Oryantalist birikim gerçeklikten ziyade zihinlerde üretilen algılara dayanmaktadır. Doğu ve İslam’a ilişkin Batılı tasvirler, bu algısal zeminden hareketle içerik kazanmaktadır. Türkiye’nin özellikle dış politikada aktif bir siyaset izlemesiyle birlikte, söz konusu algı medya ve türevleri olan Facebook, Twitter gibi mecralarda da devreye sokulmuştur. Bu çalışma son yıllarda Batı medyasındaki Türkiye temsilini inceleyerek, medyatik temsili ve bunun gerçekliğini tartışmaya açmaktadır.
2000’li yıllar Türkiye’de geleneksel siyasetin ortadan kalkmasına neden olacak yapısal dönüşümlere sahne oldu. Yapısal reformların kurucu bir kadro tarafından hayata geçirildiği bu dönem, Türkiye siyasi tarihinde önemli kırılma anlarına tekabül etmektedir. Paradigma değişiminin sirayet ettiği en kritik alanlardan bir tanesi hiç kuşkusuz, Türk dış politikasıdır. Soğuk Savaş dengelerinde Türkiye’ye yüklenen köprü ülke olma konumu, bu değişimle birlikte merkez ve aktör olma konumuna doğru evrilmiştir.
Türkiye’nin içeride ve dışarıda sergilediği aktif ve etkili politikaların, küresel müesses nizamın hilafına yönelik bir algı yaratması, ülkenin ekseninin kaydığı veya bu politikaların en önemli aktörü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın otoriterleştiği iddialarının ortaya atılmasına ya da bir sultanmış gibi resmedilmesine neden oldu. Bu iddiaların etki alanını arttırma adına işlevselleştirilen basın-yayın araçları, söz konusu algıların operasyonel bir nitelikte üretildiği yerler oldu. Algı oluşturma sürecinde manipülatif bir etkiye sahip olan küresel-ulusal medya organlarının kullandığı söylem dili, birtakım amaçların gerçekleştirilmesinde ideolojik olarak araçsallaştırıldı. Türkiye’nin aktif bir politika geliştirmek suretiyle uluslararası alanda merkezi bir konum edinmeye çalışması, özellikle bazı medya grupları tarafından törpülenmeye çalışıldı.
Güncel bir örnek olan IŞİD meselesi ile ilgili haberler de bu tür bir araçsallıkla inşa edilmektedir. Batı medyasında Türkiye’ye yönelik geliştirilen habercilik dili ve söylemi, bir yandan tarafsız habercilik anlayışından oldukça uzak bir tutum sergilemekte diğer yandan da ideolojik angajmanlarla belirli birtakım amaçları gerçekleştirmeye çalışmaktadır.