Bugün AK Parti 6. Olağan Kongresini yapıyor.
Kuruluşundan bugüne AK Parti, olağan kongrelerinin yanında 3 de olağanüstü kongre yaptı.
AK Parti ilk olağan kongresi 12 Ekim 2003’teydi. İlk olağanüstü kongresini ise 27 Ağustos 2014 yılında gerçekleştirdi. İlk olağanüstü kongresi aynı zamanda ilk defa parti genel başkanının da değişimini ifade etmekteydi.
Bu kongrede, Erdoğan’ın 10 Ağustos 2014’te yapılan seçimleri kazanması ve Cumhurbaşkanı olmasının ardından, Parti Genel Başkanlığını Davutoğlu’na bırakmıştı.
22 Mayıs 2015’te gerçekleştirilen İkinci Olağanüstü Kongrede de yine parti genel başkanlığında değişim yaşandı ve Davutoğlu’nun yerine Binali Yıldırım geldi.
Bugün yapılan 6. Olağan Kongreden önceki de olağanüstü bir kongreydi.
Geçen sene 21 Mayıs’ta gerçekleşen 3. Olağanüstü Kongre, 16 Nisan referandumunun ardından anayasada yapılan değişiklikle birlikte partili cumhurbaşkanlığının mümkün hâle gelmesinin bir sonucuydu.
Söz konusu kongrede Erdoğan, anayasa değişikliğinin bir sonucu olarak tekrar resmî olarak AK Parti’nin Genel Başkanlığına seçildi.
Dolayısıyla AK Parti’nin her üç olağanüstü kongresi genel başkan değişikliği ile sonuçlandı.
Olağan Kongreler ise AK Parti’nin değişim ve süreklilik içinde, hem parti politikalarını gözden geçirdiği, hem de parti ile ilgili yaşanan olumlu ve olumsuz hususların bir muhasebesinin yapıldığı ve kadrolarının önemli bir kısmının yenilendiği süreçlerdir.
Bu bağlamda, AK Parti kongrelerinde liderin konuşmasında AK Parti’nin kurulduğu ilk günden bu yana siyasetinin merkezine koyduğu hususlar bir daha hatırlatılır.
Hatırlatılan, üzerinde durulan ve dönemin öne çıkan temasına göre içeriği zenginleştirilen sabitelerden en önemlisi “millet” vurgusudur.
Bu vurgu, Demokrat Parti geleneğini sahiplenen, “önce millet” ve “söz de karar da milletindir” anlayışına dayanmakla birlikte son dönemde “millet” vurgusu çok tarihsel bir bağlama oturtulmaktadır.
AK Parti’nin 12 Ekim 2003’teki ilk kongresinde Erdoğan’ın konuşma metninde AK Parti özelinde millet vurgusu şu cümlelerle dile getirilmişti:
“AK Parti sadece ve sadece millete dayanan bir partidir. AK Parti’nin mayasını millet atmıştır.
AK Parti’nin hamurunu millet yoğurmuştur. AK Parti’nin kumaşını millet dokumuştur. AK Parti milletimizin müştereklerinden oluşmuş ma’şerî vicdanın sesidir....
Milletimizin ortak değerlerinden hareket ettik. Siyasi zeminimizi milletimizin kale gibi durduğu yer olarak tanımladık...
Biz önce millet derken, milleti bir bütün olarak kavrıyor ve o bütünün renklerini birbirinden ayırmıyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan son olarak AK Parti’nin 17. kuruluş yıl dönümünde gerçekleştirilen “Kuruluşundan Bugüne AK Parti Sempozyumu”nda da millet vurgusunu AK Parti’nin tarihsel kökleri üzerinden, “AK Parti nevzuhur bir siyasi oluşum değildir. AK Parti’nin tarihi milletimizin tarihi kadar eskidir” sözleri ile dile getirdi.
Bugün yapılan kongrede de Erdoğan’ın konuşmasında “AK Parti ve Millet” vurgusunun çok daha geniş bir yer tutacağını göreceğiz.
Kongrenin sloganının “millet bir, hedef bir” olarak belirlenmesi zaten bu konuda yeterince ipucu barındırmaktadır.
AK Parti’nin siyasette başarısının ilk sırasında, millet iradesinin ve toplumsal meşruiyetin siyasetin merkezine koyması gelmektedir. İçeriden ve dışarıdan gelen bütün saldırılara karşı milletle birlikte mücadele etmesi bunun göstergesidir.
AK Parti’ye yönelik devreye sokulan her direnç siyasetine artarak devam eden oy oranı ve milletten aldığı destekle cevap vermiştir.
AK Parti ve Erdoğan’ın siyaset anlayışındaki kurucu unsur ve referans noktası olarak gördüğü “millet” vurgusunu anlayamayanlar ya da anlasa bile bu söylemi sorunsallaştırmak isteyenler, genellikle “millî irade fetişizmi” gibi son derece yakışıksız bir tanımlama ile meseleye yaklaşmışlardır.
Dolayısıyla da “millet iradesini”, “millî irade fetişizmi” olarak gören çevrelerin siyasi anlayışını yansıtan partiler de, yakın bir dönemde hiç iktidar yüzü görmemişlerdir. Bu gidişle yakın bir dönemde iktidar alternatifi olmaları dahi zor görünmektedir...
[Türkiye, 18 Ağustos 2018].