyet gazetesinin duruÅŸuyla kıyaslandığında bu pozisyonun açıkça tahkim edildiÄŸini söylemek mümkün. Fransa devlet baÅŸkanı François Hollande’ınÄ°slam karşıtı söylemi dışlayan ve bu olayın bir terör saldırısı olduÄŸunu beyan eden açıklamalarına karşın Cumhuriyet gazetesi Ä°slam karşıtı ve Hz. Peygambere hakaret eden karikatürleri yeniden yayınlamakta bir beis görmedi.

Bir atıfla bitirelim. BBC Ä°ngilizce servisinin üçüncü dünya ülkelerine yönelik radyo yayınlarında tipik modernleÅŸtirici-geliÅŸmeci bir içerik sunulur. Gençlik, eÄŸitim, kadın, yaÅŸam tarzı, doÄŸum, kalkınma, çocuk bakımı vb. konularda geri olduÄŸunu düÅŸündükleri bu toplumlara BBC tarafından yol haritası çizilir. Bu yaklaşım tipik sömürgeci zihniyetin post kolonyal versiyonudur aslında. Özellikle televizyon ve internetin yaygınlaÅŸmadığı Afrika ülkelerinde ve OrtadoÄŸu’da radyo yayıncılığı bu baÄŸlamdaki etkinliÄŸini sürdürmektedir.

Dolayısıyla Cumhuriyet gazetesinin Türkiye’ye bakışı ile BBC’nin Afrika ülkelerine bakışı arasında bir ayrım yapmak oldukça zorlaÅŸmaktadır.

Maalesef bu böyledir.

Hâlbuki Åžu anda Türkiye’nin kesintisiz yayın yapan en eski gazetesi konumundaki Cumhuriyet ile toplum arasındaki ortak paydaların daha fazla olması, doÄŸrudan gazeteciliÄŸin teorisi penceresinden bakıldığında bile, ideale daha yakın olurdu. Çünkü gazete toplum adına hareket eden, bizzat toplumun taleplerini, deÄŸerlerini, sevinçlerini ve hüzünlerini kamusal alana taşıyan, onları savunan bir aygıttır.

Cumhuriyet’e kızmadan önce onun eski yayınlarının (daha sofistike yollarla olmak kaydıyla) çok farklı olmadığını irdelemek gerekiyor. Böylesine açıktan hakaret ve tahrik etme noktasına gelmiÅŸ olmalarına, giderek daha fazla franszlaÅŸmaları ve toplumdan daha fazla kopmaya baÅŸlamış olmaları teÅŸhisi konulabilir.

[Milat, 18 Ocak 2015]