Aslında bir yönüyle cevap basit. İç siyaseti toparlamaya çalışacak. En acil gündemi bu. Toplumsal gerilimi azaltıp yeniden düzenleyemediği müddetçe Amerikan siyaseti felçli olarak kalmaya devam eder. Ne kadar başarılı olabileceği hususunda ise ciddi soru işaretleri var. Amerikalılar konunun derinliğini genelde görmezden gelme eğiliminde olsa da toplumsal kutuplaşmanın tek kaynağı Trump değil.
Geniş kitleler, Trump üzerinden Amerikan sistemine bir çeşit itiraz dile getiriyordu. Trump gitse de bu itiraz yerli yerinde duracak. Dahası Trump'la mücadele adı altında uygulanan yoğun baskı, bu kitleler üzerinde daha da ters etki yapabilir ve siyasi kutuplaşma artış gösterebilir.
Dış müdahale olur mu?
Bizim için asıl önemli kısmı, bunun Amerikan dış politikasına nasıl yansıyacağı.
Toplumsal gerilim, dış politikada Biden'ın birbirine zıt iki yoldan birine yönelmesine neden olabilir. Birincisi, Amerika'da sık görmeye alışkın olduğumuz iç siyasi tartışmaları dış müdahalelerle aşma yöntemidir. Mesela içeride Monica Lewinsky skandalı patlak verdiğinde Amerikan Hava Kuvvetleri, Irak'a saldırı düzenlerdi.
Böylesi bir mantıkla Amerikan toplumunda birlik yaratma projesi üretilebilir mi diye düşünenler olabilir. Ama ben şahsen bunun zayıf bir ihtimal olduğunu düşünüyorum. ABD o tarihlerde böylesine izolasyoncu bir çizgide değildi. Irak Savaşı'ndan bu yana askeri bir müdahale Amerikan kamuoyunda bir tabu halini aldığı ve iç siyasi gerilimlerin de temel kaynaklarından biri olduğu için bu ihtimal oldukça zayıf görünüyor.
İçe kapanmaya devam
İkinci yol ise izolasyonculuğu artırarak devam etmek. İç siyasi gerilimleri çözmeye odaklanarak dış politikayı tamamıyla göz ardı etmek. Bu yol tercih edilecek olursa da aslında Trump'tan çok farkı kalmaz. Bu nedenle Biden yönetimi tabii ki Trump gibi görünmemeye özen gösterecek. Atlantikçi çizgiyi yeniden devreye sokmaya çalışacak. Onun dışındaki klasik Amerikan müttefiklerine de boncuk dağıtacak. İklim konusunda daha duyarlı olacak. Zaten bunun için özel bir temsilci ataması bile yaptı. İran ile nükleer müzakerelere dönüp yeni bir müzakere ve barış havası yaratmaya çalışacak.
Fakat görüntü tek başına bir anlam ifade etmez. Üreteceği söylem ve davranış tarzının somut sonuçlar üreteceğini düşünmek, Amerika için fazla iyimser bir durum olur. Obama bunu zaten denedi. İlk birkaç yıl lafla peynir gemisi yürüyormuş gibi göründü, ama son yıllara doğru bu tarz aslında çökmeye başlamıştı. İnandırıcılığını yitirdiği için ABD konuşarak hiçbir aktörü ikna edemediği gibi caydırıcılığını da yitirdi. Mesela, Türkiye Barış Pınarı Harekâtı'nı başlattığında perde arkasından tehditler savrulsa da bunun Türkiye'de bir karşılığı olmadı. Uluslararası kurumlar aracılığıyla üretilecek nüfuz da artık Amerika için somut bir kazanç alanı değil.
Ama buna rağmen Biden aynı yönteme devam edecek gibi görünüyor. Çünkü basitçe başka bir seçeneği ve planı yok. Sadece Trump'tan kurtulmak üzere kurgulanan bir zihniyetin hele de böylesi şartlar altında daha yaratıcı düşüneceğini sanmak doğru değil. Dolasıyla hiç de öyle tedavi sürecine falan girmiyor Amerika. Ve yine aynı sebepten dünya siyasetindeki güç boşluğu da devam edecek gibi.
[Sabah, 19 Ocak 2021].