Amerikan tarihinde eşi görülmemiş bir başkanlık seçim süreci yaşadığımız konusunda neredeyse herkes hemfikir. Bütün dünyada olağanüstü koşullar oluşturan, yüz binlerce hayata mal olan ve ekonomik maliyetinin hesaplanması bile güç olan pandemi başkanlık yarışına da damgasını vuruyor. ABD 210 binden fazla ölüm ve nüfusuna oranla gelişmiş ülkeler arasındaki en fazla ölüm oranıyla tarihinin belki de en kötü kamu sağlığı sınavını veriyor.
Başından beri koronavirüsün (Covid-19) siyasi maliyetini önceleyerek salgını küçümseyen bir retorik kullanan Başkan Trump da ekonominin normale dönememesinden zarar görmeye devam ediyor. Dahası hem kendisi hem de yakın çalıştığı Beyaz Saray personelinden birçok önemli isme koronavirüs teşhisi koyulmasının oluşturduğu zaaf ve acziyet görüntüsü de Trump'ı çok rahatsız ediyor.
Başkan bu görüntüyü değiştirmek için elinden geleni yapsa da 5 milyondan fazla seçmenin şimdiden erken oy verme hakkını kullandığı seçimi kazanması son derece zor görünüyor.
Trump 2016 seçiminde büyük bir sürpriz yaparak Clinton'ı yenmişti ve 2020 seçiminde de başarılı olacağını bekleyenlerin sayısı hiç de az değil. Trump'ın tabanı için artık mesele icraattan öte ideolojik ve kimliksel bir hale gelmiş durumda. Ancak başkanın sürekli bu tabana oynamasının seçmen kitlesinin yaklaşık yüzde 40'ını oluşturan bağımsızların oyunu kazanabilmesi için yeterli bir reçete olduğunu söylemek zor.
Başkanlık seçim sonuçlarını belirleyecek olan kilit eyaletlerde yapılan anketlerde Biden önde görünüyor ancak bunun Biden'ın başarısından daha çok Trump'a karşı duyulan tepkiye dayandığı görülüyor. Trump'ın sert retoriği ve kaotik yönetim biçiminin yabancılaştırdığı merkeze yakın kesimlerin "makul" ve "birleştirici" imaj çizen Biden'a meylettiğini görüyoruz. Özellikle beyaz kadın ve yaşlı seçmen gruplarının 2016'da Clinton'a duydukları tepkiyi Biden'a karşı taşımadıkları anlaşılıyor.
Trump'ın 2016'da çizdiği "sistem dışı" ve Washington'ı değiştirmek için gelen profili yerleşik düzeni temsil ettiği düşünülen Clinton'a karşı özellikle istihdam sorunlarının ana gündem olduğu kilit eyaletlerde etkili olmuştu. Şimdiki kampanya sürecinde ise Trump'ın dört yıllık icraat dönemini savunması gerekiyor. Trump pandemi öncesi ekonominin ne kadar güçlü olduğu ve oraya sadece kendi liderliğiyle geri dönülebileceği argümanını öne sürüyor. Ancak bu tezin şu sıralar etkisini yitirdiğini söylemek abartı olmayacak zira koronavirüs yönetimi gündeme damgasını vurmaya devam ediyor.
Biden karşısındaki kötü tartışma performansı ve hemen sonrasında koronavirüs testi pozitif çıkarak hastaneye kaldırılması son iki haftada Trump için çok ciddi negatif gündem maddeleri oldu. Güçlü başkan imajına darbe vurulduğunu gören Trump kendini ne kadar iyi hissettiğini göstermek için Twitter mesajları ve kısa videolar hazırlıyor ancak kendi tercihi olan mitingler üzerinden kampanya yapamaması performansını sosyal medyayla sınırlıyor. Başkanın kontrolü kaybetmiş görüntüsü kendisi için en büyük dezavantajı teşkil ediyor.
Bu tabloya bakıldığında Trump'ın seçime üç hafta kala anketlerde geride oluşunu açıklamak kolaylaşıyor. Ancak başkan için her şey bitmiş değil. Anketlerin epeydir gösterdiği önemli bir gerçek şu ki Amerikan toplumunda yüksek oranda bir kutuplaşma var ve seçmenin yüzde 90'ından fazlası kararını vermiş durumda.
Kararsızların oranı bazı salıncak eyaletlerde sadece yüzde 5 civarında. Dolayısıyla kararsızları ikna edenin değil sandığa gitme oranı yüksek olan tarafın daha avantajlı olacağı bir seçim sürecindeyiz.
Kilit eyaletlerde kendi seçmenini en fazla sandığa götürebilen taraf başarılı olacak. Erken oy kullanma ve postayla oy kullanma yöntemlerinin özellikle Demokrat seçmen tarafından büyük rağbet gördüğü bu seçim sürecinde Cumhuriyetçilerin de kapı kapı yeni seçmen kaydı çabasında büyük fark attıklarını görüyoruz.
Koronavirüs endişesiyle kampanyasını büyük oranda dijital yürüten Demokratlara karşı sahada daha organize ve etkili olmaya çalışan Cumhuriyetçiler, salıncak eyaletlerde seçim günü mobilizasyonunu tarihi oranlarda gerçekleştirebilirse Trump yeni bir sürpriz yapmayı başarabilir.
Amerikan demokrasisinin baştan aşağı bütün kurum, gelenek ve değerlerinin tartışmaya açıldığı bir kampanya döneminin sonunda ortaya çıkabilecek hiçbir ihtimali göz ardı etmemek gerekiyor.
[Sabah, 10 Ekim 2020].